'Mehmed Uzun, kaybolmaya yüz tutmuş 500 kelimeyi yeniden dile kazandırmış biridir'
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği söyleşiye katılan edebiyatçılar, yazar Mehmed Uzun’un yaşamı ve anadilde yazım serüvenini anlattı.
DUVAR - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı öncülüğünde Yazar Mehmed Uzun’u anma etkinlikleri kapsamında söyleşi gerçekleştirildi. Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi’nde moderatörlüğünü Lal Laleş’in yaptığı söyleşiye, Mehmed Uzun’un ağabeyi Mustafa Uzun, yazarlar Şeyhmus Diken ve Mizgin Ronak konuşmacı olarak katıldı. Söyleşiye, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Çağla Sanay, Uzun’un okurları, ailesi ve dostları katıldı.
Mustafa Uzun, dilin kendileri için kutsal bir miras olduğunu, edebiyat ve kültür alanında bir köprü görevini gördüğünü söyleyerek, dilin önemine ve her alanda kullanılması gerektiğine vurgu yaptı. Kardeşi Mehmed Uzun'un yaşam ve yazım serüvenine değinen Uzun, birlikle çok zor şartlarda edebiyat çalışması yaptıklarını anlattı. Mustafa Uzun, Mehmed Uzun'un iyi bir kelime avcısı olduğunu ve 'Tu' romanını hangi koşul ve imkânlarda yazdığını anlattı.
Yazar Şeyhmus Diken, Uzun’un hastalık sürecinde Diyarbakır’da kendisiyle geçirdiği 15 ay boyunca yaşadıklarını ve Uzun’un hayatını anlattığı 'Zevalsiz Ömrün Sürgünü' kitabını hatırlattı. Diken, kitaba önsöz yazan Yaşar Kemal’in “İyi bir edebiyatçı olmak için büyük kapılardan geçmek” sözünü anımsatarak, Uzun’un hayatı bir roman kahramanı gibi yaşayarak Yaşar Kemal’in kendisi için söylediği cümleye denk düştüğünü söyledi.
Uzun’un 'Yitik Bir Aşkın Gölgesinde' ve 'Kader Kuyusu' kitaplarını önce Türkçe okuduğunu, ardından Kürtçesini geliştirdiğinde 'Bîra Qederê' ve 'Siya Evînê'yi Kürtçe okuduğunu kaydeden Diken, “Gündelik hayatta kullanılan Kürtçenin tadını aldım. Uzun, kaybolmaya yüz tutmuş 500 kelimeyi yeniden dile kazandırmış biridir” diye konuştu.
Mizgîn Ronak ise, bir okur gözüyle cezaevinde iken Mehmed Uzun’dan çok feyz aldığını ifade ederek, 'Tu' romanındaki Xalxalok (Uğur Böceği) metaforunu anlattı.