2023 seçimlerine şunun şurasında çok az bir süre kalmışken, erken seçim tartışmaları gündeme damgasını vuruyor. Anketlerin büyük bir bölümü AK Parti’nin büyük bir düşüş yaşadığını ve 15 Kasım seçimlerinden bu yana %20 civarında oy kaybettiğini teyit ediyor. Peki bu erime devam edecek mi? Cumhur ittifakının kaderi ne olacak? Dindarların davranış biçimlerinde ne gibi bir değişiklik yaşandı? Bütün bunları MAK Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu başkanı Mehmet Ali Kulat’la konuştuk.
AK PARTİ’NİN OYLARI 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNDEN SONRA DÜŞÜŞE GEÇTİ
Anketler iktidar partisinde genel bir düşüşten bahsediyor? Bu düşüşün boyutları hakkında neler söylersiniz?
İktidar partisi AK Parti kurulur kurulmaz girdiği ilk seçimde iktidar olabilmiş, sonrasında Cumhuriyet tarihimizin en uzun süreli iktidarı olabilmiş bir partidir. Bugüne kadar girdiği her seçimde en yakın rakibinin büyük farkla önünde ipi göğüslemiştir. AK Parti’nin en yüksek oy aldığı seçim 1 Kasım 2015 seçimleri olup o seçimde neredeyse her iki yurttaştan birinin oyunu alabilmiştir. AK Parti'deki bu yükseliş trendi aslında 15 Temmuz’a kadar göreceli olarak devam etmiş, 15 Temmuz Darbe teşebbüsü sonrası AK Parti’nin kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan’a destek zirve yapmıştır.
Sorduğunuz soruya bu kadar uzun bir giriş yapmamın nedeni AK Parti’de aşağı doğru evrilme tam da bu darbe teşebbüsünün 3-4 ay sonrası başlamıştır. Bu aşağı doğru iniş süreci ortalama her ay için % 0,4 ila % 0,8 arasında sistematik bir kan kaybıdır. Zira bu düşüş 24 Haziran 2018 seçimlerinde AK Parti’nin oy oranının % 42 seviyesine inmesi yani 7,5 puan kadar oy kaybına neden olmuştur.
24 Haziran sonrasında da bu oy kaybının nedenleri doğru okunmadığı ya da seçmenin uzaklaşmasını engelleyici adımlar atılamadığı için şimdilerde aynı düşüş trendi devam etmektedir.
SON DÖNEMDE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI'NIN DEVREYE SOKULMASI, AK PARTİ’NİN OY KAYBINA ENGEL OLAMAZ
İktidarın son dönemde dini yönelimlere ağırlık vermesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı'na daha fazla rol vermesi, bu düşüşü önler mi?
Dinin toplum için önemi, Türkiye toplumunun dini hassasiyeti malumdur. AK Parti'nin ilk iktidar olmasında ve sonraki dönemlerde dini değerleri öne çıkaran politikaları şüphesiz oy almasında çok etkili olmuştur. Bunda 28 Şubat döneminin dine ve dindara baskıcı / ayırımcı / ötekileştirici politikaları karşısında sığınacak liman olarak görülmesinin ciddi etkisi olmuştur. Özellikle iktidarının ilk on yılında özgürlükçü / kucaklayıcı dilinin de ciddi etkisi olmuştur.
Bir manada o dönemde dini hassasiyetlerin tek güçlü temsilcisi rolü de bunda etkili olmuştur. Ancak şimdilerde merkez sağa yerleşen İYİ Parti, Milli Görüşçü Saadet Partisi, AK Parti'den doğan Deva Partisi ve Gelecek Partisi'nin muhalefet blokunda yer alıyor olması dine ait değerlerin ve kazanımların muhalefet tarafından kaybedileceği endişesini minimize etmektedir.
Elbette CHP resmi üst yönetiminin dindarlara garanti veren ve daha kucaklayıcı dili de bu endişeyi azaltan önemli faktörlerdir. Son yerel seçimde Millet İttifakı'na destek veren Saadet Partisi bu anlamda muhafazakâr seçmen nazarında Millet İttifakı'nın CHP'li adaylarını akredite etmiştir. Dolayısıyla bugün DİB yada başka birilerinin seçmeni oy anlamında etkileme katsayısı çok düşüktür.
DİNLE ALAY EDEN BAZI KESİMLERİN ÇIKIŞLARI, DİN DÜŞMANLIĞI ALGISINI YENİDEN GÜÇLENDİREBİLİR
AK Parti’nin gerilemesi toplumda dinin ve dindarların gerilemesi olarak algılanıyor mu?
Bu algıyı hisseden seçmen kitlesi şüphesiz var. Ancak bu kitle şu an ki AK Parti'ye oy vereceğini söyleyen seçmenin yarısı bile değil. Ancak; seçime çeyrek kala dini ve dindarları tehdit eden / dini ritüeller ve hassasiyetlerle alay eden bir kısım kişilerin tuhaf çıkışları bilinç altında var olan “din düşmanı algısını” yeniden ortaya çıkarabilir. Kaldı ki; dünyanın hiçbir medeni ülkesinde insanların inanç ve değerlerinin aşağılanmasına müsamaha gösterilmez.
AK PARTİ’DEKİ OY KAYBI CHP DIŞINDAKİ MİLLET İTTİFAKI'NA YARAR
AK Parti içerisindeki erimenin boyutlarına ilişkin neler söyleyebilirsiniz? Bu erime sürecek mi, kemik kitlede kırılmalar yaşanıyor mu?
AK Parti'deki erimenin durabilmesi; AK Parti'nin halkı yeniden doğru okumasına / bu okumanın sonunda halkın sorunsalına çok boyutlu samimi çözümler üretmesiyle ya da üretememesiyle bağlantılıdır. Aynı şekilde muhalefetin bu sorunsala inandırıcı, güçlü, karşı çözüm önerileri geliştirmesine bağlıdır. Bu iki yaklaşım tez-anti tez halidir.
AK Parti ile CHP arasında tarihsel nedenler ve sosyolojik gerçeklik anlamında şimdilik ciddi bir geçirgenlik yok. Dolayısıyla AK Parti'deki kan kaybı CHP dışındaki Millet İttifakı bileşenlerinin performansıyla da yakından ilgilidir.
DİN ADAMLARINA GÜVENDE BÜYÜK BİR EROZYON YAŞANIYOR
Dinin toplumsal ve siyasal hayattaki rolü üzerine hiç çalışma yaptınız mı? Ya da yapılan çalışmalardan hareketle toplumun dine bakışında ve dinin siyasetteki rolüne ilişkin 20 yıl öncesiyle bugünkü farklar nelerdir?
MAK Danışmanlık tarafından 2017 yılında yapılan ve pek çok yabancı dile de çevrilen yüzlerce akademik çalışmaya konu olmuş “Toplumun Dine Bakışı” konulu bir araştırmamız var. Merak edenler orada detaylarını inceleyebilir.
Ancak burada şunu özellikle belirtelim ki son yıllarda din adamına güven başta olmak üzere toplumun dini değer yargılarına bakışında büyük bir erozyon yaşanmaktadır. Bu konu çok boyutlu sosyolojik, psikolojik ve globalleşen dünya ile iletişimin neden olduğu kültürel sebepler içermektedir.
ULUSLARARASI DAVRANIŞ MODELLERİ İKTİDARLARA OY KAZANDIRIR
İktidarın dış politika atraksiyonları iktidara oy kazandırıyor mu, yoksa hiçbir etkisi olmuyor diyebilir miyiz? İktidar, şu an ya da seçime yakın büyük bir yurt dışı operasyonu yapsa, ciddi bir sıçrama meydana getirir mi bu?
Zaman zaman uluslararası davranış modelleri iktidarlara oy kazandırır. Ancak çok hızlı değişen gündem nedeniyle en büyük bir operasyon bile çok kısa zaman sonra unutulabilmektedir. Dolayısıyla etki hızla tükenmektedir.
EKONOMİK SORUNLAR, AK PARTİ’DEKİ KAN KAYBININ ANA NEDENİ
Genel olarak son dönemde parti değiştirme fikrinin arkasındaki saikler nelerdir? Bu nedenler arasında bir sıralama yapmak mümkün mü?
Ekonomik sorunlara iktidarın çözüm üretememesi ve muhalefetin de çözebileceği algısı, ülkedeki mülteci / sığınmacılara yönelik politikalardan duyulan rahatsızlık, kangrenleşen KHK mağduriyeti, EYT mağduriyeti vb. adaletsizliğe çözüm bulamama… Birden çok maaş alan bürokratlar konusu, israf, yolsuzluk ve milletten kopuk siyaset algısı…
SALT BELİRLİ BİR NESİL ÜZERİNDEN BAKMAK DOĞRU SONUÇLAR VERMEZ
Z kuşağı 2023’te ya da yapılacak bir erken seçimde seçimlerin yönünü nasıl etkiler? Sadece bu jenerasyon üzerinde yapılan çalışmalar ne sonuçlar veriyor? Bu kuşağın eğilimlerine ilişkin genellemelere itiraz eden araştırmacılar da var.
Tek başına bir jenerasyona göre yaklaşım toplumu doğru okuyamamaktır. Gençler ruh olarak devrimcidir. İktidarlardan genel bir rahatsızlık duyarlar. Bu dönem işsizlik başta olmak üzere daha fazla rahatsızlık ifade edilmektedir. Ancak iktidara kızan genç seçmen zannedildiği kadar muhalefetin politikalarına ikna olmuş durumda değil.
Genelleme bence de doğru değil bir ev genci ile çalışan biri, 18 yaşındaki biriyle 25 yaşında biri, ilk okul mezunu biri ile doktora yapan biri, hatta coğrafi anlamda farklı bölgelerdeki iki gencin aynı olaya farklı tepkisi olabilir. Özellikle gençler dijital çağın etkisiyle daha yaşanabilir bir dünya özlemlerini sınırlar ötesinde hayal edebilmektedir.
Bence siyasi partiler gençlere kendi bakış açılarıyla onları tanımlamak yerine bizzat gençlere ne istediklerini ne beklediklerini sorarak çözüm önerileri üretmelidirler.
MEHMET ALİ KULAT KİMDİR?
Lisans Eğitimini Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Yüksek Lisans Eğitimini Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladı. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Doktorasını tamamladı.1989 yılı Nevşehir’de Öğretmenlik, 1992-2001 Malatya İnönü Üniversitesi bünyesinde öğretim üyeliği yapmıştır. Halen pek çok siyasi parti, kurum ve kuruluşa danışmanlık ve Mak Araştırma Değerlendirme şirketi Yön. Kur. Başkanlığını ve Argeder Strateji Enstitüsü Başkanlığını yürütmektedir. Yurt içi ve yurt dışı pek çok hakemli ilmi dergide bilimsel makalesi yayınlanmış, ulusal ve uluslararası birçok sempozyumda tebliğleri yayınlanmıştır. Kulat’ın İngilizce ve Arapçadan tercüme ettiği birçok akademik çalışma da bulunmaktadır.