Mehmet Emin Aktar: Bize muhtar bile seçemezsin dediler

Ayşgül Doğan’ın 10 Soruda 2017 söyleşilerinin konuklarından biri de Diyarbakır barosunun eski başkanlarından avukat Mehmet Emin Aktar oldu. Mehmet Emin Aktar, “Her anlamda kötü bir yıl oldu. Herkesin kendisini güvensiz hissettiği, kimsenin kimseye güvenmediği kötü bir yıl. Kimsenin yarına dair umut taşımadığı bir yıl oldu” dedi. Mehmet Emin Aktar’ın sözlerinden bazı kesitler şöyle: “Her şeyin iyiye gittiğini düşündüğünü söyleyen bir kesim var. Aslında iyi bir durumda değiller, travmaları derin.” “Biz OHAL’i yaşayan bir kuşağız. Ama Türkiye geneli buna alışkın değil. Olağanüstü hal bir olağan hal olarak uygulanmaya başlandı. Bu rejimin adı hiçbir yerde demokrasi değil.” “Yıla korkunç bir olayla, Reina katliamıyla girdik. DAİŞ mensubu biri yaptı, ama arkasında kim var, asıl amaç neydi, araştırılarak aydınlatılması gerekir.” “Referandumla denge-denetleme ortadan kalktı, çok az bir farkla. 2019’da başlayacak bu yeni dönem hiç hayırlı bir şey değil.” “25 Eylül Kürdistan bağımsızlık referandumu çok önemliydi. İnsanlar iradelerini ortaya özgür bir ortamda ortaya koymuşlarsa bu meşrudur. İlk defa Kürtlere soruldu ve nasıl yaşamak gerektiklerine karar verdiler. Kürdistan’da yaşayan herkes, yüzde 92 oranında Bağımsız devlet olarak yaşamak istediklerini söylediler. Bu irade tescillendi.” “Kürdistan referandumunda, sonuçları itirabıyla eski kazanımların kaybedildiği söylenebilir, ama kısa vadeli bakmamak lazım. Geçici bir süreç bu. Dünyanın Kürtlerin ortaya koyduğu bu iradeye sessiz kalmayacağını düşünüyorum. Kürtler birliklerini sağlasa, uzun vadede kayıplarını geri kazanabilirler.” “Barzani, 2017’nin kaybedeni değil. Tarihi kişiliklere kısa vadeli işlerle bakılmaz.” “Suriye’de Rusya kazandı, Türkiye kaybetti. Türkiye kendi başına bir şey başarabilen bir ülke değil. Örneğin Kürdistan referandumuna İran’la beraber karşı çıktı, kazanan İran oldu.” “Türkiye’de müthiş bir yozlaşma var, idari bir yozlaşma, yönetimde yozlaşma, alabildiğine yolsuzluklar var.” (Kalıcı etkileri olacak gelişmeler nelerdi sorusuna cevaben) “Toplumda nefret duygusu daha güçlendi. Hatun Tuğluk cenazesinin defnedildiği yerden çıkarılması, korkunç bir şe. Ölüye saygı göstermeyi yitirmiş bir toplum saygıya değer değildir. Bitlis’te 267 cenazenin mezardan çıkarılması da böyle. Bir nefreti gösteriyor. Savcının görevi işlenen suçu ortaya çıkarmak, toplumun güvenliğini sağlamaktır.” “Bir arada yaşama kültürü ortadan kaldırıldığında bu toplum birbirini boğazlamaya başlar, asıl korkunç olan bu.” “Artık olmaz diyebileceğimiz bir şey kalmadı.” “Hep iyimser oldum. Fakat son iki yıldır öyle şeyler yaşandı ki iyimser olmak mümkün değil. Diyarbakır şu anda Türkiye’nin en mutsuz ili. Sur aslında Diyarbakır açısından bir kırılmadır.” “Kayyum hukuki olarak nereye tayin edilir? Kendisini yönetemeyen kişiye ya da bir mal idaresi için ya da bir yeri yönetmek için. Bir yönetim kayyumu atandı. Kime atandı? Bizim irademizle seçtiğimiz belediyeye. İki şey seçiyoruz, bir belediye başkanı bir de belediye meclisi. “Belediye başkanları görevden alındı, yerine kayyum atandı. Kanuna göre belediye meclisi başkan vekili seçmeli. Bizim seçme ehliyetimiz sorgulanmış oldu. Denildi ki kendi kendini yönetecek ehliyete, yeteneğe sahip değilsin. Muhtar bile seçemezsin dediler.”

Esenyurt’tan Mardin’e kayyım gündemi: Neler oluyor? Çözüm umudu kaldı mı: Gülistan Sönük yaşananları anlattı Çözüm derken kayyım politikası geri döndü: Bundan sonraki adım ne? Karayalçın: Esenyurt operasyonunda hedef İmamoğlu Kürt meselesinde çözümsüzlük: Türkiye neler kaybediyor? Tokalaşma derken operasyon geldi: Bundan sonra ne olacak?