Mor Mekan dayanışmanın, birlikte öğrenmenin ve eril şiddetle baş etmenin yollarını, eğlenceli faaliyetlerden de geri kalmadan arayan kadınların uğrak yeri. Onlardan ikisiyle, Buse ve Aysun’la 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle söyleştim, Mor Mekan kadınlara neler vaat ediyor sordum.
Kadına yönelik şiddet son yıllarda arttı mı, yoksa medya
tanıklığı bu şiddetin daha görünür, eleştirilir olması, ortadan
kaldırılması için önlemler alınması taleplerini mi yükseltiyor? Bu
sorunun yanıtı karşılaştırmalı istatistiklerde aranabilir. Fakat
bana göre son 20 yılda, AKP güdümündeki muhafazakar siyasetin eril
tahakkümü her alanda palazlandırması ve cinsiyet politikalarının
ailenin korunması, kadının özel alana itilmesi,
heteronormativitenin hakim kılınması üzerine kurulu olması kadına,
LGBTİ bireylere yönelik şiddeti arttırdı. Bu vakalarda
cezasızlığın, ceza indirimlerinin yaygınlaşması da şiddeti
körükledi, pervasızlaştırıp vahşileştirdi.
Sadece fiziksel taarruzla değil, reklam panolarından, televizyon
dizilerinden, sabah kuşağı programlarından, filmlerden, haber
medyasından, ders kitaplarından boca edilen sembolik şiddetle de
baş etmeye çalışan kadınlardan bir grup yakın zamanda, Ankara’nın
merkezinde bir apartmanın giriş katını kendilerine mekan tuttular.
Mekan tutmak önemlidir. Bir yeri saklı coğrafyanız haline
getirirsiniz. Nereye gideceğinizi, orada kimleri göreceğinizi ve
nelerle karşılaşacağınızı bilirsiniz. Orası sizin sığınağınız
olmakla kalmaz, sizi üretken ve yaratıcı kılar, size direnme gücü
ve enerji verir.
Kadın Savunma Ağı tarafından açılan Mor Mekan, iktidarın her
türüyle derdi olan, eril şiddetten muzdarip kadınların mekan
tuttukları bir saklı coğrafya. Dayanışmanın, birlikte öğrenmenin ve
eril şiddetle baş etmenin yollarını, eğlenceli faaliyetlerden de
geri kalmadan arayan kadınların uğrak yeri. Onlardan ikisiyle, Buse
Üçer ve Aysun Gençtanır'la 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle söyleştim, Mor Mekan
kadınlara neler vaat ediyor sordum.
Buse Üçer-Aysun Gençtanır
Önce biraz Kadın Savunma Ağı’ndan bahseder
misiniz?
Buse: Kadın Savunma Ağı “Kadından kadına bir
çağrımız var: Birbirimizi savunma çağrısı!” diyerek yola çıktığımız
ağlardan oluşan feminist bir kadın örgütü. Üç sene önce sokak
sokak, mahalle mahalle gezerek kadınlardan talepler topladık. Bir
“Kadın Kampı” düzenledik. Bu kampta taleplerimizi nasıl
somutlaştırabileceğimizi konuştuk. Bambaşka illerden gelen kadınlar
kendi illerinde kadın savunma ağlarını kurma iradesi ile geri
döndüler. Bu talepleri somutlaştırmak için attığımız ilk adım ise
Kadın Savunma Ağı oldu. Tuzluçayır’da gerçekleşen bir çocuk
istismarı olayına karşı herkesi savunmaya çağırdığımız büyük bir
kurucu eylem yaptık. Eylemin sonrasında Kadıköy Rıhtım’da aylardır
topladığımız taleplerimizle bir araya geldik. Kadın Savunma Ağı’nın
kurulduğunu ilan ettik.
En dikkat çekici sloganlarınızdan biri “Yaşamak
istiyoruz!” Neler istiyor, talep ediyorsunuz?
Aysun: “Yaşamak istiyoruz” bu sene 25 Kasım’a
giderken kullandığımız slogan. Bu slogan sadece nefes almak gibi
basite indirgenmiş bir yaşamak değil. Gerçekten yaşamın tüm
güzelliklerini kadınlar olarak istiyoruz ve alacağız. Sokaklarda
özgürce dolaşarak, mutfak masraflarını ve faturaları dert etmeden,
yaşlı bakımı üzerimize yığılmadan, sosyal ilişkilerin idaresini
düşünmeden, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin üzerimize yüklediği
binbir rolü düşünmeden yaşamak istiyoruz. Her gün başka bir kadın,
erkek şiddeti ile öldürülüyor. Mobbing, cinsel saldırılar,
psikolojik ve ekonomik şiddet gibi pek çok şiddet başlığı var.
Ayrıca İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanunun uygulanması, iyi
hal indirimleri ile ceza indirimleri dağıtan erkek yargının fiilen
hak gasbını durdurması, her ile kadın nüfusuna oranla sığınma
evlerinin açılması, şehirlerde kreşlerin ortak çamaşırhanelerin
açılması gibi taleplerimiz var. Her biri için ayrı ayrı mücadele
etmeye, politikalar geliştirmeye çalışıyoruz.
Etkinliklerinizde dayanışma öne çıkan temalardan biri.
Mor Mekan’ın kuruluşu ve hayatta kalabilmesinde dayanışma ne ölçüde
etkili oldu?
Buse: Mor Mekan, fikrin ortaya çıkmasından
kuruluşuna kadar dayanışma ile kurulmuş bir mekan. Çünkü bu mekanda
dayanışmayı üretmeyi ve büyütmeyi istiyoruz. Bu isteğimiz ise
elbette dayanışarak olacak. Şu an içtiğimiz çayın bardağından
oturduğumuz koltuklara kadar her birini kadınlar dayanışma için
gönderdi, koltukları elleri ile boyadı, onardılar. Duvara çakılan
her bir çivide kadınların emeği var. Herkes soruyor: “Bu mekan
nasıl ayakta kalıyor/kalacak?” Bunun cevabı yine sizin sorunuzda
gizli. Mekanımız dayanışma ile ayakta kalacak. Mor Mekan hayalini
ilk kurmaya başladığımızda en güzel mekanı bulmak için sokak sokak
dolaştık. Bu mekanı açmak için gerekecek parayı sokaklarda işporta
tezgahları açarak, yemekler dağıtarak biriktirdik. Bugün Mor
Mekan’da aldığımız her nefes duyduğumuz her ses birlikteliğin
gücüyle oldu.
Mor Mekan’ı kurarken bir ihtiyaç listesi hazırladık ve sosyal
medyadan yayınladık. Yayınlar yayınlamaz bir karşılık buldu. Sadece
Ankara’dan değil bambaşka şehirlerden de kadınlar aradılar. Çay
takımından, çeyizlerine kadar her şeylerini bağışlayanlar oldu.
Hatice arkadaşımız mor bir kuş yaptı, en ilginç ve güzel
hediyelerden biri oydu. Kadın arkadaşlar paletlerden bir koltuk
yaptılar. Mor Mekan’da yaratıcılığın sınırı yok!
Kadınları “güçlendirme” niyeti de ortaya çıkışınızın
temel sebeplerinden biri anladığım kadarıyla. Yardım, destek,
acıma, himmet etme gibi çeşitli üstenci yaklaşımlarla kıyaslayınca,
güçlendirme fiili çok daha ümit verici bir fiil. Bu konuda ne
dersiniz?
Aysun: Kesinlikle! Bir erkek iktidarla mücadele
ediyoruz. Kadınlar arasında iktidar kuramayız, çünkü feminizm tüm
erkeklik, iktidar biçimlerinin karşısında. Biz de bu şekilde
ilerlemeye çalışıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği doğduğumuz
andan itibaren üzerimize binbir türlü rol yükledi. Bu eşitsizlik
bizlerin eşit bilgi alma, eşit özgürleşme, eşit kendini
gerçekleştirmesini engelledi ve erkek şiddeti özgüvenimizi azalttı.
Öncelikle biz tüm bunlara karşı yan yana gelerek birlikte
güçlenmeyi önemsiyoruz. Feminist öz savunma da bunu açığa
çıkarıyor. Erkek şiddeti karşısında çeşitli yöntemler ve araçlar
geliştirmemizi sağlıyor.
Mor Mekan, kadınların yine çoğunlukla kadınlardan
öğrenecekleri atölyelerin, farkındalık çalışmalarının ve başka
etkinliklerin gerçekleştirileceği bir yer olarak duyuruldu. Ne gibi
faaliyetler yapıyorsunuz burada? Katılım nasıl? Yeterince biliniyor
ve uğrak yeri oluyor mu?
Aysun: Öncelikle Kadın Savunma Ağı’nın kurucu
atölyelerini yapıyoruz. Feminist öz savunma, flört şiddeti, beden,
cinsellik, dans atölyesi, masal atölyesi, şiir-şarap gecesi bizim
devamlı yaptığımız atölyelerden. Her hafta başı Mor Mekan gönüllü
toplantısıyla başlıyoruz haftaya. Devamlı yapılan etkinlikler hafta
içi, özel başlıklı söyleşiler, paneller etkinlikler hafta sonu
olacak şekilde bir programımız var. Yeteneklerimizi birlikte
geliştirmeye çalışıyoruz. Salsa atölyesi devam ediyor mesela şu
anda. Bildiğimizi paylaştığımız bir süreç bizim için de. Cuma
günleri “Cuma söyleşileri” yapıyoruz. Bir konu hakkında birlikte
konuştuğumuz, tartıştığımız, okuduğumuz feminist sohbetler
ediyoruz.
Siz düzenli olarak farklı şehirlerde kadın kampları da
yapıyorsunuz. Bundan da bahseder misiniz?
Buse: Aslında dediğiniz gibi kadın kampları
bizim politika üretmemizde önemli bir noktada duruyor. Sanırım bu
nedenle her yıl engellemeye, yasaklamaya çalışıyorlar. Ama her sene
irade koyup bu kampları yaptık. Bu kamplara 20’nin üzerinde farklı
şehirden kadın geliyor. Giderek her sene sayımız da artıyor. Bu
kamplarda tüm sene illerde tartıştıklarımızı tüm kadınlarla
paylaşıyoruz. Çeşitli atölye ve etkinliklerimiz oluyor. Beden,
cinsellik ve dans, feminist öz savunma, balfolk, taş boyama gibi
pek çok atölyemiz oluyor. Eğleniyoruz, deneyimlerimizi
paylaşıyoruz.
İlk Mor Mekan İstanbul-Kadıköy’de açılmıştı. O mekanın
çalışmaları nasıl gidiyor? Başka şehirlerde de benzer mekanlar
açmayı planlıyor musunuz?
Buse: Valla orayı İstanbul’a sormak lazım.
Gözlemlediğimiz kadarıyla İstanbul Mor Mekan gerçek bir politika
üretme ve özgürleşme alanı olarak etki alanını gittikçe büyütüyor.
Başka şehirlerde de Mor Mekanlar elbette açılacak. Hatta aynı
şehirde neden birden fazla olmasın ki?
Dayanışma halinde olduğunuz, mahkeme kapılarında,
sokaklarda, meydanlarda, dans pistinde ve parklarda bir araya
geldiğiniz örgütler/kurumlar hangileri?
Buse: Kadın Savunma Ağı olarak eşitlikten ve
özgürlükten yana olan her kurumla yan yana gelmeye ve politika
üretmeye gayret ediyoruz. Bu 25 Kasım’da da kadın örgütleri ile
ortaklaştığımız bir program çıkardık. Yine erkek şiddetine karşı
sokaklarda olacağız. Ankara’da 25 Kasım Pazartesi günü 18.00’de
Çankaya Belediyesi önünde (Ziya Gökalp tarafı) buluşacağız ve
“Yaşamak İstiyoruz” sözümüzü Ankara sokaklarında beraberce
haykıracağız. Haklarımıza yönelen saldırıların karşısında tüm
kadınları hayatımızı savunmaya çağırıyoruz. Haydi hep beraber
sokakları, meydanları dolduralım.