Melike Günal: Kadından halterci olmaz diyenlere cevabım madalyalar

Milli halterci Melike Günal, Gençler ve 23 Yaş Altı Avrupa Halter Şampiyonası’nda üç altın madalya ile Avrupa Şampiyonu oldu. Gazete Duvar’a konuşan sporcu, “'Kadın işi değil bu', 'Boyun kısalır', 'Kadından halterci olmaz' gibi tepkiler alıyordum ama zamanla madalyalar getirdikçe, başarılarım görüldükçe, bu tepkiler yerini tebrik mesajlarına ve olumlu dönüşlere bıraktı” diyor.

Abone ol

Güreş yaparken güçlenmek için haltere yönelen Melike Günal, bu spora olan bağlılığını elde ettiği madalyalarla kanıtlıyor. “Kadın işi değil bu”, “Boyun kısalır”, “Kadından halterci olmaz” diyenlere aldırmayan Günal’ın yedi Türkiye Şampiyonluğu, üç Türkiye rekoru var.

Milli halterci, en son Gençler ve 23 Yaş Altı Halter Şampiyonası'nda üç altın madalya kazandı. +87 kiloda yarışan sporcu koparmada 105 kilo, silkmede 128 kilo ve toplamda da 233 kiloyla altın madalyanın sahibi oldu. "Yapacağıma inandım ve yaptım" diyen Avrupa Şampiyonu, duyguların şöyle ifade ediyor: “Şampiyon olmak, İstiklal Marşımızı okutmak ve 3 altın madalya almak benim için inanılmaz ve muhteşem bir olaydı. Sonuçta biz sporcuların ortak amaçlarından biri de o kürsüye çıktığımızda İstiklal Marşımızı tüm dünyaya duyurmak ve ben de çok şükür marşımızı tüm Avrupa’ya duyurarak ülkemi en güzel şekilde temsil ettim.”

Milli sporcu ile yarış deneyimini ve sporculuk serüvenini konuştuk.

Güreşle başlayan hikayeniz nasıl halterle sonuçlandı?

Ramazan ayında güreş antrenmanı yapmak çok zor oluyordu. Antrenörümüz bizi güçlenelim diye halter salonuna ağırlık çalışmaya götürmüştü. Oradaki antrenör çok güçlü olduğumu, haltere yeteneğim olduğunu söyledi, denememi istedi. Ben de denediğimde gerçekten çok sevdim. Bu şekilde haltere başlamış oldum.

‘HALTER BANA DAHA UYGUN’

Halter hangi yönüyle güreşten ağır bastı sizin için?

Aslında güreşi de seviyordum ama halteri daha çok sevdim. Bana daha uygun bir branş olduğunu düşünüyorum.

Profesyonel sporcu olmanın güzel yanları kadar zorlukları da vardır. Fazlasıyla disiplin gerektiren bir yaşam biçimi… Bunun bedelleri var mı? Nelerden feragat ediyorsunuz?

Bunun tabii ki bedelleri var ve çok fedakarlık istiyor. Tamamen odaklanmak, çok güçlü bir psikolojiye sahip olmak gerekiyor. İstikrarlı olmak şart. Sonuçta aylarca süren kamplarımız oluyor. Hedeflerimiz için fedakarlık yapıp evimizden, ailemizden, okulumuzdan uzak kalıyoruz. Hayatı tam anlamıyla, istediğimiz gibi yaşayamıyoruz aslında ama elde ettiğimiz başarılar tüm zorlukları unutturuyor.

‘HEDEFLERİMİ BÜYÜK TUTMAYA ÇALIŞIYORUM’

Yedi Türkiye Şampiyonluğu, üç Türkiye rekoru… Bu başarıları elde etmenin yanı sıra istikrar da çok önemli. Hatta fazlası için uğraşmak belki… Hedef tablonuzda sizi sürekli aktif kılan ne oluyor?

Aslında bir işte istikrarlı olmak gerçekten kolay değil ama hedeflerimi daima büyük tutmaya çalışıyorum. Bir hedefime ulaştığımda bir diğerini daha yüksekte tutuyorum ve bu da beni hırslandırarak hedeflerim doğrultusunda çalışmaya devam ettiriyor. Bazen gerçekten çok yorulduğum oluyor. Bu yorgunluk hem fiziksel hem de psikolojik. İşte o zamanlarda bu spora neden başladığımı hedeflerimi ve amaçlarımı düşünüyorum.

Sizi halterde avantajlı ve dezavantajlı kılan özellikleriniz neler?

Dezavantajlarımdan bahsedeyim önce. Bir ortama çok çabuk adapte olamıyorum. Ağır sıklet olmak da aslında biraz dezavantaj diyebilirim. Çok stresli ve heyecanlı olmam da bir diğeri.

Avantajlı kılan özelliklerim ise hırslı ve mücadeleci olmam, sabırlı olup çabuk pes etmemem.

Ağır sıklet olmanın dezavantajı nedir?

Rakiplerim çok sağlam oluyor. Hem kiloyu hem de kendini kaldırmak zorundasın…

‘KADIN GÜCÜNÜ GÖSTERMEK İSTİYORUM’

Türkiye'de bir kadın olarak halter sporcusu olmanız nasıl karşılanıyor?

Her sporda olduğu gibi olumlu da karşılayan var olumsuz da. Önceden benim de çevrem dahil olmak üzere, “Haltere başlayıp ne yapacaksın?”, “Kadın işi değil bu”, “Boyun kısalır”, “Kadından halterci olmaz” gibi tepkiler alıyordum ama zamanla madalyalar getirdikçe, başarılarım görüldükçe, bu tepkiler yerini tebrik mesajlarına ve olumlu dönüşlere bıraktı.

.

Kadınların gücünü göstermek istiyorum. Ve her kadını spora teşvik etmek istiyorum, çünkü spor özgüven demek bence.

Halter Türkiye'de dünyaya göre nerede?

Türkiye'de dünyaya göre çok iyi yerde diyemeyebilirim belki, ama git gide daha iyiye gidiyor.

YAPAMAZSIN DİYENLERE EN GÜZEL CEVABIM’

Bugüne kadar birçok madalya elde ettiniz. Bu madalyaların sizin için nasıl bir önemi var?

Evet, bugüne kadar çok madalya elde ettim bunların benim için önemi tarifsiz. Yapamazsın diyenlere, bana inanmayanlara, destek olmayanlara karşı en güzel cevabım. Hep yanımda olup sonuna kadar destekçim olanlar içinse başta ailem olmak üzere, tabii ki benim ve arkadaşlarım için birer gurur kaynağı. Aldığım ilk madalya da son madalya da çok önemli benim için. Çünkü sadece bir madalya olarak bakmıyorum ben onlara. Çalışmış olmanın bir sonucu, emeğin karşılığı, ülkemizi ve bayrağımızı en güzel şekilde temsil etmek diye bakıyorum.

Bu başarılar sonucu hak ettiğiniz değeri gördüğünüzü düşünüyor musunuz?

Ne yazık ki düşünmüyorum. Bizim aldığımız madalyaları bilen, bizleri tanıyan çok az insan var. Sesimizi pek fazla duyuramıyoruz maalesef. Aslında hepimiz daha çok destek ve değer görmek istiyoruz.

‘BASIN VE SOSYAL MEDYADAN DESTEK BEKLİYORUZ’

Olimpik branşların daha fazla bilinmesi ve değer görmesi için nasıl önerileriniz olur?

Öncelikle bireysel sporlara daha çok değer verilerek… Sporcuların başarılarını gazeteler, diğer haber yolları ve sosyal mecralar aracılığıyla daha fazla duyurarak daha çok destek sağlanabilir diye düşünüyorum.

Gençler ve 23 Yaş Altı Halter Şampiyonası'nda 3 altın madalya elde ettiniz. Nasıl bir yarış deneyimiydi? Bir de sizin bakışınızla dinleyelim…

Aslında o anki duyguyu tam anlamıyla ifade edemeyebilirim. Hem çok fazla heyecanlıydım hem de belki ilk defa bir şeylerin bu kadar farkındaydım. Benim için mükemmel bir yarışma deneyimiydi. O anki atmosfer, o anki heyecan… Hani derler ya anlatılmaz yaşanır, tam da böyle bir şeydi. O anda çok stresliydim çünkü güvenen, madalya bekleyen insanlar var. Onları hayal kırıklığına uğratmamak için illa ki bir stres oluyordu. Ama ben bu yarışmaya gerçekten hazır olarak gittim ve bunun da farkındaydım. Yapacağıma inandım ve yaptım. Şampiyon olmak, İstiklal Marşımızı okutmak ve 3 altın madalya almak benim için inanılmaz ve muhteşem bir olaydı. Sonuçta biz sporcuların ortak amaçlarından biri de o kürsüye çıktığımızda İstiklal Marşımızı tüm dünyaya duyurmak ve ben de çok şükür marşımızı tüm Avrupa’ya duyurarak ülkemi en güzel şekilde temsil ettim.

Nasıl hazırlandınız? Bu sonucu bekliyor muydunuz?

Yaklaşık 4 ay süren bir kampımız oldu. Milli takım antrenörlerimizle beraber antrenmanlarımıza devam ettik. Bazı zamanlar günde çift antrenman yaptık. Bu sonucu bekliyordum evet. Çünkü kampın başından sonuna kadar çalıştığım büyük emek var arkasında.

‘MADALYA SEREMONİSİNDE MARŞIMIZI OKUTMAK HAYALİMDİ’

Bu başarının sizin için nasıl bir anlamı var?

Hayallerimden biri bu spora başladığımdan beri madalya seremonisinde İstiklal Marşımızı bir kere de benim okutmamdı. Bu başarım sayesinde hayalime de kavuşmuş oldum.

Bundan sonraki hedefleriniz neler?

Aslında birçok hedefim var. Tabii ki en başta her sporcunun hayalindeki gibi olimpiyatlara gitmek, ülkemizi, bayrağımızı temsil etmek en büyük hedeflerimden biri. Kendimi daha çok geliştirip daha güzel dereceler yapmak, kaldırmayı hedeflediğim kilolara ulaşmayı da hedefliyorum. 23 yaş altında ve gençlerde çok şükür madalya aldım ama bu başarılarımı devam ettirmek istiyorum. En yakın zamandaki hedeflerim; Büyükler kategorisinde çok güzel dereceler yaparak madalya almak. Son olarak da iyi ve örnek bir sporcu olmak istiyorum.