En az “128 milyar dolar nerede?” kadar önemli bir başka soru
daha var: Her ay milyonlarca metrekare Hazine arazisi kimlere
satılıyor? Yoksulluğun ve işsizliğin dehşet verici düzeye çıktığı,
patates çuvallarına hücum edildiği bir dönemde “arazi mezatı”nın en
değerli malları, ekonomik güce sahip hangi kesimler arasında
paylaşılıyor? Niğde’nin köyündeki samanlıkla Bodrum’un kıyıları
aynı anda görücüye çıkıyor çünkü. Öylesine bir acelecilik var ki
takip etmek hayli zor.
Ülkenin geleceğini karartacak vahim gelişmelerden birisi bu
arazi satışları. Hem tarımsal üretim ve gıda güvenliği riske
atılıyor, hem de kamu mülkiyeti hızla özel servete dönüştürülüyor.
AKP’nin Türkiye’nin geleceğinde yarattığı kara deliklerden birisi
de budur işte.
***
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Milli Emlak Genel
Müdürlüğü’nün ihale ilanlarına bakılırsa, sadece 10 gün içerisinde
1103 taşınmaz daha satılacak. Yüzölçümü 2 milyon 132 bin 700
metrekareyi buluyor. 6 bin 779 taşınmaz ise aktif ilanda. İçinde
arsa-arazi, tarla, çalılık, ham toprak, konutlar, bağlar vs. var.
Ama ekonomik krizle beraber esas dikkat çeken satışlar deniz
kıyıları, koylar gibi turizm rantının yüksek olduğu bölgelerden
geliyor. Çoğu zeytinlik ve yeşil alan, orman arazilerinin sınırında
veya içinde, hatta koruma bölgelerinde bulunan yerler. Mesela en
son Datça’nın gözde koylarından Kargı’daki Hazine arazisi ihaleye
çıktı. Benzer ihaleler Alaçatı, Kaş, Çeşme, Bodrum gibi turizm ve
inşaat şirketlerinin yıllardır gözünü diktiği yerler için de peş
peşe açılıyor.
Gelin madde madde kamu mülklerinin nasıl elden çıkarıldığının
bir fotoğrafını çekelim…
HANGİ YÖNTEMLER KULLANILIYOR, NE KADARLIK TAŞINMAZ
HEDEFTE?
Hazine taşınmazlarını elden çıkarmak için akla gelebilecek her
yol açılıyor. Turizm Teşvik Kanunu, Kıyı Kanunu gibi pek çok
kanunda yapılan değişiklikler ile TOKİ’ye devirler, kentsel dönüşüm
gerekçesiyle rezerv konut alanları yaratmak, sanayi teşvikleri,
tarım ve ağaçlandırma bahanesi, inşaatçılarla gelir ortaklığı, 2B
gibi onlarca farklı yöntem kullanılıyor.
İktidarın hedefindeki arazi miktarı ise korkunç düzeyde. Milli
Emlak’ın faaliyet raporunda satış, tahsis, kiralama, kat karşılığı
inşaatçılara devir vb. yoluyla 59.6 milyar metrekare büyüklüğe
sahip 3.4 milyon adet Hazine taşınmazı için çalışmalar yapıldığı
belirtiliyor. Hazine’nin elindeki portföy ve cinsine göre dağılım
dikkate alındığında tehlike daha net ortaya çıkıyor.
Şu tablolar Hazine’nin portföyünü gösteriyor:
Hazine’ye tescil edilen taşınmazlar her yıl büyüyor. Bunun
başlıca nedeni tescil işlemlerinin artması. Devletin mülküne sahip
çıkması iyi bir şey lakin AKP’nin kümese kadar kaydetmesinin nedeni
satılacak potansiyeli büyütmek!
HAZİNE ARAZİLERİNİN DAĞILIMI NEDİR?
Hazine’nin elindeki taşınmazların yüzde 77’si orman. Arazi-arsa
miktarı yüzde 12.5. Şu grafik dağılımı gösteriyor:
İktidarın sicili dikkate alındığında pek mümkün görünmese de
ormanların satılmayacağını varsayarsak eğer, Milli Emlak’ın hedefi
dikkate alındığında, kalan her şeyi elden çıkarmayı düşündükleri
belli oluyor. Türkiye’deki illerin toplam yüzölçümünün yüzde 33.4’ü
Hazine’ye ait. Bunun da yüzde 8’e yakını orman dışındaki
taşınmazlar. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra
orman sınırlarını belirleme yetkisinin tek bir kişinin iradesine
bırakıldığı düşünülürse, ormanların da potansiyel olarak satış
portföyünde olduğunu söylemek mümkün.
19 YILDA SATILAN MİKTAR NE KADAR?
Tahsis, teşvik, TOKİ’ye devirler hariç ihale yöntemiyle doğrudan
satışın dayanağı, 1983 tarihli 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’na
uygun olarak 2007’de çıkarılan Hazine Taşınmazlarının İdaresi
Hakkında Yönetmelik. Bugün kamuoyunun da dikkatini çeken arazi
satışlarını Milli Emlak, bu yasaya göre yapıyor. Sıradaki grafik,
2008’den beri gerçekleşen doğrudan satışlarla ilgili:
2002-2020 arası teşvik, tahsis, trampa (takas), hibe vs. hariç
doğrudan satılan arazi adedi 196 bin 306. Yüzölçümü de 1 milyar 98
milyon 680 bin metrekare. 2008’e kadar çok büyük miktarlarda
taşınmaz satışı gerçekleşti. Nedeni özelleştirme elbette. Kurumlar
satılırken, en kârlı işlerden birisinin sahip oldukları arsa, arazi
ve konutlar olduğu malum.
2007’deki yönetmelik sonrası Milli Emlak eliyle satılan taşınmaz
sayısı ise 89 bin 653, yüzölçümü de 337 milyon 772 bin 784
metrekare. Buna 2012’den beri uygulanan 2B satışları dahil değil.
Orman yağmasına dönüşen 2B kapsamında 2019 sonu itibariyle satılan
arazi adedi 559 bin 298, yüzölçümü de 2 milyar 166 milyon 113 bin
303 metrekare.
SATIŞLARDAN ELDE EDİLEN GELİR NEDİR?
Peki Milli Emlak satışlardan ne kadarlık gelir elde etti? Önce
yıllara göre grafiği verelim:
2008’de satışlardan elde edilen gelir 214 milyon 765 bin
liraydı. 2013’e kadar gelir milyar lira barajını aşamadı. Asıl
artış ekonomik krizle beraber başlıyor. 2020 sonuna göre elde
edilen gelir, 3 milyar 351 milyon 830 bin lira. Doğrudan satış
geliri farklı açılardan incelendiğinde AKP iktidarının niyeti
beliriyor.
Nitekim yönetmelik çıktıktan sonra satılan 337.7 milyon
metrekare büyüklüğündeki 89 bin 653 adet taşınmazdan gelen gelirin
toplamı 18.8 milyar lira. Ciddi bir gelir elde edilmediği ortada.
Ancak burada başka bir ayrıntı söz konusu. Örneğin; 2008-2011 arası
satılan taşınmazlar adet olarak da yüzölçümü bakımından da son üç
yılla kıyaslanmayacak kadar büyük. Buna karşın elde edilen gelir
son üç yılın yüzde 10’u kadar.
Bunun sebebi de o yıllarda Hazine arazileri yoğun biçimde
enerji, turizm, otoyol, havalimanı gibi projelere ve TOKİ ile
inşaatçılara tahsis edilirken; Milli Emlak’ın sattığı taşınmazlar
daha ziyade Anadolu’da tarla, konut vb. ağırlıklıydı. Krizle
beraber satışa çıkan taşınmazların ise rant değeri oldukça yüksek.
Kıyılar, tatil yöreleri, koyların civarı ile kent merkezlerindeki
yerler ihale ediliyor. Asıl paylaşım buralarda gerçekleşiyor
zaten.
***
Ağır bir ekonomik kriz yaşanırken, pandemi milyonlarca insanın
yaşamını eritirken; kamu mülklerinin en değersiz halleriyle mezata
çıkarılmasının, “batan geminin malını yağmalamak” dışında başkaca
bir anlamı var mıdır?
İktidar değişiminde ihaleleri iptal edebilirsiniz, 128 milyar
dolarlık rezervin sorumlularını bulup hesap sorabilirsiniz, pek çok
mega projeye el de koyabilirsiniz; fakat, özel mülke dönüşmüş kamu
olanaklarını geri getirmek o kadar kolay mı?