Merkel iktidarının son koşusu

Schulz seçim döneminde Ankara hükümetini sert eleştirmiş, AB müzakerelerinin dondurulması gerektiğini savunmuştu. Yeni hükümet kurulduğunda dışişleri bakanlığı görevini Martin Schulz devralacak. Gabriel'in yumuşatmaya çalıştığı ilişkiler tekrar gerilir mi bilinmiyor. Ancak Almanya dışişleri bakanı hangi partiden ve hangi isim olursa olsun Türkiye ile ilişkilerin iyileşmesi tamamen Türkiye'ye bağlı. OHAL devam ettiği sürece yeni kurulacak Almanya hükümeti ile ilişkiler de inişli çıkışlı olacaktır.

Abone ol

DUVAR - KÖLN Almanya’da 24 Eylül’de yapılan genel seçimlerin ardından aylardır süren hükümet arayışı, Şansölye Angela Merkel’in liderliğindeki Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) partileri ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında dün yapılan anlaşmayla tamamlanmış oldu. Anlaşma, SPD'nin yaklaşık 460 bin üyesinin onayına sunulacak. SPD içerisinde ciddi bir muhalefet olsa da gereken çoğunluğun anlaşmayı kabul edeceği bekleniyor. Oylama yapıldıktan sonra üç hafta içerisinde koalisyon anlaşması resmi olarak yürürlüğe girecek. Ancak bir sürpriz olması ve SPD delegelerinin koalisyona hayır demesi durumunda genel seçimler tekrarlanacak.

2013’teki genel seçimlerden sonra büyük koalisyon hükümeti kurmuş olan CDU/CSU ve SPD, yeniden önümüzdeki bir dört yıl daha Almanya'yı yönetecek. SPD son genel seçimlerde yüzde 20.5 oranında oy almıştı. Bu oy oranı SPD'nin tarihinde aldığı en düşük oy oranı olarak da kayıtlara geçmiş oldu. Sadece SPD değil, Hıristiyan Demokrat Birlik partilerinin de genel seçimlerde oy oranı yüzde 33.0 oldu. 2013 yılında yapılan seçimlere oranla 8.5 oranında bir kaybı yaşadılar. Yeni kurulacak büyük koalisyon aslında hem SPD'nin hem de Angela Merkel'in son bir çırpınışı olarak yorumlanabilir. Merkel bu koalisyonu kurabilmek için çok fazla taviz verdi. Alman basınında 'Merkel'in intiharı' gibi yorumlar bile yapıldı. Hemen hemen herkes önümüzdeki dört yılın Merkel için oldukça zorlu olacağında hem fikir. Başbakan Merkel'in verdiği en büyük taviz de Maliye Bakanlığı oldu. Gelecekte hangi plana bütçe ayrılıp hangisine ayrılmayacağına SPD karar verecek. Dışişleri Bakanlığı da SPD'de olacak. İçişleri Bakanlığı görevini ise CDU'unun kardeş partisi CSU'nun lideri Horst Seehofer üstlendi. Merkel'in partisi CDU'nun stratejik bakanlıklardan hiçbirini alamamış olması, durumun hem kendisi hem de partisi açısından vahametini açıkça ortaya koyuyor.

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERDE YENİ BİR YOL HARİTASI

Koalisyon hükümeti sözleşmesinde Türkiye’ye, “Avrupa Birliği” bölümünde değil, ikili ve bölgesel ilişkiler bölümünde yer verildi. CDU/CSU ile SPD arasında 2013 yılında imzalanan koalisyon sözleşmesinde Türkiye’ye, “Güçlü bir Avrupa” üst başlığı altında, “Avrupa Dış ve Güvenlik Politikası” bölümünde, AB genişleme süreci bağlamında yer verilmişti.

Koalisyon sözleşmesinde, Türkiye’nin AB’den beklentileri olan Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesi ve vize serbestisi gibi konularındaki ilerlemenin, Türkiye’nin AB’ye verdiği sözleri, yükümlülükleri yerine getirmesine bağlı olduğu vurgulanıyor. Sözleşmede, "Vize serbestisi ve Gümrük Birliği'nin geliştirilmesi, ancak Türkiye’nin gerekli koşulları yerine getirmesi durumunda mümkün olacaktır" şeklinde ifade ediliyor. Türkiye-AB ilişkilerinde aslında sorumluluk Türkiye'ye verilmiş oluyor.

Schulz seçim döneminde Ankara hükümetini sert eleştirmiş, AB müzakerelerinin dondurulması gerektiğini savunmuştu. Yeni hükümet kurulduğunda dışişleri bakanlığı görevini Martin Schulz devralacak. Gabriel'in yumuşatmaya çalıştığı ilişkiler tekrar gerilir mi bilinmiyor. Ancak Almanya dışişleri bakanı hangi partiden ve hangi isim olursa olsun Türkiye ile ilişkilerin iyileşmesi tamamen Türkiye'ye bağlı. OHAL devam ettiği sürece yeni kurulacak Almanya hükümeti ile ilişkiler de inişli çıkışlı olacaktır.

SPD'DE LİDER DEĞİŞİMİ

Martin Schulz'un parti başkanlığı koltuğunu Andrea Nahles'e devretmesi bekleniyor. Hem kabineden hem de parti liderliğinden ayrılan Sigmar Gabriel'i artık SPD'de ön saflarda göremeyeceğiz. Oysa daha bir yıl önce parti tabanının yüzde yüz desteğini alan, genç SPD'lilerin umudu olan ve SPD'ye yeni bir soluk getireceğine inanılan Schulz'un balonu bir yıl içinde sönmüş oldu. Eylülde yapılan seçimlerin sonucu SPD'yi Schulz'un da ayağa kaldıramadığını göstermiş oldu. Peki, Nahles bunu başarabilecek mi zaman içinde göreceğiz. Ancak Nahles'in oldukça hırslı bir isim olduğununu herkes biliyor. Belki Nahles Schröder'den bu yana kimsenin başaramadığını başarır.

AŞIRI SAĞ PARTİ AfD ANA MUHALEFET PARTİSİ

SPD ile kurulan koalisyonun ardından Alman Federal Parlamentosu'nda ana muhalefet partisi aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif Partisi (AfD) oldu. AfD koalisyon anlaşmasına şimdiden zayıf not verdi.