Mert Çakır’ın 'Evden Uzak Evler' sergisi K2 Rezidans’ta
Evden Uzak Evler sergisi, K2 Rezidans’ta! Sergi 16 Ocak'a kadar görülebilecek.
İZMİR - Foto muhabiri ve belgesel fotoğrafçısı Mert Çakır’ın Evden Uzak Evler sergisi, K2 Rezidans’ta İzmirli sanatseverlerle buluştu. Toplam 16 fotoğraftan oluşan sergi, 16 Ocak tarihine kadar ziyaretçilere açık olacak.
Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Yunanistan gibi ülkelerde çekilmiş karelerden oluşan sergi, göçmen ailelerin içinde bulunduğu koşulları yaşadıkları mekânlar arasında benzerlik kurarak izleyiciyle paylaşıyor. Harap olmuş bölgelerden yaşayan kentlere uzanan rotada birbirini andıran evlerin görüntüleri, aynı zamanda yeni kent yoksullarına ve dışlanma süreçlerine ışık tutabilecek bir belge niteliğinde.
'2008 YILINA KADAR ÖĞRENCİ ODAMDA DURAN BİR TAKVİMDİ'
Sergiye "Evden Uzak Evler" ismini verirken yakın zamanda kaybettiğimiz fotoğraf sanatçısı Ara Güler'in hazırladığı bir fotoğraf takviminden esinlendiğini söyleyen Çakır, ilk kişisel sergisinde yoksulluk, savaş ve siyasi istikrarsızlıklarla işaretlenen Ortadoğu coğrafyasında yerinden edilen insanların evlerine odaklanıyor.
“Evden Uzak Evler; büyük usta Ara Güler'in 2004 yılında çıkardığı bir fotoğraf takviminin ismi aslında... 2008 yılına kadar öğrenci odamda asılı duran bir takvimdi”, diyen Çakır, sergisine bu ismi vermesinin ardında yatan sebepleri de şöyle anlatıyor:
“Basın fotoğrafçılığı yaptığım süreçlerde farklı şehir ve ülkelerde mültecilik ve savaş konulu fotoğraflar çekerken dikkatimi verdiğim bir konuydu bu serginin ana fikri. Bir kişi ya da ailenin zorlu yollardan göç edişine tanık oluyor, kaçtığı bölgeyi ve terk edilen evleri görüyorsunuz ve herkes gibi normal bir yaşamları varken bir anda bütün hayatlarının altüst olduğunu anlıyorsunuz. Kafamda hep karşılaştırma yapardım; tanık olduğum, dikenli tellerden geçen insanlar, botlarda koca denizleri aşmaya çalışanlar ya da diğerleri kadar şanslı olmayan insanların nasıl evleri veya hayatları vardı diye, istemsizce düşünürdüm. Aklıma hep Ara Güler'in takvimdeki fotoğraf serisinin ismi gelirdi. Ben de bu ilk sergime onun anısına ‘Evden Uzak Evler’ ismini adadım.”
'BASIN FOTOĞRAFLARI ÇEREZ GİBİ YENİP TÜKENİYOR'
“Basın fotoğrafçılığının çok önemli bir iş olduğunu düşünüyorum. Bazen yazılı olarak sayfalarca ispatlamaya çalıştığınız bir olayı tek kare ile gündem olacak şekilde gösterme imkanınız var. Fotoğrafın gücü zaten tartışılmaz bir durum”, diyen Çakır, basın fotoğrafçılığının zorluklarından bahsederken kendisini basın fotoğrafçısından çok belgesel fotoğrafçısı olarak tanımlıyor. Bu durumu, “Birçok farklı disiplinlerde fotoğraflar çekiyorum ama basın fotoğrafçılığının dinamikleri çok farklı. Belki biraz da Türkiye’ye özgü bir durum da olabilir bu. Türkiye’de serbest basın fotoğrafçılığı, Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş bir boyutta değil. Eğer bir ajans ya da basın kurumu fotoğrafçısı iseniz çerçeveleriniz belirleniyor gibi geliyor. Tabi bu durum hepsi için geçerli olmayabilir. Ben serbest olarak çalıştığım kurumlarda buna benzer durumlarla karşılaştım. Ama belgesel fotoğraf tamamıyla sizin yorumunuza kalmış bir durum. İsterseniz çağdaş sanat formatında, isterseniz klasik bir biçimde kendinize ait bir yaklaşımda çalışmanızı dökümante etme şansınız var. Özellikle yaşadığımız ülkenin net bir şekilde belleği yok! Bugün yaşanan yarın unutuluyor... Basın fotoğrafları çerez gibi yenip tükeniyor. Dün yaşanan olaylar dünde kalıyor. Belgesel yapmak bu durumu tersine çevirmez elbette ama bir kaynak olarak hep bir yerlerde bulunacaktır” şeklinde anlatıyor.
BAZEN SİZİ YAKINLARINIZDAN BAŞKA KİMSE SEVMEYEBİLİR
Bir fotoğrafçı olarak serbest çalışmanın zorluklarına da değinen Çakır, yaptığı işin sanıldığından daha yıpratıcı olduğunu da hatırlatıyor bize:
“Normal koşullarda bile muhabirlik ya da basın fotoğrafçılığı yaparken iyi ilişkiler ve bağlantılar kurmak zorundasınızdır. Serbest çalışırken bunların kat ve katını yapmanız, daha fazla çabalamanız gerekiyor. İş bağlantılarınızı kendiniz kurmanız, güvenlik gibi sorunları kendiniz çözmeniz gerekiyor. Bu işi yaparken bazen sizi yakınlarınızdan başka kimse sevmeyebilir; ya da hedef gösterilebilirsiniz. Hepsi geliyor başımıza. Bu işi yalnızca bunları göze alabilenlere tavsiye edebilirim.” (DUVAR)