MESEM'de biten hayatlar-4: Erol Can'ın canı için kimse şikayetçi olmadı
Erol Can Yavuz öldüğünde 15 yaşındaydı. Arkasından, en yakınları dahi hesap sormaya kalkmadı. Bir çocuğun, kendi geleceğini yaratma çabası, hayatını sonlandırdı...
İSTANBUL – "Staj gördüğü atölyede üzerine düşen sunta kalıplarının altında kalarak öldüğü" haberiyle duyduk Erol Can Yavuz'un adını, 23 Ocak 2023'te. 15 yaşındaydı, 9’uncu sınıf öğrencisiydi. Annesi, babası, dedesi ve dayısı ölümünden kısa bir süre sonra adli bir olay nedeniyle cezaevine girmişti. Erol Can Yavuz’un nasıl bir çocuk olduğunu, ailenin avukatından 'bildiği kadarıyla' dinleyebildik...
Daha çok ucuz iş gücüne kaç işveren “hayır” der? Okulda, parkta olması gereken çocukların birer birer öldüğünü duyuyoruz. Öyle çok da konuşulmuyor, dert bile edinilmiyor... Birkaç satır cümleyle isimlerini duyuyoruz, nasıl öldüklerini öğreniyoruz, sonra arşivdeki isimlere dönüşüveriyorlar. Erol Can Yavuz da onlardan biri...
‘15 YAŞINDA AYAKLARI ÜZERİNDE DURMAYA ÇALIŞTI’
Erol Can, aslen Kütahyalı olan Yavuz ailesinin en büyük çocuğu olarak 2009’da doğdu. 8 yaşında bir de kardeşi var. Çevresinde sessiz, sakin bir çocuk olarak tanınıyordu. Anne ve babası ayrıldıklarında, velayeti babasında kaldı. Babası ikinci evliliğini yapınca, okulla ilişkisi de zayıfladı. Annesinin avukatının anlatımına göre "çocuklar ilgisiz büyümüştü"...
Meslek öğrenmek için Kütahya Mesleki Eğitim Merkezi'nde (MESEM) İç Mekan Mobilya Teknolojisi dalına kayıt yaptırdı. Ancak burada da devamsızlıktan sınıfta kaldı. Yine MESEM kapsamında bir sunta atölyesinde işe girdi. Buradaki mesaisi de, hayatı da çok uzun sürmedi. Babasının ikinci eşinin yakınlarının işlettiği bu atölyede çalışırken hayata veda etti Erol Can Yavuz. Birçok işyerinde alınmayan tedbirlerin yokluğu burada da gün yüzüne çıkmış, sunta kapakları 15 yaşındaki Erol Can'ın üzerine devrilmişti.
15 yaşında kendine bir gelecek yaratmaya çalışmıştı. Hayallerinin ne olduğunu bilemiyoruz. Zaten yakınları bile onunla ilgili çok şeyi bilmiyor. Annesinin avukatı, bu durumla ilgili çarpıcı bir ifade kullanıyor: “Annesi, oğlunun devamsızlıktan sınıfta kaldığını dahi bilmiyordu.”
BABASI ŞİKAYETÇİ BİLE OLMAMIŞ
Yine aynı avukat, 'saf bir çocuk' olduğunu söylüyor Erol Can’ın, annesi de ‘biraz’ öyleymiş ona göre. Babası, işletme sahipleri eşinin yakını oldukları için, onun ölümünden sonra şikayetçi olmamış. Kimse Erol Can Yavuz’un neden öldüğünü sorgulamamış, hakkını aramamış.
‘ALACAKLARININ PEŞİNE DÜŞTÜLER’
Avukatı gözlemlerini şöyle paylaşıyor: “Bu çocuk benim gördüğüm kadarıyla ‘sahipsiz’. Zaten iş kazasını geçirdiği yerin sahibi, babasının ikinci evliliğindeki kadının yakın akrabası. Soruşturma sürecinde babası şikayetçi olmadı. Öz annesi, maddi alacaklarının peşinde. Hatta Erol Can’ın kardeşinin de bir alacağı söz konusu. Ancak babası vekalet vermediği için bir şey yapılamıyor. Biz karşı tarafla uzlaşmaya gitmeye çalıştık. Ortalama 1.5 milyon lira gibi bir para talep edildi. Ancak ailenin başka bir olayla ilgili hapis cezası patlayınca, herkes cezaevine girdi. Karşı taraf da uzlaşmayı geri çekti.”
Yani Erol Can Yavuz’un çalışırken öldüğü atölyenin patronları, ölümüyle ilgili şimdiye kadar hiç hesap vermedi. Onun canının hesabı hiç sorulmadı. Devlet sadece cenazesinde göründü: Namazını kılanlar arasında Kütahya Valisi Musa Işın ve İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Başyiğit de vardı.
Son yolculuğunda arkadaşları yalnız bırakmadı Erol Can'ı, tabutunu onlar omuzladı.
Erol Can Yavuz, MESEM'de ölmese ne olacaktı? Bilemiyoruz, onunla ilgili bir çok şey gibi...
YARIN: Ulaş Dumlu iç mimar olacaktı, arıtma havuzunda öldü