'Metal yorgunu' Fenerbahçe, dinamik Efes'e direnemedi
Ataman, kusursuz bir senaryo yazmış ve başrolü de Larkin'e vermişti. Bir oyuncu ve antrenör arasında yakalanan müthiş uyumla ikili inanılmaz bir performans sergiledi. Ataman Cannes'dan en iyi yönetmen, Larkin de Oscar'dan en iyi oyuncu ödülünü hak etti.
Avrupa basketbolunun en büyük organizasyonunda ilk kez Türkiye'den iki takım yer aldı ve finale yükselmek için birbirleriyle eşleşti. Fenerbahçe, Obradovic'le birlikte bu arenaya damgasını vurmuş ve beşinci kez Final-Four'a (Dörtlü final) yükselmişti. Ergin Ataman ise Türkiye basketbol tarihine geçecek performanslara, ilklere imza atmıştı. Beşiktaş'la EuroChallenge, Galatasaray ile de EuroCup'ı kazanmıştı. Ataman, Efes'i Euroleague finaline taşıyarak bir ilke daha imza atmaya yine yaklaştı.
OBRADOVIC YANLIŞ STRATEJİYLE BAŞLADI
Maça başlayan beşlere bakınca iki takımın da hücuma ağırlık veren bir stratejiyle oyuna giriş yaptığını gördük. Skorer ve tempolu oyun, bu sezon Anadolu Efes'in karakteriydi. Ancak Fenerbahçe, her ne kadar çok değerli oyunculardan kurulsa da bir antrenör takımıydı. Ve antrenör Obradovic belki de maça bu şekilde başlayarak ilk hatasını yaptı. Fenerbahçe baştan düşük tempo ve baskıyla Efes'i kontrol edip bireysel performansların çok önemli olduğu rakibini bozabilir miydi? Ki Obradovic'in meşhur savunma setleri bunu başarabilirdi, her türlü oyucu eksiğine rağmen.
Elbette çok sayıda sakat oyuncusunun olması da Fenerbahçe'yi etkiledi ancak tam takım ve performansla sahaya yer alamayacağı belli olan sarı-lacivertlilerin Efes'le atarak değil de savunarak baş edebilmesi daha mantıklı görünüyordu. Burada Obradovic markasının büyüklüğü ve ne olursa olsun iyi basketbolla kazanmak istemesi, onu bu karara itmiş olabilir. Ama Euroleague sezon liderinin bu şekilde finalden olması, beş yıllık geleneği kanıksamış taraftar için yıkıcı oldu.
ANADOLU EFES, ATTIKÇA ÖZGÜVEN KAZANDI
Maçtan önce son topa kadar kazananın belli olmayacağı düşünülüyordu. Ancak Anadolu Efes neredeyse üç periyotta maçı kazandı. Üstelik maçın ilk yarısında ekstra bir performansa ihtiyaç duymadan bunu başardılar. Çıktılar, sezon boyunca nasıl oynadılarsa devreyi öyle kapattılar. Obradovic dar rotasyon nedeniyle maçın boyunu kısaltmak adına belki kendini ikinci yarıya saklamıştı. Ama her ne kadar bireysel performanslara dayalı bir sistemi olsa da attıkça sahada takım olmayı başaran, özgüvenini yükselten Efes için bu büyük bir avantaja dönüştü. Rakibin ivmelenmesine izin verince yetişemeyecek kadar geride kaldı Fenerbahçe.
Ergin Ataman, Final-Four öncesi verdiği özel röportajda Shane Larkin'in yükselişini anlatmıştı uzun uzun. Sezon başında onu nasıl idare ettiklerini ve kafasını yeniden bulunduğu yere vermesini nasıl sağladıklarını. Ve şöyle noktalamıştı sözlerini: "Burada olmayı çok istiyor. Çok fazla istekli, hırslı." Öyle bir hırs ve istekti ki bu Euroleague tarihine geçen bir bireysel performans oldu. Tek başına bir resital sundu Larkin. Dileğimiz, bu performansın final maçında tekrarlanması ve daha da yukarıya çıkması.
ATAMAN'IN KUSURSUZ SENARYOSU
Ataman, kusursuz bir senaryo yazmış ve başrolü de Larkin'e vermişti. Bir oyuncu ve antrenör arasında yakalanan müthiş uyumla ikili inanılmaz bir performans sergiledi. Ataman Cannes'dan en iyi yönetmen, Larkin de Oscar'dan en iyi oyuncu ödülünü hak etti. Sezon başındaki uyumsuz, isteksiz ve yeteneklerini gösteremeyen Larkin, muazzam bir iş çıkardı bu gece. Bu maçı tekrar tekrar izletecek bir performanstı.
Larkin'in en büyük yardımcıları Anadolu Efes'in her iki potadaki ribaund üstünlüğü ve takımın diğer oyun kurucusu Micic oldu. Maça kötü başlayan, sanki konsantrasyonunu tam sağlayamamış bir görüntü çizen Micic, üst üste iki basketle yeniden oyuna döndü. Üstelik çok erken 3 faul problemi yaşamasına rağmen. Ki aynı dakikalarda Fenerbahçe'nin maestrosu Sloukas da faulleri 3'lemiş ve hemen kenara gelmişti. Ataman ise Micic'i sahada tutarak önemli bir hamle daha yaptı. Bunda Efes'in topu en akıllı kullanan bir diğer oyuncusu Simon'un da faul problemi yaşaması etkiliydi. Ama esas olan Ataman'ın oyuncusuna, oyuncularına güvenmesiydi.
SONUNCULUKTAN FİNALE, BELKİ DE ŞAMPİYONLUĞA!
Ataman aynı röportajında kendisini de çok eleştirdiğini, artık daha pozitif olduğunu, oyuncularının tepkilerini maç içerisinde duymamaya çalıştığını ve kendini işine, işine daha da geliştirmeye verdiğini söylemişti. Bu akşam tüm bunların bir sağlamasını gördük. Bir önceki Euroleague'in sonuncusu Anadolu Efes'in bu noktada olacağı sezon başında kimsenin beklediği bir şey değildi.
Böyle bir sezona şampiyonluk gerçekten yakışır. Özellikle basketbolda Avrupa'nın bir numarası Fenerbahçe'yi bu şekilde yendikten sonra. Öyleyse haydi Efes, mutlu sona bir adım kaldı!