Mart ayından beri garip şeyler yaşıyoruz. Pandemi hayatımıza Usain Bolt’tan bile hızlı girdikten sonra herkes önce inkar, sonra durumu anlama, sonra adapte olma, en son olarak da kabullenme süreçlerini yaşadı. Önce inkar ettik. Hayır canım ne demek tüm dünyanın kilitlenmesi. Ufacık bir virüsün koca bir dünyaya kafa tutması akıl alır cinsten değildi. Zira Çin’de doğdu, kısa sürede dünyanın başına bela oldu. Lakin inkar virüsün küçüklüğü ve etkisini perdeleyemedi. Sonra durumu anlamaya başladık hep birlikte. Evet gerçekten de durum sandığımızdan daha büyük duruyordu. Tüm dünya ülkeleri neler yapıp, neler yapılmayacağı konusunda hem fikir olmaya başladı. Maskeler çıktı ortaya, kolonyalar, dezenfektanlar en çok satılanlar arasına girdi. Sokağa çıkma yasakları, durumu daha net anlamamızı hızlandırdı belki de.
Sonra ne oldu? Tabii ki insanoğlunun en önemli yeteneği devreye girdi. Adapte olduk. Maskeler sanki yıllardır yüzümüzdeydi, yıllardır zaten elimizi suyla değil de kolonya ve dezenfektan ile yıkıyorduk. Hiç yadırgamamaya başladık. Vefat eden canlar, bir sayıdan ibaretti hepimiz için. Virüsten uzak durmak ama aynı zamanda da hayatın yeni normalini yakalamak bizim işimizdi. AVM’lerin açılması, partilerin yapılması, işlere belirli günler gidip, belirli günler evden çalışmak artık garip gelmiyordu hiçbirimize. Sonra da kabullendik koronayı. Grip gibi bir şeydi nasılsa. Hepimiz enfekte olacaktık. Acaba hemen olmak mı iyiydi yoksa, ilacı aşısı çıksa da öyle mi kendimizi koronanın tehlikeli olabilecek kollarına bırakmalıydı. Devletler normalleştirdikçe süreci, kabullenmesi daha kolay oldu.
ABA ALTINDAKİ SOPA: EKONOMİK DURUM
Peki spor dünyası bu süreçti ne yaptı? Önce onlar da inkar etti. Organizasyonların ertelenmesi için bir sebep yoktu. Ki abanın altındaki sopa, bu iptalleri ekonomik olarak kaldıramayızdır. Sonra direnç kırıldı, Olimpiyat Oyunları’nda NBA’e, Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Formula 1’e kadar organizasyonlar birer birer ya iptal edildi ya ertelendi. Bu seneyi sporsuz geçireceğimizi kabullenmeye başlamıştık ki adapte olabileceğimiz aklımıza geldi. Seyirci de neydi ki. Onlar olmadan da bu tekerin dönmesi gerekiyordu. Adaptasyon sürecini seyircisizlikle harmanlayıp sundular önümüze. Bir parmak bal olarak da locaların açılmasını çaldılar ağzımıza. Ve son olarak da kabullendik artık. Seyirci yoktu, spor vardı, sporcuların ya da spor insanlarının enfekte olması sıkıntı değildi. Netice şov devam etmeliydi.
Artık sorgulamamaya başladık. Nasıl ki hayatını kaybeden insanlar bir sayıdan ibaretti, koronaya yakalanan sporcular da nasılsa altyapı sporcularıyla ikame edilebilirdi.
O yüzden TFF Başkanı Nihat Özdemir rahatlıkla "Takımlar hazırlanırken sık sık test yaparak yollarına devam edecek. Tabii ki pozitif vakalar olabilir. Onları ayıracağız. Yeniden test yaparak yolumuza devam edeceğiz” diyebildi.
RONALDO BİLE DURDURAMADI
O sebeple son dönem futbolunun en büyük yıldızlarından biri olan Cristiano Ronaldo’nun koronaya yakalanması sonrasında bile yola devam edildi. Neden ‘bile’ diyorum. Malum UEFA’nın yıldızları koruma dürtüsü ama para kaybetmeyelim dürtüsü ile paralel gider. Bu nokta da bile ‘hakem devam’ diyebildi.
Ama son noktayı Eurleague Yönetimi koydu. THY Euroleague’de Zenit ve ASVEL, oyuncularının korona virüsüne yakalanması nedeniyle yeterli kadro kuramadıkları için çıkamadıkları ikişer maçta ve 7DAYS EuroCup’ta da Frutti Extra Bursaspor’da bir oyuncuda korona virüse rastlanmasının ardından tüm takımın karantinaya alınmasının ardından çıkamadıkları Cedevita Olimpija Ljubljana maçları için takımlar hükmen (20-0) mağlup ilan etmişti.
Artık bu son noktaydı. Ama bu kabullenme süreci için bile fazlaydı doğrusu. Paranın her şeyden önce geldiğini bu kadar net gösteren bir örnek göremeyiz herhalde. Tüm dünyayı etkisi altına almış bir virüse takımın büyük çoğunluğu yakalanıyor diye ceza alıyorsun. Neyse ki bu kadarının artık kabullenecek yeni normale alışmamışız. Tepkiler sonrasında Euroleague Yönetimi bu kararından vazgeçerek, maçlara çıkamayan takımların mücadelelerinin ileriki bir tarihe ertelenmesi yönünde kararını düzeltmek durumunda kaldı.
SPORCULAR DA BİZİM GİBİ İNSAN
Durduğumuz yer net olsun diye tekrar tekrar yazmak lazım. İnsan hayatı ve dolayısıyla insan sağlığı her şeyden önemlidir. Bu insanlar normal gelir düzeyinin üzerinde paralar kazanıyor diye, normal insanlar farklı değildir. Onların sağlığı da bizimkinden daha önemli ya da daha önemsiz değildir. Evet, şunu kabul etmek lazım ki beklediğimiz kadar sert olmasa da yeni bir normalde yaşıyoruz. Bu yeni normalin getirdiği bazı abuklukları (sporun seyircisiz devam etmesi gibi) kabul ettik. Ama insan hayatının hiçbir önemi olmadığını, sadece paranın geçer akçe olduğunu düşündüğünüzü bari bu kadar gözümüze sokmayın. Günün sonunda para kazanmak için o hiç önem vermediğiniz hayatlara ihtiyacınız olacak.