Sonda söyleyeceğimi baştan deyiverip yükü omzumdan atayım. Lafı
dolandırmadan söylemek lazım ki pandemi nedeniyle kış aylarının
geldiği bu günlerde, zorunlu olanlar dışında kapalı mekanların
tamamının faaliyeti geçici olarak durdurulmalıdır. Gidişat da
kendiliğinden bu yönde olacak maalesef. Aslında yapılacaklar çok
belli. Ülkede yaklaşık yirmi dokuz milyon kayıtlı çalışan var. Üç
milyon civarında insan ne pahasına olursa olsun afet, savaş vb.
durumlarda bile çalışmak durumunda. Onun dışında kalan tüm
insanları bir iki ay evlerinde tutarsanız bu virüsün beli kırılır.
Elbette bu kadar yalın bir gerçeğin hayata geçirilmemesi iktidarın
görmemesinden değil. Kasa boş ve top çevirmekten başka bir yol
bulamıyorlar. Öte yandan gerçeği bu yalınlıkta görmek ideolojinizin
penceresindeki manzarayla ilgili. İdeolojinizin hamuru halkın
dertleriyle mayalanmadıysa o pencereden başka manzaralar görülmesi
doğaldır.
İnsan hayatına gerçekten değer veriyorsanız, ekonominin uzun
erimde zarar görmesini istemiyorsanız yapılacak şey kuralları bütün
topluma eş zamanlı ve eşit uygulamak. Kapalı mekanlar risk
yaratıyorsa sadece yeme içme sektörünü, eğlence, gösteri, kültür
endüstrisini değil insanların sıkış tepiş doluştuğu toplu taşımayı,
sırt sırta çalıştıkları ve soyunup giyindikleri fabrikaları da
kapatacaksınız. Okulları da kapatacaksınız camileri de, parti
kongrelerini de yapmayacaksınız toplu açılışları da. Bütün bunlar
aynı anda yapılmazsa virüsün yayılımının yavaşlamadığı ortaya
çıktı. Top çevirmenin gerçekten alemi yok.
Top çevirmenin alemi yok ama pandemiden en çok etkilenen yeme
içme, eğlence ve kültür endüstrisinin büyük bir alemi var. Şu anda
bu aleme dahil olan milyonlarca insan yine belirsiz ve güvencesiz
bir şekilde mağdur edildi. Koskoca bir sektörün en aşina olduğum
meyhane aleminden şekilli şemalli bir örnek göstereyim sizlere.

Meyhane gerçekten de başka bir alemdir ama bu yazıda
güzellemesinden değil ekonomi politiğinden ve etkileşim gücünden
bahsedeceğim.
Meyhanenin çevresinde dönen ekonominin merkezinde elbette
müdavim vardır. Bazı kendini bilmezlerin hastaya, öğrenciye müşteri
demesi gibi müdavime de müşteri diyen mekancılar vardır ki uzak
durmak lazımdır dükkanlarından. Bir meyhaneyi meyhane yapan
karakteristiğini veren müdavimdir. Barba yani meyhaneci dükkanını
açar ama ruhunu müdavim üfler. Müdavim felekten gece çalarak
keyiflendiği bu hayatın karşılığında bir ekonomi yaratır. Bu
ekonominin birinci halkasında barba kazanır, garson kazanır, aşçı
kazanır, komi kazanır, bulaşıkçı kazanır. Müdavimin keyfi kederine
ikinci halkada manav, kasap, şarküteri, kuru yemişçi, içki
dağıtımcı, üreticisi kazanır. Bütün bunlar olacak diye üçüncü
halkada masa örtülerini temizleyen kuru temizlemeci, çamaşırcı
kazanır. Masa örtüsünü, tabak çanağı, iş kıyafetini, temizlik
maddesini satan kazanır. Dördüncü halka da taksicisi, otoparkçısı,
valesi kazanır. Beşinci tamamlayıcı halkada müzisyeni, oyuncakçısı,
buzlu bademcisi, midyecisi kazanır. Üst üste binen bu halkaları
elbette çoğaltmak mümkün ama örneğin eksiği var fazlası yok.
Eğer Covid ile mücadele ediyoruz görüntüsü altında bir gecede
meyhaneleri ve benzeri yerleri kapatırsanız aslında tüm halkaları
metazori kapatmış olursunuz. Biliyoruz ki sigortasız çalıştırmanın
ya da asgari ücretten sigortalamanın yaygın olduğu bu mekanları iyi
denetleyemediniz. Şimdi kayıt dışı yüzbinlerce binlerce insan
tamamen güvencesiz kaldı. Kısa çalışma ödeneği yaraya pansuman dahi
olmuyor. Mekanlar kiraları karşılamakta zorlanıyorlardı, daha da
zorlanacaklar. Bu sürecin sonunda eğlence ve kültür hayatımıza
katkı koyan, şekillendiren, damga vuran pek çok mekân kapanmış
olacak. Bu mekanlarda ve sektörde bu toprakların kültürünün çok
önemli bir boyutu şekilleniyor. Beğenseniz de beğenmeseniz de bu
böyle. Bugünkü iktidar ve mahfilleri beğenmemekten öte meyhanelerin
varlığını arzu etmeyebilir. Bu da anlaşılır bir durumdur ancak
yarattıkları drama kayıtsız kalamayacaklar. Zira bir süreliğine de
olsa heder olan milyonlardan ve arkasından kalacak enkazdan
bahsediyoruz. Hükümet edenin vazifesi hükümet etmektir, top
çevirmek değil.
Bu fasıldan söylemek gerekir ki yeme içme, eğlence ve kültür
endüstrisinde aylardır çok zor durumda olan kayıtlı, kayıtsız tüm
çalışanlara, emekçilere bir an önce yaşamlarını idame ettirecekleri
devlet yardımı karşılıksız olarak başlatılmalıdır. Sektörde
mekanların kiralarına, şirketlerin vergilerine geçici süreyle
erteleme, indirim ya da devlet desteği gibi çözümler hayata
geçirilmelidir. Öte yandan sektördeki işveren dernekleri, ticaret
odalarındaki sektör komiteleri, platformlar vb. aracılığıyla
örgütlenmiş bulunan işverenler şikâyet etmeyi ve geviş getirmeyi
bırakıp işlerini korumak için mücadeleye başlasalar fena olmaz bana
göre. Dağınık durumdaki sektör emekçilerinin sendika, dernek
platform vb. yapılanmalar aracılığıyla örgütlenmeleri ve ses
çıkarmaları da izlenesi bir tablo çıkarır ortaya. Bir musibet bin
öğütten evladır kabilinden belki müdavimin değerini de anlar sektör
oyuncuları. Belki müdavim de çevresindeki halkaların genişliği
görür ve daha fazla sarılır hayat tarzına.
Alem şimdilik paket serviste.