'Mezarlıklar Müdürlüğü dışında düzgün çalışan müessese kalmadı'

Altan kardeşlerin ve Nazlı Ilıcak'ın beşinci davası görülüyor. Ahmet Altan, yargılandığı davanın beşinci duruşmasında, "Türkiye'de ifade özgürlüğü olmadığını söylemişim. Aman Allah'ım ne korkunç bir darbecilik. Bu ülkede ifade özgürlüğünün kırıntısı yok" ifadelerini kullandı.

Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan gazeteci - yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın beşinci duruşması, ikinci gününde devam etti.

Ahmet Altan, yargılandığı davanın beşinci duruşmasında, "Türkiye'de ifade özgürlüğü olmadığını söylemişim. Aman Allah'ım ne korkunç bir darbecilik. Bu ülkede ifade özgürlüğünün kırıntısı yok. İfade özgürlüğü olsa biz niye 'söylem' ve 'yorumlarımız' nedeniyle yargılanalım?" ifadelerini kullandı.

AVUKATLAR SALONDAN ATILMIŞTI!

16 Şubat'a dek sürecek duruşmanın ilk oturumunda Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu'nun Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında verdiği 'tahliye' kararının okunarak kayda geçirilmesini talep eden avukatlar Ergin Cinmen ve Sevgi Taş salondan atılmıştı. Mahkeme Başkanı, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın sonraki oturumlarının Silivri'de görülmesine hükmetmişti.

AHMET ALTAN'IN SAVUNMASI İLE BAŞLANDI

Duruşmaya Ahmet Altan'ın savunması ile başlandı. Sanık Ahmet Altan savunmasına, "Ben bugün buraya yargılanmaya değil, yargılamaya geldim. Binlerce masum insanı hapse atmak için yargıyı soğukkanlılıkla öldürenlerin işledikleri cinayetleri yargılayacağım. Bunu, hukuk tarihine bir cinayet belgesi olarak geçecek olan hakkımızdaki iddianame üstünden yapacağım" diyerek başladı.

'BİZİM DARBEYLE İLGİMİZ OLMADIĞINI BİLİYORLAR'

"Türkiye'de artık adaleti ötekinin cezalandırılması olarak gören bir yargı ve medya var" diyen Ahmet Altan, "Bugün Türkiye'de Mezarlıklar Müdürlüğü dışında düzgün çalışan tek bir müessese bile kalmadı" diye konuştu. Darbecilikle suçlandığını ifade eden Altan, "Açık bir yalan bu. Bunun yalan olduğunu, bizim darbeyle hiçbir ilgimiz olmadığını yıllarca bizi izlemiş olan istihbarat teşkilatı da, polis de, bu iddianameleri yazan savcılar da biliyorlar. Zaten o yüzden ortaya tek bir kanıt bile koyamıyorlar. Darbeciliğin kanıtı dedikleri üç yazıyla bir televizyon konuşması işte o yüzden" ifadesini kullandı.

'ONLARI NEDEN SUÇLUYORSUNUZ?'

Darbeci olmakla suçlanmasının kanıtları olarak üç yazısının gösterildiğini de sözlerine ekleyen Altan, "Ezip Geçmek" başlıklı yazısıyla "hem FETÖ'cü darbeci, hem de PKK'lı terörist" olarak gösterildiğini ileri sürdü. Can Erzincan TV'de konuk olarak katıldığı programa da değinen Altan, "O programda konuşmanın neredeyse yüzde 95'ini ben yaptım. Ilıcak'la Mehmet Altan birkaç cümle söylediler. Suçlayacaksanız beni suçlayacaksınız. Ilıcak'la Mehmet Altan'ı niye suçluyorsunuz?" dedi.

MAHKEME BAŞKANI: MİKROFONU KAPATACAĞIM; AHMET ALTAN: MİKROFONA İHTİYACIM YOK...

Ahmet Altan, Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın tarafından zaman zaman mütalaa dışına çıktığı iddiasıyla uyarıldı. Mahkeme Başkanı Yalçın, "Mütalaanın dışında konuşacaksanız, mikrofonu kapatacağım" uyarısında bulundu. Bunun üzerine Altan, "İki sayfayı atlayacağım. Mikrofona ihtiyacım yok, ben sesimi her zaman duyururum" dedi. Bunun üzerine savunmasından bazı bölümleri okumayan Ahmet Altan, "Şimdi siz beni hapiste öldürmek istiyorsunuz. Bütün bu gerçekleri anlattıktan sonra ben size diyorum ki, ben hapishanede ölmeye hazırım. Siz de hapishanede ölmeye hazır mısınız? Çünkü vereceğiniz ceza sizin kader haritanıza da aynen kaydedilecek" diyerek savunmasını tamamladı.

Dava  aranın ardından Mehmet Altan'ın savunmasıyla devam ediyor. Mehmet Altan'ın savunmasında "Savunmalarım, kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yok sayılıyor. Neden? Çünkü savunmalar dikkate alınsa delil göstermeden zorla hapishanede tutmak mümkün olmayacak. Mağdur edilmemin en tatsız tarafı suç olmayan, yersiz, anlamsız suçlamalara cevap vermek, bunlara karşı savunma yapmak durumunda kalmak" ifadelerini kullandı.

Mehmet Altan savunmasına şöyle devam etti;

SAVCI İDAM OLSA İDAM İSTEYECEK: Mağdur edilmemin en tatsız tarafı suç olmayan, yersiz, anlamsız suçlamalara cevap vermek, bunlara karşı savunma yapmak durumunda kalmak. AYM doğal olarak savunmalarımı dikkate alıyor. 18 aydır beni zorla tutan mahkeme ve idam olsa idam isteyecek savcı değerlendirmiyor. Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları savcı neden iddianameye koyar, anlaşılır gibi değil."

'KANUNDA İDAM KELİMESİ YOK'

Mehmet Altan'ı "müebbet" yerine "idam" kelimesini kullanmaması için uyardı: "Ajitasyona gerek yok. Biliyorsunuz kanunda idam cezası yok." Altan, "Savcı, daha doğru dürüst aktaramadığı bir cümleyle benim askeri darbe ortamının var olduğunu ifade ettiğimi söyleyebiliyor. Savcı programdaki sözlerimize dayanarak darbe girişimini bildiğimizi söylüyor. Nereden çıktı, ispatı nerede, o da yok. Savcı öyle söylüyor ya, yeter.  Bir de “terör örgütü ile fikir ve eylem birliği içerisinde olmadan bilmeleri" lafı var, ama gene delil yok..."

Altan savunmasına şu sözlerde devam etti: "Savcıya göre örgüt üyesi değilim, ama "din devleti" kurmak isteyen bir terör örgütü ile fikir ve eylem birliği içindeyim. Nasıl oluyor? 15 Temmuz darbe girişiminden önceki aylarda yayımlanan ve darbe hazırlığı iddialarından bahseden haber ve yazıları sıralıyor."

'10 KİŞİLİK GRUPLA BİRLİKTE GÜLEN'LE GÖRÜŞTÜM'

Savunmasını tamamlayan Mehmet Altan'a üye hakim Fethullah Gülen'le görüşüp görüşmediğini sordu. Altan, "Aralarında Ardan Zentürk ve Mahmut Övür gibi isimlerin bulunduğu yaklaşık 10 kişilik bir grupla Gülen'le görüştüm" dedi.

Mehmet Altan'ın ardından Nazlım Ilıcak'ın savunmasına geçildi. Mahkeme başkanı Ilıcak'ın duruşmanın kalan günlerine SEGBİS'le bağlanma talebini kabul etti. Ilıcak savunmasında şu ifadeleri kullandı; " Can Erzincan TV'nin sahibi Recep Aktaş hakkında FETÖ’den bir soruşturma olup olmadığını defalarca sordum. Gazetelere yansıyan böyle bir soruşturma mevcut değil. Nasıl oluyor da, patronuna dokunulmazken, Can Erzincan’da program yapan ben terör örgütünün televizyonunda çalışmakla suçlanıyorum? 2013 Aralık ayında Sabah’taki işime son verilince, hem Bugün, hem Zaman’dan teklif aldım. Tereddüt etmeden Bugün’ü tercih ettim. Bugün işadamı Akın İpek'e aitti. İpek hakkında da o tarihte bir soruşturma yoktu. Sonra çalıştığım Özgür Düşünce gazetesi ve Can Erzincan kanalının FETÖ ile ilgisi yoktu. Ben eğer, tarihçi Kadir Mısırlıoğlu olsaydım, bana yönelik anayasal rejimi değiştirme iddiasında bir haklılık payı bulunabilirdi." (DHA/ CUMHURİYET)