Michael Löwy: Dünya Zapatistalardan ve Rojava'dan ilham almalı
Marksist sosyolog ve filozof Michael Löwy, Meksika'daki Zapatista hareketinin varlığını devam ettireceğini söyledi. Löwy, "Bir yeri aldılar ve kapitalist ve emperyalist dinamikleri oradan temizlediler. Bir çeşit umudun işareti bu. Dünyada yerel deneyim anlamında, çok fazla ilham alınabilecek iki yer, Chipas ve Rojava" dedi.
Bundan 10 yıl kadar önce sizle görüştüğümüzde, "21.
yüzyıl sosyalizmi hakkında ne düşünüyorsunuz" diye sormuştum. Şimdi
peki bir 21. yüzyıl sosyalizmi diye bir şeyden bahsedebilir miyiz?
Çünkü 10 yıl önce mesela Venezuela’da çok önemli düşünceler vardı.
Bence dünya çok değişti, son 10 yılda öyle değil mi?
Şüphesiz birçok şey değişti dünyada ama aynı zamanda pozitif
gelişmeler de var. Kuşkusuz biz dünyanın bu sürecine baktığımızda,
büyük bir gelişme kaydeden, sağ kanat, aşırı sağ kanat, otoriter
rejimleri görüyoruz. Evet, şu anda dünyanın yarısını kapladı.
Japonya’dan ABD’ye kadar baktığınızda, Türkiye, Avrupa, Ortadoğu…
Latin Amerika, şu anda Brezilya, yani çok çok sıkıcı bir bu fenomen
şüphesiz kabul edilmeli, neredeyse dünyanın yarısını kaplayan. Bu
çok çok endişe verici. Aynı zamanda bir başka şey de, birçok aşırı
sağ rejim, bütünüyle ekolojik düşünceye karşı. Ve birçok açıdan,
iklim değişikliğine ilişkin, bilimin temel kurallarını ve insan
aktivitelerini reddediyor. Bütün bunlar çok çok olumsuz gelişmeler
doğrusu. Diğer açıdan ise son 10 yıldır, birçok halk hareketi,
protesto hareketi gelişti. ‘İndignados hareketi’, Occupy Wall
Street, Arap Baharı gösterdi ki birçok direniş potansiyeli var.
Tabii ki Türkiye’deki Gezi Parkı, şüphesiz. Bütün bunlar bize,
dünyada otoriter rejimlere karşı, neoliberal rejimlere karşı önemli
bir potansiyel olduğunu gösterdi. Aynı zamanda bazı ülkelerde, bazı
hükümetler sola doğru yöneldi. Buna 3-4 örnek verebilirim, Portekiz
en çok başarılı olanı, İspanya’da şöyle böyle gelişmeler var.
Yunanistan zorlu bir dönemde ama yine de, yani çok ne olacağı belli
değil ama yine sayılabilir. Bizim için başka bir sürpriz olarak,
sosyalist perspektife, mesela sosyalizmin geleneksel olarak zayıf
olduğu bazı ülkelerde, mesela İngiltere’de, ABD’de de, şu anda çok
güçlü sosyalist hareketler var. Örneğin İşçi Partisi'nde Corbyn,
ABD’de Benny Sanders. Bunlar çok sürpriz gelişmeler olumlu olan.
Biz bunun nereye gideceğini tam olarak bilmiyoruz politik olarak
ama bütün bunlar var olan politik gelişmeler. Kuşkusuz Latin
Amerika’nın durumu çok olumsuz. Çünkü sağ kanat, birçok yerde
seçimi kazandı. Arjantin’de, Kolombiya’da, Şili’de ve Brezilya’da
son olarak. Fakat aynı zamanda bütünüyle olumsuz da değil hâlâ sol
hükümetler var. Uruguay, Bolivya, problemli de olsa Venezuela
Maduro seçimi kazandı. Ve Meksika’da ortanın solu Obrador seçimi
kazandı. Yani resim bütünüyle negatif değil ama kuşkusuz Brezilya
da seçimleri aşırı sağın kazanması, çok çok olumsuz. Genel olarak
ortaya çıkan durum bu şekilde.
Michael Löwy
Obrador hakkında düşünceleriniz nedir? Çünkü siz
önceden, Meksika’da uzun zaman yaşadınız…
Bu zor bir analiz… Çünkü bir açıdan görünen, ilerici bir hareket
ve halk ona oy kullandı. Çünkü ilerici bir değişiklik istiyordu.
Buna söz vermesi olumlu. Fakat… diğer açıdan bazı negatif şeyler
var politikasına ilişkin. Bunlardan birisi, Trump’a karşı ne
yapabilecek? Ona karşı, 'Biz kabul ediyoruz', 'Evet haklı. Biz
insanları durdurmalıyız ABD’ye geçmemeli' diyor. Yani çok dik
duramıyor. Latin Amerika’da ABD’nin bir komşusu olarak. Meksika çok
evvelden başlayan, geleneksel emperyalist düşüncenin etkisi bu. O
hiçbir zaman bunun üstünden gerçekten gelebileceğini hissedemiyor.
Diğer açıdan onun ülkeyi ‘modernleşme’ projesi var. Özellikle
Chiapas’ın güneyine, bir turistik yer yapma projesi. İndian-yerli
topraklarının üstünden tren geçirmek istiyor ki İndian-yerli
topluluk bu konuda hiç mutlu değil. Korkarım bir çatışma çıkacak.
Bu bir kuşkulu bir gelişme. Kuşkusuz seçimi kazanması, iyi bir şey
denebilir ama ne yapabileceğini çok bilemiyorum.
Evet çok ilginç. Çünkü Zapatista hareketi önceki
seçimlerde de, Obrador’u desteklememişti.
Evet.
Oy kullanmamışlardı.
Zapatistaların reaksiyonu, yani Obrador hükümeti en kötü hükümet
demesi biraz abartılı bu aşamada. Tamam Obrador'un Chiapas planları
endişe verici ancak yine de bu tepki çok fazla. Yani bu onları
şimdiden en kötü hükümet yapmaz.
Sizce Zapatista hareketi kendisini sürdürebilecek mi ne
dersiniz ?
Bence sürdürecek çünkü 25 yılı geride bıraktı bu dünya için çok
önemli bir örnek. Bir yeri aldılar ve kapitalist ve emperyalist
dinamikleri oradan temizlediler. Bir çeşit umudun işareti bu.
Dünyada yerel deneyim anlamında, çok fazla ilham alınabilecek iki
yer, Chipas ve Rojava. Bugün ilham alınabilecek iki ayrı yer var
dünyada; devrimci demokratik örgütlemenin doğuşu, antikapitalist ve
ekolojik ruhu ile. Bence çok ilginç deneyim bunlar ve ben bu iki
deneyimi çok destekliyorum. Bununla birlikte problem, benim
Zapatistalara katılmadığım şey Obrador’a ilişkin. Nasıl Rojava’da
da eleştirebileceğim temel şeyler olabileceği gibi. Her ikisi de
çok olumlu deneyimler.
Türk hükümetinin buraya müdahale etmesi söz
konusu.
Evet bu konuda çok endişeliyim. Erdoğan Rojava’daki durumu
parçalayabilir. Aynı zamanda Suriye’nin kuzeyindeki Suriye
hükümetinin ordusu da var ve diğerleri. Bu gelişmeler çok endişe
verici. Trump yeşil çizgiden geri çekiliyor bir zaman sürecinde.
Gidecek oralardan. Bu durumda Ruslar alacağı tavır, stratejik
olarak önemli. Onlar Suriye hükümetinin, kontrolü geri almasını
istiyor. Rojava halkının deneyimi oldukça zor durumda. Türkiye
müdahale etmek istiyor, Esad rejimi burayı geri almak, kontrol
etmek istiyor. Çok zor bir durum, çok zor…
.
Biliyorum ki sizin bir çok kitabınız var dine ilişkin,
Özgürlük Teolojisine ilişkin. Fakat Brezilya Devlet Başkanı
Bolsonaro’nun, Evangelist hareketle ilişkisi, farklı bir ilişki.
Latin Amerika üzerinde Evangelist hareketin bu kadar çok gelişmesi,
bir başka önemli şey değil mi?
Evet öyle. Evangelist hareket, bir çok Latin Amerika ülkesinde
çok aşırı bir akım olarak gündeme geldi. Özellikle Brezilya’da. Bu
son 30 yıl içinde çok gelişti. Onlar aşırı muhafazakar, özellikle
kadın hakları, eşcinselliğe ilişkin. Onlar kapitalist ideolojiye,
‘business’ ideolojisine sahip ve başka dinsel görüşlerin etkisine
de açıklar. Çok olumsuz bir gelişme bu. Bununla birlikte çok da
oportünistler, her türlü hükümetle işbirliği yapabiliyorlar. Bazen
ortanın solu Lula ile işbirliği yapıyorlar, bazen Bolsonaro ile ki
aralarında çok mesafe var. Bu endişe uyandıran bir gelişme. Diğer
açıdan çoğu Katolik ve bazı Protestanların da olduğu solcu
Hıristiyan hareketler de var. Bu hareketler, Katolik cemaatler,
Katolik çalışma grupları, Bolsonaro’ya karşı, muhtemelen onlar
direneceklerdir.
Biz Latin Amerika için, özel bir Evangelist hareket
olduğunu söyleyebilir miyiz ? Mesela El Salvador, Guatemala’da
onlar çok güçlü değil mi?
Çok güçlüler Guatemala’da. Guatemala’da askeri diktatörlük
zamanlarındaki hükümet İndianlara-yerlilere soykırım uyguladı,
Guatemala iç savaşı sırasında. Bu Orta Amerika için çok çok kötü
anılardır, özellikle Guatemala için. Bu yaşanmış çok büyük bir
problem olduğu gerçek. Ne yazık ki onları (-Bu Evangelist hareketi)
birçok ülkede, büyük kalabalıklar da destekliyor. Birçok nedeni var
bunları şimdi hiç tartışmıyorum. Bu çok büyük bir problem. Oldukça
olumsuz, Latin Amerika'daki gelişmeler.
Belki olumlu bir nokta olarak, Papa Francesco’nun
ekolojiden ilk defa bahsetmesidir öyle değil mi ? Bu önemli bir
nokta değil mi?
Evet, evet. Geçen yıllarda Papa Francesco, oldukça iyi bir
sürpriz oldu. Ben şahsen böyle bir şey beklemiyordum doğrusu çünkü
Arjantin’de hatırlarsanız hiç öyle ilerici değildi. Fakat
seçildikten sonra çok büyük sürpriz bir şekilde, hızla olumlu bir
inisiyatif alarak, Özgürlük Teolojisi ile Vatikan’da, Gustavo
Gutiérrez ile bir diyalog başlattı. Göçmen haklarına ilişkin çok
doğru bir tavır aldı, onların temel Hıristiyan düşünce prensibine
göre ağırlanmasından söz etti. El Salvador’da Monsenyor Romero’yu
askerlerin öldürdüğünü gündeme getirdi. Ayrıca Papa, Bolivya’ya
gidip Evo Moreles'i ziyaret etti ve Bolivya’da çok yıllar önce
diktatörlük sırasında öldürülen Cizvit papazın, mezarına gitti.
Marksist bir Hıristiyandı bu Cizvit papaz. Bunlar çok önemli olumlu
gelişmeler. Özellikle diğer bir önemli şey ekoloji üzerine konuştu
ki ilk defa kilise böyle bir pozisyon aldı. Çok güçlü ve çok açık
olarak şunu dile getirdi; ‘Var olan ekonomik sistem, ki kapitalist
sistemden söz ediyoruz, bu ekolojik krizin ve bütün dünyadaki
sosyal eşitsizliğin sorumlusudur.’ Bu vaaz ile ekonomik sistemi,
ekolojik krizin ve global sosyal eşitsizliğin sorumlusu ilan etti.
Bu çok radikal bir durum. Tabii ki ekososyalist değil ama çok
radikal. Ben dünyadaki birçok sol partinin bu radikal söylemde
olmasını dilerim (gülüyor). Bu çok olumlu bir şey.
Ekolojik kriz çok kötü. Çok tehlikeli şu
anda…
Bence ekolojik kriz özellikle iklim değişikliği, dünyanın
ısınması, 21. yüzyılın temel meselesi. Şu anda bitmedi de hali
hazırda daha çok devam ediyor. Bu bir politik konu. Çünkü bu durum
doğrudan insan hayatı. Daha fazla zaman kalmadı ve 30 milyon yıllık
jeolojik olarak, görünüşe göre başka eşi benzeri olmayan insanlık
tarihine, bir tehdit oluşturuyor. Bu çok çok önemli, olumsuz
gelişme. Brezilya ya da ABD hükümetlerinin bunu inkar etmesi, kabul
etmemesi, diğer bazı hükümetlerin inkar etmemesi ama fiili olarak
var olmamış gibi davranması, Türkiye, Suudi Arabistan, Rusya ve
benzeri. Diğer hükümetler arasında, büyük bir problem olarak kabul
edenler, bir şey yapmak gerektiğini söyleyenler ama bir şey
yapmayanlar, Avrupa ülkeleri gibi. Hepsi çok olumsuz bir durum ve
bizim çocuklarımız, bu çok korkunç durumun bedelini ödeyecek. Yani
bence burada sol, ekolojik durumun, politik anahtarı olmalı. Bunu
yapıyor da. Yeterli hızda değil, çok güçlü değil ama hâlâ yapıyor.
Mesela ABD’de sol, sol dediğim ‘Demokratik Sosyalist Amerika’,
Alexandra Ocasio-Cortez, yeni seçildi, yoldaşımız. Onlar yeni
ortaya çıkan bir yeşil çizgi sunuyor. Bu bir ekososyalist program
değil ama oldukça radikal bir program. Ekolojik ağırlıklı ve
ekolojik işlere ilişkin, oldukça popüler. Yani sol yavaşta olsa bu
konuya girmeye başlıyor. Bu olumlu bir gelişme.
Bazı hükümetler ekolojik sorunu da kullanıyor, mesela
Fransız hükümeti, başkan Macron bazen…
(Gülüyor) Bu bir şaka. O, ortanın solundan, fakat gerçekten
ekolojik bir figür olan Nicolas Hulot’ı ekoloji bakanı yaptı.
Hulot, bazı durumları değiştirmeyi denedi. Bazı şeyleri
değiştirmeye başladı biraz ama çok küçük. Yaptığı her şeyin inkar
edildiği, sabote edildiği diye sunulan, bir yıl sonrası sonucunda,
'Artık yeter bir çıkış yok' dedi. Çünkü bunu görmek için Marksist
olmak da gerekmiyor. Neoliberal ekonomi ile ekoloji yan yana,
birlikte bir çıkış mümkün olamaz. İkisi birlikte. Böyle bir şey
bilmiyorum… O ayrıldı. Yani Macron’un düşüncesi, ekoloji olan her
şeyin bedelini yoksullara ödetmesi diye bir şey, bu bir yol değil,
mesele bu. Sen büyük petrol şirketlerine saldırmalısın. Onlara
aldırmıyorsun, yoksullardan bedelini çıkarmaya çalışıyorsun. Yok
küçük araba kullan. Yani bence bu sadece demagoji. Bu genel olarak
bütün hükümetlerin, yaptığı yeniden bir şey. Paris sözleşmesine
göre sıcaklığın artışının, 1.5 derece sınırında tutulması kabul
edildi. 2 derece çok fazla 1.5 derecede tutulması. Maddeye göre 1.5
derece. Bu oldukça radikal bir şey. Fakat hiç kimse kontrol
etmiyor. Gittikçe daha da fazla yükseliyor ama kimse bir şey
yapmıyor. Eğer Paris anlaşması önemli bir ilerleme gibi görülse de,
bu konuda hiçbir yerde bu anlaşma hayata geçirilmiyor.
Metin Yeğin ve Michael
Löwy
Türkiye hükümeti geçen hafta, marketlerdeki plastik
torbadan para almaya karar verdi.
(Ellerini açarak) İyi! Çok teşekkürler… Her şey iyi artık. İyi
bir şey ama bunun manası ‘Sen organik gıdalar satın almalısın’,
evet iyi bir şey, organik gıda almak. ‘Sen işte çöplerini, ayırıp
atmalısın’ oh güzel ama bunlar yeterli değil. Bunlara karşı değilim
ama bunlar hiçbir şey. Radikal önlemler almalısın. ‘Dur! Petrol,
kömür toprakta kalsın, Dur! yağını soyada bırak, mısırı koçanında’
* ABD’de süregeldiği gibi. Eğer radikal önlemler alınmazsa,
şüphesiz kapitalizme karşı olmak demek bu. Başka türlü, bu problem
ortadan kalkmaz.
Biz ne yapabiliriz ? Böyle bir şeye karşı nasıl
örgütlenebiliriz?
Benim büyülü bir asam yok ama başlamalıyız. Bir mücadelemiz var.
Ben sosyal hareketlere, sosyal mücadeleye inanıyorum. Bu şekilde
kendi hükümetlerimizi ve uluslararası hükümetler yavaşlatılabilir.
Ben sosyal hareketlere inanıyorum çünkü ancak sosyal hareketler
bunu yapabilir. Bazı zaferler kazanılıyor. Birincisi bu şekilde
sosyal hareketler, kapitalist uygarlığın, baş aşağı çakılarak
intihar etmesi yavaşlatabilir. Yani biz bazı şeyler yapabiliriz.
Kanada’da ekolojist İndian-yerli topluluklar, içinden petrol geçen
boru hatlarını, çevreyi çok kötü kirleten, Kanada’dan ABD’ye geçen
boru hatlarını durdurdu. Fransa’da sosyal hareketler, gazın
çıkartılmasını engellediler. Her bir hareket ayrı bir şey yaptı.
Yine havalanına karşı aynı bir zafer kazanıldı. Bunlar çok önemli
zaferler. Yani zaferler önemli çünkü ekolojik olarak dünyanın yere
çakılışını yavaşlatıyor. Çünkü halk mücadeleyi öğreniyor. Bu
mücadele içinde onlar doğal sistemi kavrıyor ve politikleşiyor. Ve
aynı zamanda örgütlenmeyi geliştiriyor. Yani evde musluğu sıkı
kapa, ah güzel ama yeterli değil. Biz kolektif olarak örgütlenmek
zorundayız. Yani önemli olan bu ve bu şekilde örgütlenebilirsek
başarılı olabilir. Bence bu çok önemli. Öncelikle biz var olan
bütün sosyal ve ekolojik mücadeleyi desteklemeliyiz. İndian-yerli
topluluklarını, çiftçileri, bazen kent topluluklarını. Ayrıca biz
‘Bedava Toplu Taşıma’ mücadelesini örgütlemeliyiz bu çok önemli.
Neden yoksul insanların benzininden fazla vergi almaya çalışıyorsun
eğer ‘Bedava Toplu Taşıma’ uygularsan daha az insan otomobil
kullanır. Herkes metro, otobüs, tren kullanır ve bu yol
uygulandığında daha az yakıt harcanır. Yani ‘Bedava Toplu Taşıma’
çok önemli. Şu anda Paris’te buna ilişkin bir tartışma var. Paris
belediye başkanı daha çok ortanın solu bir başkan, ‘Olabilir,
belki, yapabiliriz’ diyor. Sonra ‘işte zor’ filan. Eğer bir sosyal
hareket olsa, bunun için mücadele etse bu gerçekleşir, bu olur.
Bence bu çok önemli. Kuşkusuz bu hareketin bununla birlikte bir
ekososyalist mesajı vermesi de önemlidir, ‘Biz sistemi
değiştirmeliyiz’ diye. Yani ‘iklimi değiştiremezsin sistemi
değiştir.’
*Soya ve mısırın da yiyecek olarak doğrudan kullanılması.
Endüstriyel gıda malzemesi ve yakıt olarak kullanılmaması…