Mikail Kırbayır : Haklı talebimizi kimden, nereden isteyeceğiz?

Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'ndaki 700. hafta buluşmasında saldırıya uğrayan kayıp yakınları 'kayıplarımız aramak asil görevimizdir' diyor.

Abone ol

DUVAR - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için 700. kez Galatasaray Meydanı'nda toplanan Cumartesi Anneleri'ne polis saldırısına kayıp yakınları tepki gösterdi. Aralarında gözaltında kaybedilenlerin yakınlarının da bulunduğu çok sayıda yurttaş dün gözaltına alınmıştı.

Evrensel'den Eylem Yıldızer'e konuşan kayıp yakınları 'Biz bu baskıya, saldırıya karşı mücadele etmeye devam edeceğiz' diyor.

21 Kasım 1980’de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren, bütün haftaların kendileri için aynı olduğunu söyleyerek şunları aktardı: “699. hafta bu meydanda oturduk, taleplerimizi dile getirdik. Bu hafta da yapacağımız şey bundan farklı değildi. 699. hafta boyunca ne söylediysek bu hafta onları tekrarlayacaktık. Ama bu hafta biraz daha yüksek sesle söylemek istedik. Buna tahammül edemediler. Bu nedenle de oturmamıza izin vermediler. Oysa bizim yaptığımız bir sivil itaatsizlik eylemi. Bir basın açıklaması için izin almamıza da gerek yok. Ama öyle zannediyorum ki büyük kitleler rahatsız edici oluyor. Bu nedenle de müdahale ettiler. 700. haftamızı bize yaptırmadılar. Küçük bir basın açıklaması yapıldı sadece. Ama ne olursa olsun asla taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz. 701. haftamızda yine burada olacağız. Taleplerimiz karşılanmadığı müddetçe burada oturmaya devam edeceğiz”

‘SEN ÖLDÜRDÜN, SEN SUÇLUSUN, BEN HAKLIYIM’

Adalet taleplerini dile getirmek için 700. haftada bir araya geldiklerini söyleyen 13 Eylül 1980’de kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır da “Her zaman haykırdığımız, söylediğimiz şuydu; fotoğrafları ellerimizde bulunan insanlar bu ülkenin vatandaşıydı. Bu dünyada yaşamaya hakları vardı. Bu topraklarda payları vardı. Yaşam hakları devletin güvenlik güçleri tarafından ellerinden alındığı gibi bırakın toprak payını kendilerine bir mezar yeri dahi verilmedi. Bugün bunu söyleyecektik, kursağımızda kaldı. Peki biz bu haklı talebimizi kimden, nereden isteyeceğiz? Devlet denilen bir olgu var. Sen öldürdün, sen suçlusun, ben haklıyım” diyerek tepkisini dile getirdi.

'KORKMUYORUZ, KORKMAYACAĞIZ'

1993 yılında gözaltında katledilen Mecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın ise şunları söyledi: “Haftalarca sürdü telaşımız. 700. haftada sırf sesimiz daha gür çıkacak sırf daha fazla insana ulaşacağız, derdimizi anlatacağız diye çırpındık durduk. 30 ülke, 23 şehirde eş zamanlı olarak yapılan Türkiye'nin en uzun süreli barışçıl eylemini sabote ettiler ve bu sabote devletin kolluk kuvvetlerince yerine getirildi. Burada bu meydanda bulunan annelerin tek gaye ve amacı çocuklarının akıbetini sormak ve sorumluların yargı önüne çıkıp yargılanmalarıydı. Hanife anneyi, Emine anneyi sürükleyerek korkutamazsınız. Onlar, gençliğe her koşulda mücadele etmeyi, insan haklarına karşı duyarlı olmayı öğretmiş yegane değerlerimizidir. Nasıl ki 700 hafta yılmadan korkusuzca bu meydanda oldular 701. haftada da burada bu meydanda kayıpların akıbetini aramak hepinizin asli görevidir.  Korkmuyoruz ve korkmayacağız”

9 Ekim 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun da Bütün zorluklara “O kadar kötü günler geçirdik, o kadar kötü şeyler oldu. Bugün bizim için önemli bir gündü. 700. haftamızdan neden bu kadar korktular? Sanki iç savaş çıkmış gibi bütün İstiklal Caddesini yığınak yapmışlardı. TOMA’lardan, polislerden ayak basacak yer yoktu. Bize destek için gelenlere niçin bu kadar korku verdiler? Biz herkese şu çağrıyı yaptık: Bizim için değil kendiniz için oraya gelin, kendinize sahip çıkın. Biz bu baskıya, saldırıya karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

'GEÇ KALDILAR' 

12 Eylül 1994 yılında gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin de “Gördükleriniz AKP iktidarının gerçek yüzüydü. 4 yıl önce aileleri çağırıp ‘Ben bu olaya el atacağım, halledeceğim’ diyerek kandırmıştı. Şimdi gerçek yüzlerini bir kez daha göstermiş oldular. Bizim kayıplarımızın en büyük failleri Mehmet Ağar ve Tansu Çiller’dir. Seçim sürecinde de onlarla kucak kucağa olduklarına göre onların isteklerini yerine getirecekler. Geç kaldılar. 700. hafta bahaneleri oldu. Kitle çok olacaktı, bunu göze alamadılar. Biz buna rağmen her hafta oturacağız orada. Daha ne yapabilirler ki? Bizim canlarımız gitmiş, biz de gideriz. Çok umurumuzda değil. Gözaltılar, saldırılar, gazlar bizi yıldıramıyor. Buradaki herkes bunlara alışkın. Biz burada oturmaya devam edeceğiz, onlar da kendi gerçek yüzlerini göstermeye devam edecekler” diye konuştu.