Millet İttifakı İzmir'de: 'Erdoğan ve arkadaşlarını da nezaketle emekli edeceğiz'
Millet İttifakı'nın İzmir mitinginde liderler kürsüye çıktı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Kılıçdaroğlu'nu makamına oturtacağız ama sayın Erdoğan ve arkadaşlarını da emekli edeceğiz" dedi.
DUVAR - Millet İttifakı'nın İzmir mitingi Gündoğdu Meydanı'nda başladı.
Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayları İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu katıldı.
Binlerce kişinin bulunduğu Gündoğdu Alanı'na liderler meydana deniz yoluyla geldi. Mitinge gelen İzmirliler, hep birlikte kalp işareti yaptı.
Kürsüye ilk olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer çıktı. Soyer, "14 Mayıs'ta hep birlikte ülkemizi 'adalet olmadan kalkınma olmaz' diyen tertemiz bir siyasete teslim edeceğiz. Hep beraber inşa edeceğimiz gelecekte hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, işçiler ölmeyecek, hiç kimse eğitim ve sağlık hakkından mahrum kalmayacak. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir sizi cumhurbaşkanı yapmaya kararlı. Siz geleceğin Türkiyesine çok yakışıyorsunuz" ifadelerini kullandı.
KARAMOLLAOĞLU: İŞSİZ TEK İNSAN KALMAYACAK
Soyer'in ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu mikrofonu aldı, "Önemli bir dönemden geçiyoruz. Seçimlere gidiyoruz. Ancak bu seçimler bugüne kadar yapılmış olan seçimlerden çok ama çok farklı bir seçim olacak. 20 yıldır iktidarda kalan, son 2 dönemdir Türkiye’yi tek başına yöneten arkadaşlar artık patinaj yapmaya başladılar, patinajın ötesinde geri gidiyorlar. Problemleri çözemiyorlar. Son zamanlarda taktik değiştirdiler, bir sürü yeni buluşu güya ‘ne kadar becerikliyiz’ diye anlatmaya çalışıyorlar. Boşuna çaba sarf ediyorlar, milletimizin derdi belli. Adalet bizim en çok ihtiyaç duyduğumuz husus. Adalet olmadan devlet olmaz. Ama yeter mi, o da yetmez. İnsanlar geçinebilecekleri gelire mutlaka kavuşmak mecburiyetindedir. Bu sadece yandaşlara bazı pozisyonları hibe ederek sağlanmaz. 85 milyonluk ülkemizde, 85 milyonun da hangi kanaatte, hangi düşüncede olursa olsun rahat geçinecek bir gelire ihtiyacı var. Bunu sağlamazsanız huzur olmaz" dedi.
Karamollaoğlu, "100 küsur yıl önce İstiklal Harbi’miz başarıyla sonuçlandırdı. Burada düşman denize döküldü ve İzmir bağımsızlığın sembolü oldu. O günkü ecdadımızın torunları olan sizleri tebrik ediyorum. Bu bağımsızlık gururunun ardından İzmir’de art arda 7-8 sene farkla, İzmir İktisat Kongre’leri tertip edildi. Birinci kongre hemen yapıldı biraz uzunca sürdü. Derdimiz neydi? Bağımsızlık mücadelemizi verdik, düşmanı kovduk. Kendi memleketimizde huzurla yaşayabilmek için hangi adımlara ihtiyaç olduğu tek tek belirlendi. Arkasından da ikinci İktisat Kongresi yine İzmir’de yapıldı. 1930’lar burada yapılan kongreler neticesinde ülkemizin nasıl büyük hamlelere sahne olduğunu el birliğiyle gördük. Her ilde fabrikalar, tesisler kuruldu. İnsanlarımıza iş imkanları sağlandı. Hatta biraz daha ileri gidilerek, dışarıya bağlılıktan kurtulabilmek için, yerli malı haftaları bile tertip edildi. Başkasını değil dışarıdan geleni değil, kendi ürettiğimizi tüketmeyi bize bir amaç olarak aktardılar. Bunlar şu anda size çok önemliymiş gibi gelmeyebilir ama bizim politikalarımızın kökünde bu anlayışın yatması mecburiyetindeyiz. Bir başta bir başa sanayi tesisleriyle, yüksek teknolojiyle, her konuda biz varız diyen bir anlayışla yönetmek zorundayız. Her çalışan insan rahatlıkla geçinebilecek bir gelir elde edecek. Bu bizim idealimiz. Biz ülkemizi bir baştan, bir başa yüksek teknoloji içeren, bizi zenginleştiren, ihracat imkanını bize veren tesisleri kurmak zorundayız. Biz ülkemizi bir baştan bir başa sanayi tesisleriyle, yüksek teknolojiyle, her konuda biz varız diyen bir anlayışla yönetmek mecburiyetindeyiz. İşsiz tek insan kalmayacak, herkes rahat geçinebileceği bir gelire sahip olacak" diye konuştu.
YAVAŞ: SEÇİME GİREBİLİRSİNİZ AMA KAZANAMAZSINIZ YASAK!
Karamollaoğlu'nun ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş kürsüye çıktı.
Yavaş, "21 yıl sonunda artık söyleyebilecekleri bir şey kalmadığı için sürekli bizi bir şeyler ile suçluyorlar. 'Biz kaybedersek darbe olur' diyorlar. Siz kaybedin diye seçime girdik kardeşim. Seçime girebilirsiniz ama kazanamazsınız yasak! Böyle tehditvari konuşmaları artık millet kabul etmiyor" ifadelerini kullandı.
Yavaş sahneden inerken eşi Nursen Yavaş ile birlikte kalp yaptı.
İMAMOĞLU: İÇİNİZE ÇEKİYORSUNUZ MİS GİBİ DEMOKRASİ, İÇİNİZE ÇEKİYORSUNUZ MİS GİBİ LİYAKAT
Yavaş'ın ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu sahneye geldi. İmamoğlu, "7'nci ok yani hanımcılık" pankartını okuyarak "7'nci ok yerleşti" dedi.
"Milletin evlatlarına güveniyoruz" diyen İmamoğlu, "En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. İzmir hazır mıyız? Her şey... Muhteşemsiniz. Kesinlikle her şey çok güzel oluyor. Kazanıyoruz İzmir, kazanıyoruz. Millet kazanıyor millet. Atatürk bize hem cumhuriyet, hem milletin Meclis'ini hem de demokrasiyi emanet etti. Millet İttifakı işte tam da cumhuriyetin yolunu takip ediyor. Yine takip edilen milli iradeyi esas alan yol. Ve bu yol hepimizi 2. yüzyılın başında muhteşem bir dönem vaat ediyor. Millet İttifakı bu milletin ortak aklı, ortak ruhu, birliği. Ve buradan şunu söylemek istiyorum. Tabii ki bir birleştirici güç lazım. 6 liderin ortaya koyduğu bu birlik muhteşem. İşte burada beni görüyorsunuz. Aslında bu ittifakın en önemli kazanımlarından biri İstanbul'u kazandık. Birlikte kazandık. O birleştirici gücü ortaya koyan ve sürekli sürecin sonunda demokrasi kazanımlarının teminatı olan ve Allah'ın izniyle 15 Mayıs sabahı 13. Cumhurbaşkanımız olacak Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür ediyoruz" dedi.
"Esas olan Millet İttifakı'nın iktidarı milletin iktidarıdır, 86 milyonun iktidarıdır" diyen İmamoğlu, "Türkiye'nin 2. yüzyılının başlangıcını sizlerle, milletin evlatlarıyla yöneteceğiz. Türkiye'nin sorunları çözülsün, ekonomi rahatlasın, paramız pul olmasın, gençleri yeniden işe-aşa-üretime ve geleceğin teknolojisiyle buluşturmak istiyoruz. Ortak akıl işbaşına geliyor. Hazır ol izmir, hazır ol Türkiye. Sahadaki demagojik cümlelere aldanmayın. Unutmayın ki Millet İttifakı'nın güçlü kadroları, arkasında toplumsal güç 86 milyon insanımız için seçim kazanacak. Darbeymiş, marbeymiş. Seçimi onlar kazanırsa milli irade, Millet İttifakı kazanırsa darbeymiş. Hadi oradan, hadi oradan, hadi oradan. Kazanıyoruz, İzmirliler, 86 milyon insanımız kazanıyoruz. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Kazanıyoruz, kazanıyoruz, kazanıyoruz" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu sözlerini şöyle noktaladı:
"86 milyonun iktidarı geliyor, bir avuç insan kaybediyor, ben bilirim diyen akıl kaybediyor, ben her şeyin hakimiyiz diyen akıl tıpış tıpış evine gidiyor, evine gidiyor. Gençliğimiz var, yolumuz uzun. Asla bölünmeyeceğiz, oylarımızı bölmeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığında uyumuz 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'na. Oyumuzu bölmeyeceğiz, böldürmeyeceğiz. Oylarımız Millet İttifakı'na. Yerli ve milli olmanın demokrasiye, bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak olduğunu, yerli ve milli olmanın 86 milyon insanımıza eşit gözle bakabilmenin, yerli ve milli olmanın hak, hukuk ve adaletin takipçisi olmak olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız. Bir avuç insan, kendisine oy vermeyenleri hain diye tanımlayan insanlara gülüp geçilir. Artık meydanlarda konuşma bile yapamıyorlar. Gülün geçin. Bu seçim partilerin yarışı değil. Bir grubun iktidar olma seçimi değil. Bu seçim 86 milyon insanın kazanacağı bir seçim. Dolayısıyla sandıklarda oy patlaması yapmaya, 15 Mayıs sabahı pırıl pırıl bir güne uyanmaya... İçinize çekiyorsunuz mis gibi demokrasi, içinize çekiyorsunuz mis gibi liyakat, içinize çekiyorsunuz mis gibi kadınlara özgürlük, içinize çekiyorsunuz hak, hukuk, adalet."
İmamoğlu eşi Dilek İmamoğlu'nu yanına çağırarak kalabalığa kalp işareti yaptırdı.
BABACAN: HATIRLIYOR MUSUNUZ O GÜNLERİ
İmamoğlu'nun ardından kürsüye DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan İzmirlilere, "İttifaklar var, bir metre uzunluğunda oy pusulası var. Ama 14 Mayıs seçimleri aslında bir referandum. İki tercih var önümüzde: Otoriterlik mi demokrasi mi? Keyfilik mi hukuk mu? Baskı mı özgürlük mü? Tek akıl mı ortak akıl mı? Korku mu umut mu? Öfke mi sevgi mi? Kriz mi, hukuk mu? Yoksulluk mu zenginlik mi? Kara kış mı, bahar mı?" diye sordu.
"Türkiye maalesef dünyadan koptu" diyen Babacan, "2003 yılında Sertap Erener 'Every Way That I Can' diyerek bize büyük bir gurur yaşatmıştı. Hatırlıyor musunuz o günleri. Yine başaracağız. Madonna'yı, Metallica'yı, Roger Waters'ı, Rihanna'yı ve çok sayıda müzisyeni biz kendi ülkemizde ağırladı. Hepsi geldi Türkiye'ye. Türkiye bütün Avrupa'nın gözbebeği oluyor. Ne zaman oluyor? Düzgün yönetildiğinde oluyor. Yine dinleyeceğiz inşallah" dedi.
UYSAL: TAKKE DÜŞTÜ, KELLE GÖRÜNDÜ
Babacan'ın ardından kürsüye gelen Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, "İşte bu kutlu şehir tarihi sorumluluğunu bir kez daha yerine getiriyor. Türk tarihi önünde bir kez daha irade koyuyor. Demokrasi bayrağını, demokrasi meşalesini bütün baskılara rağmen, bütün dayatmalara rağmen yere düşürmediniz. İşte bu meydan bu ülkenin, bu aziz milletin, Türkiye'nin yarınlarının müjdecisidir. Türk insanıyla Türk insanının arasına duvarlar örmeye çalışanlara bu meydan cevaptır. Türk milleti yetki istediler yetki verdi. Güç istediler, güç verdi. Mutlak güç istediler, mutlak güç verdi. Beylere o da yetmedi. Dediler ki dilimizden dökülen kanun olsun. Şaibeli bir referandumla onu da geçirdiler. Biz uçacağız, kaçacağız dediler. Dediler ama bu rejimin fiilen işlemeye başladığı günden bu güne milletin sofradaki ekmeği küçüldü" ifadelerini kullandı.
"Bugün milletin iradesini boğmaya çalışıyorlar" diyen Uysal, "Bir İçişleri Bakanı var. Çıkmış diyor ki '14 Mayıs 2013 seçimleri bir darbe girişimi'ymiş. Anadolu'da güzel bir söz var. Dün Isparta'da paylaştım. Takke düştü, kelle göründü. İşte bu beylerin zihinlerinin nasıl çalıştığını bunlar ortaya dokuyor. Demokrasi zaten bu iktidar mensupları için muhalefette seslenilecek bir inanç. Onlar ruhen de lafzen de hiçbir zaman inanmadılar. 21 yıllık icraatları ortada. Şimdi Türk milletinin kendilerine mazeret bırakmayacak şekilde 4 tane 5 yıllık kalkınma planı uygulayacak zaman vermiş olmasına rağmen hâlâ çıkmışlar millete vaatte bulunuyorlar. Utanın, utanın" dedi.
DAVUTOĞLU: HİÇBİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI'NA APTAL OLMA DİYE MEKTUPLAR YAZILAMAYACAK
Kürsüye Uysal'ın ardından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu çıktı.
İzmir'e yeni bir kader yazmaya geldiklerini söyleyen Davutoğlu, "Bu manzara kolay olmadı. Aylarca toplandık, aylarca görüştük. Hiçbir şeyimiz gizli olmadı. Şimdi milletimizi iki kader yolu bekliyor. Ya şu anda otoriter yolsuzluk düzeniyle kirlenmiş cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi devam edecek ya da Türkiyemizi, milletimizi birleştiren Millet İttifakı gelecek, yeni bir ufuk çizecek? 14 Mayıs günü sadece bir Cumhurbaşkanı değişimine imza atmayacağız. Cumhuriyetimizin 2. yüzyılının yol haritasını çıkaracağız. Aramızdaki farklar büyük Cumhur İttifakı'yla" dedi.
İttifakın ilkelerini sıralayan Davutoğlu şöyle konuştu:
"1- Demokrasi ve özgürlükler. İnsan hakları. Cumhur İttifakı denen bu yamalı bohça yoluna devam ederse ki edemeyecek, bugünkü baskılar devam edecek. Ama biz gelirsek, 13 cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve yardımcıları olarak biz özgürlük alanlarını genişleteceğiz. Hiç kimse ötekileştirilmeyecek. Gençler bir tweet dolayısıyla cezalandırılmayacak. Herkes istediği gibi konuşacak, istediği gibi yazacak, istediği gibi giyinecek.
2- Adalet. Devletin dini adalettir diyen bir inançtan geliyoruz. Adaletin olmadığı hiçbir yerde huzur olmaz. Güven olmaz. Geleceğe herhangi bir şekilde umut olmaz. Bugün talimatla yürüyen yargı mekanizmasını tam ve bağımsız bir yargı sistemine dönüştüreceğiz.
3- İnsan onuruna yakışır bir hayat standardı ve ekonomi bir düzen. Bugün bu düzen, ucube cumhurbaşkanlığı sistemi, devlet kaynaklarını yakınlarına peşkeş çeken sistem fakiri daha fakir yaptı. Esnafımız çaba sarfetti kredi borçlarıyla ezildi. İşçilerimiz emeğinin karşılığını alamadı, enflasyonun altında ezildi. Kur korumalı mevduat adında faizcilere peşkeş çekilen 200 milyar Türk lirasını, arka kapıdan satılan 218 milyar Türk Lirası'nın hesabını sorarak, tek tek milletimize dağıtacağız.
4- Size siyasi ahlâk, temiz siyaset sözü veriyoruz. Türkiye'de yolsuzluk düzeni hakim, kimse hesap sormuyor. Bir bakan kendi şirketinden bakanlığında dezenfektan sattı, Erdoğan onu teşekkür ederek uğurladı. Ülkenin toprakları imar baronlarına peşkeş çekildi. Türkiye dışarıdan narko olarak anılan bir devlet haline geldi. Başbakanlığımıza mani olan siyasi ahlak, imar yasası, ihale yasası tekrar gündeme gelecek. Sayın Kılıçdaroğlu'yla siyasi ahlakı Türkiye'de egemen kılacağız. Herkes malvarlığı beyanında bulunacak.
5- Devletimizin kurumları büyük ölçüde yıprandı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nevzuhur bir devlet değildir. Ben buraya Konya'dan geldim. Selçuklu başkentinden cumhuriyetimize kadar... Devletimiz itibar kaybetti. Mülakatlar üzerinden niteliksiz insanlar devlet kadrolarını doldurdu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bütün kurumlarıyla ayağa kaldıracağız.
6- Dünyaya açık, onurlu bir ülke. Bu kader kavşağında seçimi kaybedeceğini anlayan iktidar mensupları saldırganlaştırdılar. Bu ülkede benden sonra başbakanlık yapan bir başbakan. Ama seçim kazanarak olmadı. Siz onu belediye başkanı yapmadınız İzmirliler. Millete hakaret eden biri olursa, milli iradeye laf eden biri olursa onunla hesaplaşırız. 14 Mayıs'ya yabancı istilacılara ülkeyi terk etmeyeceğiz diyor. Hiçbirimiz yabancılarla ilişkiler içinde değiliz. Ama ne yapacağız biliyor musunuz? Tarihimizde olmadığı gibi geleceğimizde de hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na aptal olma diye mektuplar yazılamayacak."
"Önce sen yurtdışında olduğu iddia edilen milyar dolarları ülkemiz getir ondan sonra yabancı istilasından bahset" diyen Davutoğlu, "Son 15 güne bu altı ilkeyle giriyoruz. Tam özgürlük ve demokrasi. Adalet. Temel insan onuruna yakışır ekonomik standart. Temiz siyaset, güçlü devlet ve onurlu Türkiye. Bir iktidarın en saldırgan olduğu an kaybetme korkusu yaşadığı andır. En vahimi... İçişleri Bakanı... Çıktı dedi ki kendisi hakkındaki iddiaları örtmek için her geçen gün daha çok bağıran bir bakan. Dedi ki 14 Mayıs bir sivil darbe girişimi. Kendisinin kafasında darbe mantığı var da ondan. Korku yaymak istiyorlar da ondan. İşte biz 6 genel başkan, 2 büyükşehir belediye başkanımız buradan sesleniyoruz. Korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız. Hiçbir güç milli iradeye hakim olamayacak. 14 Mayıs'ta her bir oya, her bir sandığa sahip çıkacağız" ifadelerini kullandı.
AKŞENER: HER AİLEDEN BİR OY İSTİYORUM
Davutoğlu'nun ardından kürsüye çıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ilk kez eşi Tuncer Akşener ile poz verdi.
Akşener konulmasına başlamadan önce “Herkes eşiyle birlikte çıkınca ben de kocamı getireyim dedim. İlk kez milli oluyor ya utanıp kaçtı” diyerek esprili bir dille eşine takıldı.
Akşener, "İzmir'e gavur diyenler, Cumhuriyet'imize kuranlara da 'İki ayyaş' dediler. Sonra ne oldu? O 'iki ayyaş' sözüne karşı önce kadınlar, sonra gençler ayağa kalktı ve 14 Mayıs akşamı 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu makamına oturtacağız. Ama sayın Erdoğan ve arkadaşlarını da nezaketle emekli edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Akşener, şöyle devam etti: "Her aileden bir oy istiyorum. Çünkü şu ana kadar en çok eziyet gören benim. Bize 'sürtük' dendi, bana 'fosforlu' dendi. Her aileden bir oy istiyorum. Moralim için istiyorum, ailem için istiyorum, torunum için istiyorum."(HABER MERKEZİ)