Milli Yol yöneticisinden Sinan Ateş yazısı: Çıkar güruhu yakayı ele verdi
Milli Yol Genel Sekreteri Haşim Yanar, Sinan Ateş suikastı hakkındaki yazısında, "Örtülü intikam duygusu hala örtülmeye çalışılsa da 'bu çirkin ihale' milletin gözünden kaçmadı" dedi.
DUVAR - Sinan Ateş'in öldürülmesine milliyetçilerin tepkileri devam ediyor. Ateş'in FETÖ'cü olduğu için öldürüldüğüne ilişkin iddiaları "iftira" olarak değerlendirenler, Ateş cinayetinin kapsamlı bir plan olduğuna dikkat çekiyor.
Erken haber yazarı ve Milli Yol hareketi yöneticisi Haşim Yanar, "Sinan Ateş'e rahmetle" başlıklı yazısında, suikaste ilişkin tepkisini dile getirdi, 'gençleri suça iten çıkar güruhu' un yakayı ele verdiğini yazdı.
Yanar'ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Bu örtülü intikam duygusu hala örtülmeye çalışılsa da 'bu çirkin ihale' milletin gözünden kaçmadı, kamu vicdanı açısından öngörülmesi zor büyüklükte bir tepkiyle karşılandı..
Suçluluk duygusunun doğurduğu, bu açıklanması zor sessizliği anlaşılabilir kılmak için, önce el altından yaydıkları dedikodularla, 'babası münasebetiyle' doğduğu günden beri ocak ikliminde yetişip, ortaöğretim yıllarından beri ocak teşkilatlarında yer aldığı herkesçe bilinen adamı, 'kripto fetöcü' olarak ocaklara sızmakla suçlayıp, el altından teşkilatları konsolide ettiler.
Tutmadı çünkü inandırıcı değildi. Bu defa belli ki başkaca onur kırıcı iftiralar üzerinden 'bu masum sabilerin babalarını' itibarsızlaştırmak, böylece olayı yatıştırmak çabasına girdiler.
Bu yaptıkları ya da yapacakları 'aslında öldürülmüş de olsa gençlik açısından rol model olabilecek bir şahsiyeti, öldükten sonrada en savunmasız hali ile bir kere daha öldürmekten' başka bir şey değildir.
Belli ki Şehitlerin kaderi bu..
(...)
Sinan ATEŞ olayı bir milattır..
Ona reva görülenin adı vatanseverlik olamaz, bunun adı dava olamaz, bildiğimiz ülkücülük hiç olamaz.
Hele ki bu olayla birlikte bir kere daha gün yüzüne çıkan; 'mahareti malum' bir takım sözde kabadayı, sözde 'dava adamlarınca', bu gençlik enerjisinin uyuşturucu işleri, çek senet tahsilatı ya da başkaca onca çirkin işlerin içine çekilmiş olmasına seyirci kalınamaz.
Bu gencecik yavrular kendi çocuklarını ocağa sokamayan dinazorların tetikçisi olamaz. 'Gençlerimizin, aidiyet duygusunun en doğal başlangıcı olarak ocakların milletin değerleri üzerine inşa edilmiş o kıymetli iklimi' kimsenin kendi istikbal hesabının payandası olmamalı olamaz."