‘Milliyetçi yükselişten yakınmakla yetinmeyin’
ABD'deki Berkeley Üniversitesi öğretim üyesi ve yazar Prof. Cihan Tuğal, "Milliyetçi yükselişten yakınmakla yetinmeyin. Yeni bir hegemonyanın potansiyellerinin izini sürmekten vazgeçmeyin" dedi.
DUVAR - 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerini değerlendiren ABD'deki Berkeley Üniversitesi öğretim üyesi ve yazar Prof. Cihan Tuğal, seçimlerde milliyetçiliğin açık biçimde kazandığını, sadece iktidarın değil ana muhalefetin de milliyetçiliği desteklediğini söyledi. Milliyetçiliğin siyasete ve topluma toptan hakim olduğu görüntüsüne ise fazla kaptırılmaması gerektiğini vurgulayan Tuğal, "Milliyetçi yükselişten yakınmakla yetinmeyin. Yeni bir hegemonyanın potansiyellerinin izini sürmekten vazgeçmeyin. Süngünüzü düşürmeyin" ifadelerini kullandı.
'YOL YAMAN, YÜRÜYÜŞ UZUN'
Evrensel'e yazan Tuğal'ın yazısından bir bölüm şöyle:
"Elbette anketler de, televizyonda bir iki dakikalık dinlediğimiz görüşler de bir şeylerin göstergesi. Ancak bunların hep 1) Toplumsal bağlamından, 2) Bu görüşleri dile getiren kişilerin somut gündelik faaliyetlerinden, 3) Ve hayat hikayelerinden koparılmış şekilde bize sunulduğunu unutmamak gerekiyor. Anketlerde de, televizyonda da.
Neyse ki daha geniş medya evreni, her zaman sürprizlerle dolu...
Ekinsi Devrim Danış ve Murat Uysal’ın yaptığı bir haber sayesinde, Babala TV’deki yayına katılıp Kılıçdaroğlu’na en acımasız milliyetçi eleştirileri yönelten bir işçinin hayatına dair bir parça daha bilgi sahibi olduk. Murat adlı bu işçi, çalıştığı hastanede sendikalaşma mücadelesi vermiş. Erdoğan’a eleştirileri de olan, Yeniden Refah Partisi seçmeni bir emekçi. Ancak, hayatının binbir rengini taşıyabileceği televizyon ekranını, milliyetçi şekilde kullanmaya karar vermiş. Haber uzun ve ilginç, burada özetlemeye kalkışmayacağım. Derdim kısaca şunun altını çizmek:
En bilenmiş birkaç militan ve ideolog hariç, belirli insan topluluklarına “onlar milliyetçi” deyip geçmek düpedüz körlük. İnsanların yığınla kaygısı, umudu, korkusu, hüznü, sıkıntısı var. Bunlar aylar ve yıllar içinde defalarca değişiyor. Hatta bunların bir kısmı, birbiriyle net olarak çelişiyor. Fakat kamuda tüm görüş ve hislerini bir dakikalık bir bildiriye sığdırmak zorunda kalınca, çoğu insan “hegemonik” dediğimiz çerçeveleri devreye sokuyor. Hegemonya, çekirdeğinde zor kadar örgütlülük de olan bir hakimiyet biçimi. Hegemonik bir ideoloji bir toplumu kuşattığında, deneyimler, duygular ve düşünceler, ancak o ideolojinin süzgecinden geçerek meşruca ifade edilebiliyor.
Çözüm Murat gibi işçileri bir kenara koyup sadece bizim gibi düşünen insanlarla istişare etmek değil. Yeni bir hegemonik çerçeve oluşturup, Muratları bu çerçeveye cezbedecek ilişki ağlarını, faaliyet zincirlerini oluşturmak.
Milliyetçi yükselişten yakınmakla yetinmeyin. Yeni bir hegemonyanın potansiyellerinin izini sürmekten vazgeçmeyin. Süngünüzü düşürmeyin.
Yol yaman, yürüyüş uzun..."