Moratoryum ve Rusya’ya doğalgaz borcunu erteleme meselesine dair ne olmuş şöyle bir daha hatırlayalım. Her şeyden önce bunun moratoryum olmadığını söyleyeyim. Daha önce gelen zamlar üzerine Gazete Duvar'da yazdım.
Bu yazıda da ifade ettiğim gibi salgın sonrası ve Ukrayna-Rusya savaşı ile birlikte enerji fiyatlarında rekor artışlar gerçekleşti. Doğalgazın metreküp fiyatında geçtiğimiz yıla göre 5 kata yakın bir artış söz konusu. Bunun üzerine bir de Türk Lirası’nın değer kaybı gelince Türkiye’nin enerji faturası zaten dolar cinsinden artarken, konutlarda, sanayide ve elektrik santrallerinde ekstra iki kat bir artış daha görüldü.
Yani AKP’nin kötü para politikası uygulamaları enerjide zaten artan faturaları devasa hale getirmiş oldu.
Hal böyle olunca, Türkiye’de seçim yılına girilirken ciddi bir ekonomik kriz ile karşılaşınca hükümet mecburen bütçeden bu artışı sübvanse etmek zorunda kaldı. Gelinen noktada yine Hükümet yetkililerinin açıklamalarına göre doğalgazda sübvansiyon olmasa konutlarda mevcut faturaların 5 katı ödeme yapmamız gerekecekti. Bunun 4 birimi Hazine’den yani yine bizden ama dolaylı olarak ödeniyor, 1 birimini de doğrudan biz faturalarla ödüyoruz.
Burada bahsettiğimiz dolaylı ödememiz, yani Hazine’den giden kaynak Ağustos ayı itibariyle 171 milyar tl'yi aştı. Buna bir de Eylül-Ekim-Kasım-Aralık eklerseniz tutar 250 milyar tl’nin üzerine çıkacak gibi görünüyor. Buna konut dışını sanayi ve elektrik santrallerini de eklerseniz oldukça yüksek bir meblağdan bahsediyoruz. Değişmekle birlikte doğalgazın yüzde 40-45’ini Rusya’dan alıyoruz. Fiyatlardaki oynaklık dikkate alındığında 10 milyar doların üzerinde bir tutardan bahsediyoruz.
Her ay BOTAŞ bu ödeme için Hazine’den ciddi miktarda borçlanıyor. Eline geçen tl ile gidip piyasadan döviz almıyor. Merkez Bankası bu tutar karşılığı dövizi BOTAŞ’a satıyor. Dolayısıyla piyasaya ekstra bir döviz talebini engellemiş oluyor.
Şimdi bu ertelemeyi Hükümet neden istiyor?
Birincisi bu erteleme ile doğalgaz sübvansiyonu için BOTAŞ’a verilen para tasarruf edilecek. Bu da önümüzdeki seçime kadar Hükümetin bütçede kullanabileceği kabaca 100 milyar tl’lik bir ek kaynak demek. EYT, 3600 ek gösterge, memur maaş zammı ve seçim için yapılacak işlere kaynak lazım.
İkincisi TCMB’nin rezerv sıkıntısını biliyoruz. Bu rezerv sıkıntısından ötürü, erteleme ek 10-15 milyar dolar bir yükün kalkması demek. Bu yükün altından TCMB kalkamasa zaten BOTAŞ gidip piyasadan döviz alacak. Bu da seçim öncesi kurda ciddi bir sıçrama demek. Zaten yıl sonunda dolar’ın 21 TL olması OVP’deki hükümet öngörüsü. Bu öngörüye ek olarak artan dış ticaret açığından kaynaklanan döviz talebi ve bir de iç piyasadan BOTAŞ’ın böyle bir döviz talebi gelirse ortalık yangın yerine dönecektir.
Nitekim böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz ay Semerkant’ta Şangay İşbirliği Örgütü toplantısında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile konuyu konuştuğunu biliyoruz. Oradan fiyat indirimi ya da ödeme ertelemesine ilişkin bir işaret gelmemişti. Sadece faturanın yüzde 25’lik kısmının Ruble cinsinden ödenebileceğine ilişkin bir açıklama yaptı Putin.
Zirvenin hemen üç gün sonrasında da Rusya seferberlik ilan etti.
Bir hafta sonra ise Ukrayna’da göstermelik bir referandum ile ilhak kararı aldı.
Bu ilhak kararının ardından Batı’dan çok daha sert tepki geleceği, yaptırımların arttırılacağı ve Türkiye’nin de önümüzdeki günlerde yaptırımlara uyma konusunda daha fazla sıkıştırılacağı tartışmaları başladı.
Tam böyle bir dönemin başlangıcında yukarıda saydığım gerekçelerle 'Hükümet, Rusya’dan doğalgaz ödemesinde bir erteleme talep edecek' iddiası çıktı.
Ne kadar gerçek, ne kadar yanlış bilmiyoruz.
Rusya böyle bir talebe ne cevap verecek onu da bilmiyoruz.
Ama bir yıl Rusya’da yaşamış ve çalışmış biri olarak şu kadarını söyleyebilirim ki karşılığını almadan Rusya kimseye bir şey vermez.
Bu talebin karşılığı ne olacak onu da önümüzdeki günler gösterecek.
**
Tabii bu arada bir de moratoryum lafı çıktı ortaya. Moratoryum en anlaşılır haliyle borçların ödenememesi yani iflas demek. Burada borcun ödenememesi gibi bir durum olduğunu sanmıyorum. Nitekim hem Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi hem de özel ya da kamu birçok kurum hala borçlarını çevirebiliyor. Umalım o günlere gitmeyelim.
Neyse ki onca krize rağmen bu ülke böyle bir şeye hiç düşmedi ve umarım hiçbir zaman da düşmez.
Ve ne olursa olsun, Rusya ertelemeyi kabul etmezse de biraz yüksek faiz verir Türkiye, maliyeti çok daha yüksek hale gelir ama yine de bir şekilde o döviz bulunur ve borç ödenir.
Bugünkü durum bu!
Şunu unutmayalım.
AKP hükümeti Türkiye ekonomisine büyük hasarlar veren uygulamalara imza attı. Siyaseten hükümetin yaptığı her şeyi de eleştirebiliriz.
Ama ülkenin moratoryuma gidebileceğini söylemek, böyle bir şeyi dillendirmek pek hoş değil.
Neden derseniz Arjantin’in yirmi yıldır yaşadığı buhrana bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Popüler bir söylemle altını çizip bitireyim.
“Arkadaşlar moratoryum değildir bu, moratoryum olsa duramazsınız!”