Moria yandı: İnsanlara ne olacak?

Yunanistan’ın en büyük mülteci kampı olan Moria’da üst üste çıkan iki yangın binlerce mülteciyi evsiz bıraktı. Bir sivil toplum kuruluşu çalışanı kamp için şunları söylüyor: “Önceden şu aile şu çadırda kalıyor diye en azından liste gibi bir şey vardı. İnsanlar artık çadırda değil, oradan buradan buldukları tahta parçalarıyla kendi barakalarını yapmaya başladılar.” Uluslararası Af Örgütü’nden Damla Uğantaş ise kampın halihazırdaki haline dikkat çekiyor: “Kapasitesinin dört katı insanı barındırıyordu o kamp. Birbirlerini tanımayan insanlar aynı çadırı paylaşmak zorunda kalıyorlardı.”

Abone ol

DUVAR - Yunanistan’ın ve Avrupa'nın en büyük mülteci kampı olarak bilinen Moria’da bilinmeyen bir nedenle çıkan yangın kampın büyük bir bölümünü etkiledi. Yaklaşık 13 bin insanın kaldığı kampta yangın nedeniyle hayatını kaybeden ya da yaralanan olmadı. Ancak hemen arkasından çıkan ikinci bir yangınla durum daha da kötüleşti.

İlk yangından önce korona virüsü vakalarının ortaya çıkması nedeniyle kamp karantina altına alınmıştı. Alevlerden kaçan ve şehir merkezine doğru yönelmek zorunda kalan binlerce insanın sığınacak başka bir yeri ise yok.

Bir yardım kuruluşunda çalıştığı için bölgede olan ve güvenlik gerekçesiyle ismini haberde yer vermediğimiz A.G. yaşananları şöyle anlattı:

“Perşembe günü kampta ilk Covid 19 vakası çıktı. Bunun üzerine acilen testler yapılmaya başlandı. 1600 test yapıldı. Onun sonucunda düne kadar 35 vaka çıktı. Kampın içinde zaten hijyen koşullarını sağlamak mümkün değil. Hele ki virüsün yayılmasını sağlayacak koşulları sağlamak… Çünkü 13 bin kişi bir arada, tıklım tıkış kalıyor. Şöyle bir durum var. Tamam, kamp karantinaya alındı. Virüsün dışarıya yayılması engellendi. Ama içeride yayılmasını nasıl engelleyeceklerdi? O durumla çok ilgilenmediler. İçeri kapatılmış insanlar öleceklerdi. Böyle bir durumu kim kabul etmek ister?”

‘TAHTA PARÇALARIYLA KENDİ BARAKALARINI YAPMAYA BAŞLADILAR’

Hükümet tarafından kampı kapalı bir yere dönüştürme planları olduğunu söyleyen A.G. virüsün bunun için gerekçe yapıldığını ifade ediyor:

“Burayı bir nevi cezaevine dönüştürmek istiyorlardı. Korona virüsü çıkınca hükümetin de kullanabileceği mazereti oldu. Böylece insanları karantinaya aldılar.”

“3 bin kişilik kampta şu anda 13 bin kişi kalıyor. Daha öncesinde bu sayı 20 bine kadar çıkmıştı. Kampın durumu kötü, hatta rezalet halde. Hiçbir şey yeterli değil. İnsanlar çok zor durumda.”

“Büyük boyutta çadırlar var, küçük boy da. Değişiyor. Zaten o iş koptu artık. Kim nerede kalıyor, nerede kayıtlı? Önceden şu aile şu çadırda kalıyor diye en azından liste gibi bir şey vardı. İnsanlar artık çadırda değil oradan buradan buldukları tahta parçalarıyla kendi barakalarını yapmaya başladılar.”

Almanya’da binlerce kişi Moria'daki sığınmacıların ülkeye getirilmesini istedi

“Bir bölüm refakatsiz çocuklar için, bir bölüm durumu çok hassas aileler için, bir bölüm de yalnız gelen kadınlar içindi. O kısım olduğu gibi yandı. Şimdi hiçbir bilgimiz yok. Muhtemelen kampın etrafında, çevredeki zeytinliklerde dağılmış durumdalar. Refakatsiz çocukların yani ebeveynleri olmayan, kendi imkânlarıyla kampa gelen çocukların durumu ise çok kötü. Kampta çocuk olarak kalmak başlı başına zor bir şey. Ne kadar fazla orada kalırsanız o kadar çocukluğunuzu kaybediyorsunuz. Belki bugün olanlar daha büyük boyutlu bir şey ama zaten kampın günlük 'olağan' halleri bunlar. Kampın içinde şiddet olayları zaten yaşanıyordu.”

‘İNSANLAR TANIMADIKLARI İNSANLARLA AYNI ÇADIRDA YAŞIYORLARDI’

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar sorumlusu Damla Uğantaş da, yangın öncesi kampın şartlarından bahsetmek gerektiğinin altını çizerek anlatıyor:

“Moria yandı, bu insanlar ne yapacaklar, bu insanlar ne olacaklar diye sorulurken aslında önceki duruma da değinmek gerekiyor. Evleri vardı gibi konuşuluyordu ama yoktu. Kapasitesinin dört katı insanı barındırıyordu o kamp. Bu insanlar tanımadıkları insanlarla aynı çadırı paylaşmak zorunda kalıyorlardı. Özellikle refakatsiz çocuklar, kadınlar, LGBT-İ’ler gibi daha hassas olan mülteciler için çok ağır şartları barındıran bir kamptı. Covid 19 bahanesiyle Moria’ya giriş çıkışlar kapatılmıştı. Zaten yerel halkın da mültecilere karşı ciddi bir tepkisi vardı. Bunun nedenlerinden biri Yunanistan hükümetinin yüksek güvenlikli mülteci kampı inşa etme projesiydi. Bu proje kapsamında bazı özelleştirmeler yapıldı. Bu da yerel halkın tepkisini çekmişti.”

Uğantaş, Mart ayında adaya ulaşan insanlara, orada çalışan STK’lara yönelik ciddi saldırılar olduğunu da anlatıyor.

“Haber yapmaya çalışan gazeteciler darp edildi. ‘One Happy Family’ adlı STK’nın ofisi yakıldı. Yine One Happy Family’e ait ‘School of Peace’ adlı ofis de yandı. STK’ların Covid-19 nedeniyle içeriye girip çalışmasına da izin verilmiyordu. Şimdi ise yollar kapatıldı. Aynı zamanda sağlık yardımı da götürülemiyor.”

Uğantaş, kamptaki insanların transferi için üç donanma gemisinin gönderileceğini söylüyor fakat bu yöntemin doğru olmayacağını yakın zamanda yaşanan bir başka örnekle anlatıyor:

"Bu donanma gemilerinin alacağı insan sayısı kısıtlı. Mart ayında Midilli adasında, Rodos isimli bir donama gemisinde tutulan 500’den fazla insan vardı. Bu insanlar 8 tane tuvaleti kullanmak zorunda kaldı. Duş alınmasına asla izin verilmedi. O yüzden şu andaki süreçte bu tarz uygulamaların yapılmaması gerekiyor. Yunanistan hükümeti yine yüksek güvenlikli kampların yapılacağına dair söylemi de dile getiriliyor. Bu da insan haklarına aykırı ve mültecileri kriminalize etmeye giden bir yolun taşlarını döşüyor.”

Midilli'deki sığınmacı kampında yangın: Binlerce kişi kaçıyor

Mülteci kamplarında sağlık krizi derinleşiyor: Midilli'deki Covid-19 merkezi kapatıldı