Yerel seçimler için geri sayım hızlandı. İki hafta sonra bugün, 14-28 Mayıs genel seçiminden bu yana konuşulan yerel seçimler de yapılıp bitmiş olacak. Umarız, hiçbir merkezde ‘ikinci tur’a kalmadan!
Seçimin son dönemecinde iktidarın en çok gündeme getirdiği başlıklar şöyle:
- 2019 yılında CHP İstanbul İl binasının satın alınması sırasında çekildiği belirtilen para sayma görüntüleri…
- ABD ile ‘yeni’ ve ‘ılımlı’ bir döneme işaret eden ve dolasıyla yakın geçmişte özellikle Batılı ülkelerle uluslararası ilişkilerde yaşanan gerilimlerden uzaklaşılacağına işaret olarak yorumlanan gelişmeler…
- Hemen seçim sonrasında yapılacağı mesajı verilen yeni bir sınır ötesi askeri harekat…
- DEM Parti ile CHP arasında ‘kent uzlaşısı’ yapılan birkaç merkez üzerinden sürdürülen ‘DEM’lenme’ söylemi…
***
Tarih, asla tekerrürden ibaret değildir. Ancak siyasetteki belli ‘değişmezler’ daha doğrusu değişmesi zor olan ve değişmemesi için de iktidarlar tarafından her olanağın sevk edildiği gerçekler var. Özellikle de seçim dönemlerinde tekrar tekrar karşımıza çıkıyorlar. ‘Sonuç alma garantili’ olarak görülüyorlar çünkü.
Bundan tam 70 yıl önce, Türkiye’nin yaptığı bir başka seçime bakarak bugünün izlerini sürebiliriz mesela…
***
1954 Genel Seçimleri, çok partili hayata geçilmesinin 8. yılında yapılmıştı. 1950 seçiminde ezici bir zaferle iktidar olan Demokrat Parti (DP) 1954 seçimlerinde artık muktedir olmanın avantajını elinde bulunduruyordu. Adnan Menderes hükümeti, göreve gelir gelmez İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünyadaki yeni düzeni şekillendiren Sovyetler Birliği-ABD geriliminde Türkiye’yi açıktan taraf haline getirmiş, ‘sınır ötesi’ bir görevle Kore’ye asker göndermiş ve karşılığında NATO’ya üye olma ‘ödülü’nü almıştı. Muhalefetteki CHP’nin lideri İsmet İnönü ise, Kore’ye asker gönderme kararının da aralarında olduğu iktidar politikalarını sert bir şekilde eleştiriyordu.
Bu ortamda gidilen 1954 seçimlerinde DP’nin CHP’ye karşı söyleminin can damarı ise ‘komünistlik’ti!
CHP’nin ‘Moskova Radyosu kadar mide bulandırıcı’ olduğunu bizzat Menderes söylüyordu, bu duruma ‘seyirci’ kalmayacaklardı. Nitekim seçime 6 ay kala CHP’nin “27 yıllık tek parti iktidarında haksız yollarla bir servet kazandığı” iddiasıyla bütün mal varlığına el konuldu. Bu, ana muhalefet partisinin prestijine yöneltilen bir darbeydi.
CHP ise bütün bu hamlelere seçmeni ikna edecek karşılıklar veremiyordu. İnönü, kapatılan Millet Partisi’nin yerine kurulan Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) ile ittifaka gitti ancak bu hamlesi de ‘muhafazakar siyasetle iş birliği’ olarak eleştirildi.
Sonuçta DP seçimi kazandı…
***
70 yıl sonra bugün yeni bir seçime gidilirken neden bu kadar geçmişe uzandık? Yok, sadece ‘yıl dönümü’ vesilesiyle değil. Tarihi benzerlikler aslında ‘tekerrür etmeyecek’ noktayı da işaret edebildiği için...
1954 seçimi, Türkiye’nin görece bir ‘refah’ dönemi yaşanan ve dönemin iktidarının -siyasete sonraki yıllarda da damga vuracak- “her mahalleye bir milyoner” sloganının ortaya atılabilmesini sağlayacak koşullarda gerçekleştirilmişti. Bir başka benzetmeyle, bugünkü iktidarın ilk döneminde yaşanana benzer bir ekonomik ortam söz konusuydu.
Peki şimdi? Etten süte, peynirden sebzeye en temel gıda maddelerinde bile 14-28 Mayıs seçimlerinden bu yana yaşanan artışlara dönülüp bakılsa yeterli: Yani ekonomi konusunda 1954’le bugün arasında ‘tekerrür’ yok!
Ancak bir de yine son seçimde ortaya çıkan “boş tencere artık kaybettirmiyor” iddiası var. 31 Mart, bu iddianın da sağlaması olacak aslında. Üstelik CHP’nin kazanacağı ve kaybedeceği her merkez için bu böyle olacak.
Yoksa gerisi ‘komünist muhalefet’ten ‘DEM’lenen muhalefet’e üç aşağı beş yukarı aynı gibi!