Muammer Bilgiç: Şiddeti ve nefret dilini büyüten yönetimin bir parçası olmayız

Saadet Partisi GİK üyesi Muammer Bilgiç, AK Parti ile Saadet Partisi arasındaki görüşmelerle ilgili basına ve sosyal medyaya yansıyan süreçlerin doğrudan iki parti arasında bir ittifakla ilgili olmadığı düşüncesinde. Bu görüşmelerin daha çok bilgi alışverişi olduğunu belirten Bilgiç, anketlerde bir sonraki seçimde kaybedeceği kesin olan AKP’ye Saadet Partisi’nin uzattığı elin can simidi olmadığı, tersine böyle bir ittifak durumunda adaletin yeniden tesis edileceği görüşünde.

İslam Özkan islamozkan@gmail.com

Son dönemde Erdoğan’ın farklı siyasi partiler ve kurulan ya da kurulması planlanan yeni partiler üzerinden muhalefeti bölme girişimleri tüm hızıyla devam ederken AK Parti ve Saadet Partisi arasında meydana gelen görüşmeler, doğal olarak gündemin en çok konuşulan maddesi haline geldi. Saadet Partisi yetkilileri ısrarla ittifak olsa bile bunun daha önceki deneyimlere benzemeyeceğini iddia etse de muhalefet, Erdoğan’ın hegemonyaya olan tutkusunu bildiği için görüşmelerden haklı olarak kaygı duyuyor.

SİYASET KAPILARI KAPAMAK İÇİN DEĞİL AÇMAK İÇİN YAPILIR

Öncelikle ittifak görüşmeleri devam ediyor mu, süreç ne aşamada?

Türkiye bir seçim sürecine girmiş değil. Ancak, partiler arasında, ülkenin yönetimiyle ilgili fikir alışverişinin olması için seçimlerin ilanını beklemek gerekmiyor. Tam tersine, iktidarın Meclis’te bulunan ya da bulunmayan tüm siyasi partilerle görüşmesi, olması gerekendir. Siyaset kapıları kapatmak için değil açmak için yapılır.

Ama siyaset diye bir şey kaldı mı? Muhalefet partilerinin teröristlikle, işbirlikçilikle suçlandığı, sürekli kriminalize edildiği bir ortamda siyaset diye bir şeyden bahsedilebilir mi?

İktidarın, hak ve özgürlükleri kısıtlayarak siyaset yapma imkânını daraltma, daha doğrusu muhalefeti kriminalize ederek kendi siyasetini dayatmasına karşı muhalefet de ısrarla siyasetin alanını genişletmeye çalışmalıdır. Tüm ağır koşullara rağmen siyaset her zaman mümkündür, vazgeçmemek gerekir.

MEVCUT SİSTEMDE DENGE VE DENETLEME MEKANİZMALARI ÇALIŞMIYOR

Saadet Partisi GİK üyesi Muammer Bilgiç

Cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum daha geçtiğimiz günlerde başkanlık sisteminden asla dönüş yok dedi. Temel Bey ise parlamenter sisteme dönüş şartıyla ittifak olabileceğini söyledi. Saadet Partisi’ne ihtiyacı olan taraf Erdoğan, ama işin garip tarafı olumlu açıklamalar hep Saadet Partisinden olumsuz açıklamalar ise AKP’den geliyor. Burada bir tuhaflık yok mu?

Saadet Partisi kutuplaşmanın, gerilimin, nefret dilinin kimseye bir faydasının olmadığını öteden beri dile getiriyor. Eğer iktidar samimiyetle bir çıkış yolu arıyorsa, muhalefetin iktidara bu konuda yardımcı olması gerekir. Siyasetin, problemler karşısında çözüm üretmesi, öncelikle diyaloglara olumlu bakmakla olur. Diğer taraftan, adı ne olursa olsun, denge ve denetlemenin olmadığı bir yönetim mekanizmasının sağlıklı işlemediğine hep birlikte tanıklık ediyoruz.

SP KİMSENİN YANLIŞINA DESTEK OLMAZ!

Hayır yani neden asıl açıklama yapması gereken AKP iken Saadet Partisi açıklama yapıyor, bunu soruyorum. AKP şu ana kadar bir kez olsun yaptığı hataları kabul etmedi, yanlışları düzeltme konusunda bir adım da atmış değil.

Saadet Partisi, kimsenin yanlışlarına destek olmaz. Saadet Partisi'nin bir partiyle görüşmesi o partinin yanlışlarına ortak olunacağı anlamına da gelmez. Saadet Partisi'nin adının geçtiği bir konuyla ilgili açıklama yapması da gayet normaldir. Ak Partililerin hissiyatını bilemem.

SAADET PARTİSİ HUKUK DIŞI UYGULAMALARIN ORTAĞI OLMAYACAKTIR

Saadet Partisi’nin bu görüşmelere ilişkin Türkiye’yi rahatlatma ve AKP’yi MHP’ye ve Doğu Perinçek’e mahkûm olmaktan kurtarmayı istediği yönünde açıklamaları var. Ancak başka bir gerçek var ki o da Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın sınırsız güç istenci. Erdoğan’ın elindeki gücü paylaşmaya yanaşacağına ihtimal veriyor musunuz?

Saadet Partisi’nin şununla görüşmeyiz diyeceği bir siyasi parti yoktur. Tüm partilerle görüşülür. Ancak Saadet Partisi'nin, tüm bu görüşmelerde öncelediği bir ilkeli duruş vardır. Ülkeyi kaosa sürükleyecek hiçbir adımın ortağı olmaz. Hukuk dışı uygulamaların ortağı olmaz. Haksızlıkların, adaletsizliklerin, baskı ve tahakkümün ortağı olmaz. Bir yerde fikirler yarışamıyorsa, istişare yoksa, konular uzmanlarıyla görüşülmüyorsa, insanlığın bilgi birikiminden istifade edilmiyorsa hata yapmak kaçınılmaz olur. Yönetimde çoğulculuğun olması, katılımcılığın olması, şeffaflık, hesap verebilirlik, denetlenebilirlik Türkiye’nin ihtiyacıdır. Bizim için iktidar bileşenlerinin kim olduğundan ziyade ne yaptıkları önemlidir. Sonuçta her parti bu ülke insanlarından oy alıyor.

AK PARTİ İLE İTTİFAK OLMASI DURUMUNDA, AK PARTİ BAŞINA BELA ALMAYACAK VATANDAŞIN BAŞINDAKİ BELAYI SAVACAKTIR

Neden Erdoğan, Bahçeli ile yola devam etmesin ki? Kendisinden demokrasi, özgürlük ya da hukuk gibi bir talebi yok. AKP neden Saadet partisi ya da kendisinden sürekli taleplerde bulunacak, demokrasi isteyecek başka herhangi muhalif partiyi başına bela etsin ki?

Sayın Temel Karamollaoğlu, “AK Parti, şu partilerle yoluna devam etsin, şu partilerle yoluna devam etmesin” demiyor. İlkelerden bahsediyor, ilkeli bir siyasetten bahsediyor. AK Parti’nin ve ortaklarının, ülkenin farklı kesimlerinin hak ve özgürlüklere dair talepleri ve ekonominin gidişatıyla ilgili eleştirileri dinlemeleri, esnafın, çiftçinin, işçinin, öğrencinin, emeklinin, engellinin, KHK’lının taleplerini dinlemeleri başlarına bela almak değil, bilakis insanımızın başındaki belayı savmak olur. Saadet Partisi, ülke meselelerine dair çözümlerini herkesle paylaşmaya hazırdır.

ADALET VE HUKUK TESİS EDİLECEK, DEMOKRASİ GELECEKSE NEDEN İTTİFAK OLMASIN?

AKP’nin otoriter politikalarına bu kadar karşı çıkan ve Erdoğan’ın günahlarına ortak olmamak için direnen Saadet Partisi'nin, Erdoğan’ın en zayıf ve kaybetmeye en yakın zamanında ona can simidi olma şeklinde anlaşılabilecek bir adımı nasıl açıklıyorsunuz?  

Saadet Partisi, hiçbir zaman, haksızlıklara, adaletsizliklere, kötü yönetimlere ortak olma arayışına girmedi. Ancak, iktidarın bir çıkış arayışı varsa, bu çıkış arayışı ülkedeki bu gergin atmosferin kaybolmasına vesile olacaksa, ihlaller son bulacak ve mağduriyetler giderilecekse, israf ve yolsuzlukların önüne geçilecekse, dış politikada sağlam bir diplomasi işletilecekse, burada söz konusu olan iktidara can simidi olmak değil, ülkenin düzlüğe çıkarılmasına katkıda bulunmaktır. Ancak bu süreç ülke insanını, ülke insanının siyasi tercihlerini ötekileştirilerek tesis edilemez. Bu süreç muhalif olmakla yasadışı olmak arasındaki farkı sıfırlayarak tesis edilemez.

Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş başta olmak üzere Erdoğan şu ana kadar ittifak yaptığı bütün muarızlarını kendi içinde eritti. Aynı şeyin Saadet Partisi'nin başına gelmesinden çekinmiyor musunuz?

İnsanlara ya da partilere dair “muarız” kelimesi Saadet Partililerin lügatinde yok. Farklı siyaset anlayışlarından ötürü yarışılan partiler var. Diğer taraftan Saadet Partisi, geleneği olan bir parti. Bulunduğu kabın şeklini almaz. Varlığıyla kendini hissettirir. Bu aldığı oyla değil, sürdürdüğü siyasi çizgiyle ilintilidir. Bugün nispeten az oyu olmasına rağmen Saadet Partisi’nin bu kadar çok konuşuluyor olmasının sebebi işte bu siyasi çizginin öneminden kaynaklanmaktadır. Kaldı ki problem, Sayın Soylu’nun ya da Sayın Kurtulmuş’un AK Parti’yle bütünleşmiş olması değil, bizzat AK Parti’nin içeride ve dışarıda izlediği yanlış politikalardır.

Geçtiğimiz gün Ahmet Davutoğlu da Erdoğan’ı Bahçeli karşısında yalnız bırakmayacaklarını, MHP’ye mahkûmiyetten kurtaracaklarını ifade etmişlerdi. Partinizle Gelecek Partisi arasında bu konuda bir koordinasyon ve görüşme var mı? Onlarla yaptığınız görüşmelerde gerek Gelecek Partisi’nin gerekse DEVA’nın benzeri bir ittifak içerisinde yer alması hiç gündem oldu mu?

Genel Başkanımız Sayın Karamollaoğlu, hem Sayın Davutoğlu’yla hem de Sayın Babacan’la zaman zaman ülke meselelerine dair fikir alışverişinde bulunmaktadır. Bu, partiler arasında olması gereken olağan bir durumdur. Muhaliflerin tehdit edildiği, şiddetin övüldüğü, gazetecilerin dövüldüğü, siyasetçilerin tartaklandığı bir ortamda, hukuk devleti olmanın gereğini hatırlatmak, gerilimi düşürmek, atmosferi yumuşatmak için bu görüşmeler önemlidir. Bir partiyi diğerinden kurtarmak değil de baskı ve tahakkümün, şiddetin ve nefret dilinin meşru siyasetin önüne geçmesine müsaade edilmemelidir.

Temel Bey, muhalefetin iktidara geri adım attıramadığından ve belirleyici olamadığından bahsederek bir anlamda muhtemel bir ittifakın gerekçesi olarak bu durumu ortaya koymuştu. Muhalefetin yerel seçimlerdeki başarısının ve anketlerde muhalefetin bir sonraki seçimlerdeki muhtemel başarısı neden görmezden geliniyor?

Mevcut sistemde bir partinin tek başına yüzde 50+1 oy alması çok zor. Ayrıca yüzde 10 barajı duruyor. Bu mekanizma partileri seçim ittifakı yapmaya itiyor. Bu da AK Parti’nin getirdiği bir düzenleme. Seçim ittifakı yapmak bir koalisyon hükümeti kurmak değildir. Kaldı ki bir hükümet de söz konusu değildir. Tüm kararları bir kişi almaktadır. Belediye seçimleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen, herhangi bir gelişmiş ülkede benzeri olmayan uygulamanın ilk sonuçları insanlarımız tarafından görüldükten sonra yapılmıştır. Halkımızın da tek adam yönetimine tepkisi sandığa yansımıştır. Saadet Partisi, yerel seçimlerde herhangi bir partinin lehine seçimlerden çekilmemiştir. İstanbul’da da Ankara’da da seçimlere girmiştir. Muhalefetin seçimlerde aldığı sonuç, iktidar açısından kabullenilemiyor. Kayyımlarla, tehditle, hukuk dışı müdahalelerle muhalif belediyeler etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Ancak, bu tip baskılar, ülkeyi yaşanmaz hale getiriyor.

Son olarak Saadet Partisi koalisyona ortak olma konusunda MHP’nin ve Perinçek’in dışarıda tutulması gibi bir koşul ileri sürecek mi?

Saadet Partisi, isimlerle ilgili değil ilkelerle ilgili bir rotanın takipçisidir. Saadet Partisi’ne bir koalisyon ortaklığı teklifi gelmiş değildir. Ayrıca koalisyonlarla seçim ittifakları da aynı şey değildir. Saadet Partisi, hak ihlallerini, öngörülebilirsizliği, gelir dağılımında adaletsizliği, şiddeti ve nefret dilini büyüten, kendilerinden olmayana karşı acımasızlaşan bir yönetimin parçası olmayacaktır.

Muammer Bilgiç kimdir?

Ünye doğumlu. OMÜ Biyoloji mezunu. Uzun bir süre öğretmenlik yaptı. Sivil toplum çalışmalarında yer aldı. Saadet Partisi Ordu Mv. adayı oldu. TV5'de “Susmadan Önce” programını sundu. Saadet Partisi Genel İdare Kurulu üyesi. Yayınlanmış 2 kitabı var. Sosyoloji okuyor. Evli ve üç çocuk babası.

 
 
Tüm yazılarını göster