Muhalefetin 'isimsiz' adayı iktidara neden lazım?

Ana muhalefette karar verici durumundaki hiçbir kesimden 'sürpriz aday' sesi gelmiyor. Yine de ‘muhalefetin adayı kim olacak’ sorusunun yanıtı, önceki iki cumhurbaşkanlığı seçiminden çıkarılan derslerin ne derece akılda tutulduğunu da gösterecek…

Barış Avşar bavsar@gazeteduvar.com.tr

Ekonomideki her gelişme her defasında gözleri siyasete çeviriyor. Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı, o olmadı Gelire Endeksli Senet (GES) derken dövizde 'tansiyon' düşürülemeyince… Asgari ücrete düzeltme, emeklinin bayram ikramiyesine iyileştirme, memura 3600 ek gösterge marketteki fiyatlara yetişemeyince… Üniversite sınavına girecek öğrencinin aklındaki soru 'nereyi kazanırım’dan önce 'nerede kalırım' olunca… Gözler hep siyasete dönüyor.

Dönüyor dönmesine ama öyle görünüyor ki siyasetin gözü de kendisinde! Muhalefetin bu açıdan durumu daha normal karşılanabilir. Ana muhalefet partisinin de içinde yer aldığı ‘altılı masa’ siyasetin asıl merak unsuru olmaya devam ediyor çünkü: Aday kim olacak?

Yunanistan’la –şakasız- sıcak bir çatışmaya mı girilecek? Suriye’ye yeni bir harekât olacak mı/ne zaman olacak? Ukrayna krizi bitecek mi? ‘Yaz yağmuru’ nasıl oluyor da sel felaketine dönüşüyor?

Bu sorular arasında dönüp dolaşıp -ekonomi dışı- gündemin ilk sırasına gelip oturuyor: Muhalefetin adayı kim olacak? 20 yıllık bir iktidarı ve onu artık tek başına temsil eden liderini yerinden edecek kişi o masadan çıkacak mı? İktidara yakın yorumcular bu sorunun ‘artık sıkıntı verecek ölçüde muhalefetin güçsüzlüğünü gösterdiğini’ söylese de muhalefet sonuçta bir ‘ilgi’ oluşturmuş durumda olmaktan memnun gibi. Altılı masadan çıkacak bir yanıtın bu ilginin hakkını verip veremeyeceği bir yana, seçim takvimi az buçuk netleşene kadar da bu böyle sürecek gibi görünüyor.

***

Ancak Duvar Arkası sayesinde öğrendik ki, iktidarın da bu noktada ‘yaratıcı’ bir merakı var. Üstelik bu beklentinin yeni olmadığını, AK Parti içinde en üst seviyelerde dile getirilebildiğini de biliyoruz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta Cumhur İttifakı adayı olarak kendisini ilan etmesinin şaşırılacak bir tarafı yok elbette. Belki bu ‘normal’in de etkisiyle, belli olsa da olmasa da muhalefet adayına vurmak üzerinden gelişecek bir strateji gelecek seçim sürecinde de iktidarın yürüyeceği yolun önemli bir adımı olacak. AK Parti kulisinde dile getirilen ‘no-name bir isim’ beklentisinin karşılığı olmadığını söyleyebilir miyiz? Bu noktada akla gelen ilk örnek herhalde 2014 seçimindeki Ekmeleddin İhsanoğlu deneyimidir. Orada bugünkü gibi altılı değil ama CHP-MHP’den oluşan 'ikili' masadan böyle bir adaylık çıkmıştı. 2018’de ise İhsanoğlu gibi siyaset dışından gelerek olmasa da 'genel başkan olmayan' ve 'adam kazandı' ile noktalanan Muharrem İnce adaylığı yaşandı. İnce, uzun yıllardır siyasette yer alan ve kendine göre bir popülerliği de bulunan bir aday olsa da, kaybının arkasından yapılan değerlendirmelerden biri de 'parti lideri olmamasının seçmende yarattığı güvensizlik'ti.

***

Şimdi muhtemelen bu deneyimlerin mutlu hatıraları eşliğinde iktidar cenahı için Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Meral Akşener dışında 'tanınmamış' bir aday beklentisi dile getirilebiliyor. İsmi verilenlerden en iddialı görüneni Kılıçdaroğlu. Onun adı etrafında yine geçen hafta yaşanan ve altılı masa cephesinde 'yol kazası' denilerek atlatılmaya çalışılan 'mezhep' sarsıntısı, tanınan bir rakip karşısında iktidar tarafından meselenin nasıl ele alınacağını gösteren en yeni örnek oldu: "Şayet kökeninden, meşrebinden, kimliğinden dolayı birileri sana aba altından sopa gösteriyorsa çaresi var. AK Parti Türkiye'si tüm bu sorunları aşmış, tüm ayrımcılığa son vermiş herkesin eşit vatandaşlığını garanti altına almış bir ülkedir. Bu ülkede kimsenin ötekileştirilmesine izin vermeyiz.”  

İmamoğlu, Yavaş ve Akşener’in adaylıkları durumunda bu açıklamanın onlara uygun versiyonlarının nasıl olacağını da az çok tahmin edebiliyoruz.

Ancak herhalde iktidar cenahı için en çok tercih edilebilecek seçenek (yerel seçimlerde İstanbul özelinde Ekrem İmamoğlu'yla kırılmış olsa da) yine birkaç aya sıkışacak bir seçim sürecinde ‘no name’ olan ya da ‘genel başkan’ olmayan bir adayı karşılarına almak. Peki muhalefet, cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği geçen 8 yılda bu konuda gerekli notları çıkarmamış olabilir mi? Duyduklarımız, çıkarıldığı yönünde... Ana muhalefette karar verici durumundaki hiçbir kesimden 'sürpriz aday' sesi gelmiyor. Yine de ‘muhalefetin adayı kim olacak’ sorusunun yanıtı, önceki iki cumhurbaşkanlığı seçiminden çıkarılan derslerin ne derece akılda tutulduğunu da gösterecek…

Tüm yazılarını göster