'Muhteşem Süleymaniye'de bir gün
Sadece Osmanlı değil, Bizans’tan da günümüze izler taşıyan Süleymaniye'de ne yapılır?
DUVAR – İstanbullular olarak binbir derdimiz bir yana, Karaköy’de önce tarihi Yolcu Salonu’nun, ardından da tarihi Paket Postanesi’nin yıkıldığı bir hafta geçirdik. Mimarlar Odası’ndan başka pek kimsenin ses çıkarmadığı bu yıkım, Türkiye’nin hiçbir zaman hak ettiği gibi ele alınmayan binbir sorunundan birini, yani tarihi kent dokularının korunmasını bir kez daha gündeme getirdi. Hal böyleyken, bu hafta soluğu yıllar yılı nasıl korunacağı tartışılan Süleymaniye’de alalım dedik...
İstanbul siluetine damgasını vuran Süleymaniye Camii ve Külliyesi, kentin emperyal bir başkent olarak tarihinin en simgesel noktalarından biri. Sadece Osmanlı değil, Bizans’tan da günümüze taşıdığı izler; daracık sokakları; bugün birçoğu harap haldeki eski konakları; bekâr evleri; öğrencileri; hacıları; yüzlerce yıllık yapılarında hayatın hâlâ capcanlı devam ettiği, kozmopolitliğini ve katmanlarını koruyabilen bir semtten söz ediyoruz.
Semte gittiğinizde, haliyle ilk durağınız külliyenin egemen yapısı, yani Süleymaniye Cami olacak. (Mimar Sinan’ın kalfalık şaheseriyle ilgili ansiklopedik bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz.) İnşa edildiği 1557'den bu yana ‘muhteşem’, ‘ihtişam’, ‘görkemli’ gibi sıfatları zorunlu kılan camiyi gezdikten sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın ve eşi Hürrem Sultan’ın türbelerinin de bulunduğu hazireyi ziyaret etmeyi unutmayın…
Peki, medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin çevresinde nereleri gezmeli, ne yemeli ne içmeli?
KURU FASULYE TİRYAKİLİĞİ
Süleymaniye Cami’ni uzun zaman sonra ilk ziyaret edenlerin tartışmasız ilk durağı ‘kuru fasulyeciler’ oluyor. Bugün kuru fasulye ‘tiryakiliğinin’ yaşandığı dizi dizi dükkanlar, bir zamanlar ‘Tiryakiler Çarşısı’ olan, Osmanlı tarihinin ‘Osmanlıcılar’ tarafından pek dillendirilmeyen bir bölümünü simgeleyen alanda bulunuyor.
En meşhuru, 1924’ten bu yana hizmet veren Erzincanlı Ali Baba. Bakır kazanda pişirilip kömür ateşinde dinlendirilen kuru fasulyeleri, acısıyla-tatlısıyla tam kıvamında.
Kurufasulyecilerin hemen arkasındaysa, eski medrese binalarından bazıları ve Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi bulunuyor. Cumhuriyet döneminde bütün yazma eserlerin toplandığı bu kütüphane, İbn-i Sina'nın elyazmaları dahil, 106 koleksiyonda toplam 70 bin cilt yazma ve 120 bin basma esere ev sahipliği yapıyor.
'TARİHİ' ÇAY BAHÇESİ
Süleymaniye Külliyesi’nin eski imarethanesiyse, bugün İstanbul Üniversitesi öğrencileri arasında epey popüler olan Lale Çay Bahçesi ile daha ziyade turist gruplarını hedef alan Darüzziyafe Restoran’a ev sahipliği yapıyor. Külliye’nin bir dizi başka yapısıysa restorasyon altında. Tabhane binasının restorasyon tabelasında işin bitiş tarihi olarak 2011 yılının gösterilmesiyse dikkat çekici…
HİTLER'E 'BORÇLU' OLDUĞUMUZ SAKLI CENNET
Süleymaniye’nin ‘saklı cennet’lerinden biri de, Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi. Burası, ilk kez gidenler için epey şaşırtıcı bir ‘mekân’. Galata manzarasına karşı yaklaşık 5 bin bitkiye ev sahipliği yapıyor; bünyesinde bulunduğu İstanbul Üniversitesi tarafından bitkilerin her birinin Latince isimleri yazılmış. Deney alanları ve seralarıyla, öğrenciler ve araştırmacılar için kentin göbeğinde bulunmaz bir nimet. ‘Turistik’ ziyaretlere de açık.
Türkiye bugün akademisyenlerin yurtdışına ‘göçü’nü tartışırken, botanik bahçesinin hikâyesi de her zamankinden biraz daha ‘manidar’ görünüyor. Zira burası, Nazi Almanyası’nda Münster Üniversitesi’ndeki görevinden alındıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelen ünlü botanikçi Prof. Dr. Alfred Heilbronn’un girişimiyle 1935’te hizmete girdi… Botanik Bahçesi’nin girişi, bugün İstanbul Müftülüğü’nün bulunduğu avluda…
Botanik Bahçesi’nin çıkışında, Mimar Sinan Caddesi’yle Fetva Yokuşu’nun kesiştiği noktada, Süleymaniye Cami’nin heybetli gölgesinin eteklerinde, mütevazı bir türbe göreceksiniz. Bu sade, beyaz taşlı mezar, Mimar Sinan’ın yattığı yer…
HER KÖŞEDE BİR 'TERAS KAFE'
Türbenin sağından inen yokuşsa, Süleymaniye Cami’nin avlusundan manzarayı izlerken gördüğünüz, neredeyse ‘O insanlar havada mı uçuyor?’ dedirten ‘teras kafeler’i barındırıyor. Manzaralarına diyecek yok. Fakat birçoğunun sırtlarını manzaraya ve her daim müdavimleri olan İstanbul Üniversitesi öğrencilerine dayayarak mönü ve hijyene fazla özen göstermediğini de söylemek gerek… En meşhurlarından biri Hüsnü Âla. Ne yazık ki, müdavimlerine göre son dönemde biraz bozmuş durumda. Mönü-manzara-fiyat üçgeninde öne çıkabilenlerden biriyse Giriftar…
Son dönemde Instagram fotoğraflarında görülen ‘şemsiyeli sokak’ da, Fetva Yokuşu’nun sonunda, başında Şantiye Kafe’nin bulunduğu, Prof. Dr. Birsel Cemil Caddesi’ne bağlanan merdivenler… Sizi zorla 'En güzel manzara bizim' diye 'kapmaya' çalışan esnafa dikkat...
MİMAR SİNAN'IN HAMAMI 153 TL
Mimar Sinan’ın Türbesi’nin bulunduğu noktadayken, Fetva Yokuşu’ndan değil de Mimar Sinan Caddesi’nden ilerlerseniz Süleymaniye Hamamı’nı göreceksiniz. 1157 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilen bu hamam bugün daha çok turistlere hizmet ediyor. Kese, masaj ve yıkanma ücreti, 153 TL.
ESKİDEN BURALAR HEP AHŞAPTI...
Meşhur Süleymaniye evlerinin korunmuş örneklerini görmek isteyenlere gelince… Mimarlık tarihçisi Doğan Kuban’ın dediği gibi ‘Onları koruyamadık’… Süleymaniye’nin kimliğinin kuşkusuz en önemli unsurlarından biri, üç katlı, cumbalı tipik Osmanlı evleri ve konaklarıydı.
Varlıklı sakinleri Galata ve Nişantaşı gibi semtlere gideli çok oldu. Bugün bu yapıların büyük kısmı sırtlarını beton binalara yaslamak veya salonunun penceresinden bu apartmanları izlemek durumda. Bir dönem çok konuşulan restorasyon projesinde fazla yol kat edildiği söylenemez… Aslına uygun restore edilmiş bir ‘Süleymaniye sokağı’ görmek isterseniz, ne yazık ki fazla seçeneğiniz yok. En doğru adres Ayrancı Sokağı ve Namahrem Sokak… Müftülük binasından kafeler yönüne değil de, sağdan aşağı doğru inmeniz yeterli...
MOLLA GÜRANİ CAMİ'NİN HALİ İÇLER ACISI...
Bölgenin her noktasının böylesine şanslı olduğunu söylemekse zor… En zor durumdaki yapılardan biriyse, Vefa Kilise Cami / Molla Gürani Cami. Tarihi 11’inci yüzyılın sonuna, yani 1000 yıl önceye dayandırılan, Dördüncü Haçlı Seferi'nden sonra Konstantinopolis'in Latin kontrolünde olduğu dönemde Roma Katolik Kilisesi olarak kullanılan, İstanbul’un fethi sonrası bizzat Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Güranı tarafından camiye çevrilen bu yapı, bugün bir otopark ve şantiyenin kuşatması altında… Araba geçmeden fotoğrafını çekmek, inşaat sesi duymadan tarihini ‘dinlemek’ imkânsız.
EMAYE MODASINI TAKİP EDENLERE
Şamdancı Sokak’taysa karşınıza, son dönemde ‘aşırı’ moda olan emaye mutfak ürünlerinin ‘membaı’ çıkacak. Birçok büyük mağazaya da satış yapan Seymen Usta, 49 yıldır emayecilikle uğraşıyor. Rengârenk ürünlerden hangileri almak istediğinize karar vermekte zorlanacağınız kesin.
HER MARKA PORSELEN 'BEDAVA'
Alışveriş modunda takılmak isteyenler, Siyavuşpaşa Caddesi’ne de uğramalı. Caddenin başında toptancı oyuncakçılar var. Devamındaysa, hemen her porselen markasının ‘seri sonu’ mağazası… ‘Çeyiz düzmek’ peşinde olan kadınların uğrak noktası olan bu caddede, yemek takımlarından bardak ve tencereye, her ürünü AVM fiyatlarının yarısına bile almak mümkün.
SÜLEYMANİYE CAMİ'NİN KÜNYESİ:
- Klasik Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan Süleymaniye Cami ve külliyesi, Mimar Sinan’ın kalfalık eseridir. 1551-57 yılları arasında inşa edilmiştir;
- 100’den fazla depremde duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır;
- Kubbesi 53 metre yüksekliğinde ve 27,5 metre çapındadır;
- Dört minaresinin, Kanuni Sultan Süleyman’ın dördüncü padişah olmasını simgelediği söylenir;
- Mimar Sinan’ın dehasının bir göstergesi olarak, kendine özgü bir havalandırma sistemine sahiptir. Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiştir: İçeride, yağ lambalarından çıkan isin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı vardır.
- Caminin kıble tarafında içinde Kanuni Sultan Süleyman'ın ve eşi Hürrem Sultan'ın bulunduğu bir hazire vardır;
Külliyesi, Osmanlı külliyeleri arasında Fatih külliyesinden sonra ikinci büyük yapıdır; cami, medreseler, darüşşifa, darülhadis, çeşme, darülkurra, darüzziyafe, imaret, hamam, tabhane, kütüphane ve dükkânlar barındırır.
SEYMEN USTA / BAŞAK MUTFAK EŞYALARI SANAYİ
Şamdancı Sokak, No: 4/B
0 532 716 59 19
KUBBE-İ AŞK
Süleymaniye Mahallesi, No:, Fetva Ykş. No:3, 34080 Fatih/İstanbul
CAFE 90'LAR
Demirtaş Mahallesi, Nazır İzzet Efendi Sk. No:32, 34134 Fatih/İstanbul
0 212 513 08 29
KURUCU ALİ BABA KANAAT LOKANTASI
Prof. Sıddık Sami Onar Cd. 1/3,
0 212 520 76 55
SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ
Ayşekadın Hamam Sokak No.35 Beyazıt
0 212 520 64 60
TARİHİ DİYARBAKIR CİĞERCİSİ
Yavuz Sinan Mahallesi, Küçük Pazar Cd. No:29, 34134 Fatih/İstanbul
0 212 512 05 06
MİMAR SİNAN TERAS KAFE
Fetva Ykş. No:38,
0 212 514 44 14
AĞA KAPISI
Nazır İzzet Efendi Sk. No:11,
0 212 519 51 76
ALFRED HEILBRONN BOTANİK BAHÇESİ
Demirtaş Mahallesi, Namahrem Sk. No:2, 34134 Fatih/İstanbul
ALTAN ŞEKERLEME
Demirtaş Mh. Kıble Çeşme Cad./no.68
0 212 522 59 09
KISMET MUHALLEBİCİSİ
Demirtaş Mahallesi,
0 212 513 67 73
LALEZAR ÇAY BAHÇESİ
Hoca Gıyasettin Mahallesi, Şifahane Sk., 34134 Fatih/İstanbul
DOSTAN CAFE VE MANTI EVİ
Süleymaniye Cad. No 21
0 212 511 10 74 - 75
CAFE ANTIQUE
Süleymaniye Mahallesi, Süleymaniye Cd. No:29
SÜTLÜ KAHVE
Balabanağa Mh., Büyükreşitpaşa Cd. Yumni İş Merkezi 16/1, 34134
0 212 519 58 01
HÜSNÜ ALA CAFE
Fetva Ykş. No:12
0 212 511 66 88
SÜLEYMANİYE ÇİKOLATACISI
Kalenderhane Mahallesi, 34134 Fatih/İstanbul
GİRİFTAR
Demirtaş Mahallesi, Yüksekler Sk. No:116