Mülteciler için ortak açıklama: İnsan hayatını siyasetin malzemesi yapmayın
İdlib’deki saldırının ardından binlerce mülteci Yunanistan ve Bulgaristan sınırına yönlendirildi. Göçmen Dayanışma Ağı Ankara ve Ankara Infoshop yaptıkları açıklamada, “Hem Türkiye’yi hem de AB ülkelerini politikalarını gözden geçirerek savaşları değil mültecileri öncelemeye, sınırları değil temel hak ve özgürlükleri korumaya çağırıyoruz” dedi.
ANKARA - İdlib saldırısının ardından sınırların açılacağının açıklanmasıyla Suriyeli, Afgan, Iraklı binlerce mülteci Edirne sınırına yürüdü. Yunanistan’ın girişlerine izin vermediği ve biber gazlarıyla müdahale ettiği binlerce mülteci geceyi sınırda geçirdi.
“Daha önce seçim süreçlerinden de tanık olduğumuz mültecilerin ve insan hayatının siyaset malzemesi haline getirilmesine artık son verilmeli” diyen Göçmen Dayanışma Ağı Ankara ve Ankara Infoshop ortak açıklama yaparak yaşananlara tepki gösterdi. Politikaların ırkçılığı körüklemeye ve insan hayatını tehlikeye atmaya devam ettiğine dikkat çeken açıklamada şöyle dendi:
MÜLTECİLER İKİ DEVLETİN SINIRLARI ARASINDA SIKIŞMIŞ DURUMDA: İdlib’de dün (27.02.2020) yaşananlar üzerine Türkiye “artık mültecileri tutabilecek durumda olmadığını” ve Avrupa sınırlarını açacağını duyurdu. Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinde mültecileri bir şantaj aracı olarak kullanmakta hiçbir beis görmeyen Türkiye’nin yapmış olduğu bu açıklamanın ardından mülteciler, Türkiye’nin dört bir yanından Edirne, Çanakkale, İzmir gibi sınır bölgelerine doğru hareket etmeye başladı. Edirne kara sınırına ulaşan yüzlerce mülteci Yunanistan sınırını geçmek için beklerken Yunan polisi mültecilere gaz ve sis bombalarıyla karşılık veriyor. Mülteciler iki devletin sınırları arasında sıkışmış durumda. Öte yandan, daha önce binlerce insanın yaşamını kaybettiği su yollarına bizzat devlet yetkililerince yönlendirildiklerini söylenen mültecilerin, Çanakkale, İzmir gibi şehirlerden güvencesiz koşullarda, şişme botlarla Yunanistan’a geçişinin canlı yayınlarda adeta bir gösteriye dönüştürülmesi durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor. Ve dahası, Türkiye’nin pek çok şehrinden mültecilere yönelik ırkçı stresin yükseldiğine dair haberler gelmeye devam ediyor.
POLİTİKALAR IRKÇILIĞI KÖRÜKLÜYOR: Daha önce seçim süreçlerinden de tanık olduğumuz mültecilerin ve insan hayatının siyaset malzemesi haline getirilmesine artık son verilmeli. Savaş politikalarının neticesinde hali hazırda yerlerinden edilmiş olan mültecileri kendi şantaj siyasetlerine konu edenler, ırkçılığın normalleştirildiği mevcut siyasal iklimden de sorumludurlar. Sürdürmekte ısrar ettikleri bu politikalar ırkçılığı körüklemeye ve insanların hayatını tehlikeye atmaya devam ediyor.
SAVAŞLARI DEĞİL MÜLTECİLERİ ÖNCELEYİN: Sınırlara daha fazla kolluk kuvveti gönderen Yunanistan ve Bulgaristan ise sadece mültecilerin daha fazla şiddet görmesine sebep oluyor. Bu sonsuz şiddet döngüsü ve hareket özgürlüğüne dönük engellemeler bir an evvel son bulmalı. Bunun için de hem Türkiye’yi hem de AB ülkelerini politikalarını gözden geçirerek savaşları değil mültecileri öncelemeye, sınırları değil temel hak ve özgürlükleri korumaya çağırıyoruz. Sınır politikaları öldürür. Savaşa hayır! Haydi toplumsal dayanışmayı örgütleyip, ırkçılığa ve savaşa karşı mücadele etmeye! Sınırsız sömürüsüz sürgünsüz özgür bir dünya. (DUVAR)