Murat Dağı’nda bakanlığa dava açan şirket kaybetti: ‘Köylü toprağında kaldı’
Murat Dağı’nda Anadolu Export firmasına ikinci kez yargı engeli. Şirket bu sefer bakanlığa karşı açtığı davayı kaybetti ve altın madenciliği için bölgenin uygun olmadığına karar verildi.
İSTANBUL - Murat Dağı köylerinde 1000 hektardan fazla ormanlık alanda altın madeni işletmesi açmak isteyen Anadolu Export Kütahya İdare Mahkemesi’ne açtığı davayı kaybetti. Mahkeme, altın madeninin açılmasında hukuka uygunluk olmadığına karar verdi. Şirket 2019 yılındaki davadan sonra ikinci kez yargı kararıyla durduruldu.
MAHKEMENİN KARARI
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, şirketin projesine ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumsuz’ raporu vermesi üzerine mahkemelik oldu. 9 Ekim’de görülüp 10 Ekim’de karara bağlanan dosyayla ilgili mahkeme, “İnsan sağlığı, orman ve bitki varlığı, hayvanlar, hava, termal ve kış turizmi ile yeraltı ve yüzey su kaynakları, tarım açısından önem arz eden riskler barındırdığı ve bunlara zarar vereceği, zararın en aza indirilmesi için teknolojinin gerektirdiği bütün tedbirlerin alınmadığı, oluşabilecek zararların ulusal ve uluslararası kabul edilebilir değerlerin altında olmadığı anlaşıldığı…’ gerekçeleriyle şirketin açtığı davayı reddetti.
KÖYLÜLER ÖNCÜLÜK ETTİ DAVA KAZANILDI
Murat Dağı Yok Olmasın Platformu’nun sözcüsü Funda Öz Akcura, dava sonrası Gazeteduvar’a konuştu. Akcura, madenle mücadelede köylülerin inançlı ve kararlı olmasının etkili olduğunu belirterek şöyle konuştu: “O kadar inandılar ve bir arada durdular ki birbirinden farklı siyasi partileri, belediyeleri yan yana getirip madene karşı duruşta birleştirdiler. Ekoloji mücadelesinin gücü.”
‘KİMSE İNANMIYORDU’
Uşak ve Kütahya’yı direkt ilgilendiren Murat Dağı’nda altın madeni açılacağı 2017’de yerel halkın gündemi oldu. Madenin açılmaması için oluşan kamuoyu önce sivil toplum örgütlerini dolaşmaya başladı. Akcura, o dönem kentin ve köylülerin motivasyonuyla ilgili şunları söyledi: “Kimse kazanacağımıza inanmıyordu. Madenin açılacağını düşünüyordu. Biz o noktadan bugünlere geldik. Madenin açılacağı köylerden biri olan Karaağaç’ta kurulan cümleler şöyleydi: ‘Zaten hayvancılık, tarım bitti. Maden açılsın da çocuklarımız işe girsin’ diyorlardı. Son iki davada da davacı olan bir köye dönüştü”
‘BİRLİKTE MÜCADELE ETMENİN KEYFİNİ KEŞFETTİK’
Şirket ise köyleri dolaşıp, istihdam vaadinde bulunuyor, 500 kişiyi işe alacağını söylüyordu. Akcura, “Dağın başına asgari ücretle bekçi aldılar. Bütün bunlara rağmen kaybettiler” derken, 2017’den 2019’a giden dava sürecinde yaşananları da şu ifadelerle değindi: “Beraber olmanın, mücadele etmenin ve kazanmanın keyfini keşfettik. O süreçte bölgenin son 25 yılındaki en kitlesel su mitingini yaptık. İnsanların bir araya gelme, ortak mücadeleyi keşfetmesinin mücadelesi oldu. Su ve gıdaya ulaşma, sağlıklı besin tüketme mücadelesiydi.”
‘ÜRETİCİNİN KENDİ TOPRAĞINDA KALMA MÜCADELESİ’
Son günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı, hileli gıdaların listesini paylaşıyor. Aralarında çok sayıda bal markasının da bulundu listeyle ilgili Akcura, “Biz Murat Dağı’ndan gelen gerçek balı tüketiyoruz. Domatesinden biberine kadar üretim aşamasını bildiğimiz gıdayı tüketiyoruz. Biz hem suyumuzu hem de gıdaya ulaşım hakkımızı kaybedecektik. Bu aynı zamanda üreticinin kendi toprağında kalma mücadelesiydi. 10 bin kişi bizzat dilekçeyle yeni sürece itiraz etti. Ardından geri adım attılar. Şirket de bakanlığa dava açtı. Özetle şirket bakanlığa ‘Sen kamu istedi diye benim dosyamı reddettin’ dedi. Açtığı davayı da ikinci kez kaybetti. Bundan sonrasında biz, son 2 yıldır Murat Dağı’nın madenciliğe kapatılmasını söylüyorduk bunu yapacağız ve şirketin bin hektarlık ruhsatını da iptal ettireceğiz. Murat Dağı madenlere kapalı hale gelecek” dedi.