Murat Yetkin yazdı: 2019 yerel seçimlerinin AK Parti seçmeninde travmatik etkileri oldu

Murat Yetkin 2019 yerel seçimlerindeki kaybın AK Parti'nin seçmen tabanında travmatik etkileri olduğunu belirterek AK Parti iktidarının seçimden sonra savunma pozisyonuna geçtiğini ifade etti.

Abone ol

DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin, YetkinReport'taki son yazısında, tarihçi ve araştırmacı Soner Çağaptay'ın "A Sultan in Autumn" (Sonbahar’da Bir Sultan) isimli son kitabına değindi. Kitapta Erdoğan’ın her şeyi kontrol altında tutma çabasına rağmen artık ülkenin yönetimini elinden kaçırmakta olduğuna dikkat çekildiğini aktaran Yetkin, 2019 yılındaki yerel seçimlerin bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

Yetkin'in yazısından bir bölüm şöyle:

"2019 yerel seçimlerindeki kaybın özellikle AK Partinin seçmen tabanında travmatik etkileri oldu. Travma yalnızca Erdoğan’ın “yenilmezlik” görüntüsünün hasar alması ile sınırlı olmadı. Aralarında siyasi İslamcı cemaat ve tarikat dernek ve vakıflarının da bulunduğu baskı gruplarına AK Partili belediyeler üzerinden sağlanan destek kesilince, bu baskı grupları Erdoğan’a oy şantajına başladı. Bu aynı zamanda Türkiye’de büyümenin hız kesmeye başladığı, kamu döviz rezervlerinin yanlış politikalarla eridiği ve Covid-19 salgının yayıldığı, yani ekonomik pastanın küçüldüğü süreçti.

Yani pasta küçülürken pastadan pay isteyenler artıyordu. Ama AK Parti “elitleri” tarafından oluşturulan yeni oligarşik yapı, kayırmacılığa dayanan yeni “mutlu azınlık” kendi payını azaltmıyor, diğerleri ideolojik manevralarla “idare edilmeye” çalışılıyordu. Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılması ve kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinden çekilme gibi ideolojik adımların bu kesimlerde yol açtığı memnuniyet ise kısa sürede yerini ekonomik sıkıntılara bırakmaya başladı.

Erdoğan’ın ekonomik politikasının özünde toprağı altına çevirmek, yani gayrimenkul rantını artırmak ve dolayısıyla inşaat sektörü bulunuyordu. Dünyada devlet inşaat ihalelerini alan ilk on şirket arasında Türk müteahhitlik şirketlerinin (beş şirketle) başı çekmesi aslında oligarşik yapılanmanın başka bir göstergesiydi. Borçlanmanın daha çok borçlanma, projelerin giderek artan ölçekte projelerle çevrilmesi sürecinin Erdoğan’ın aklına en son gelen halkası Kanal İstanbul projesiydi. Böylelikle geride hep ismiyle anılacak, coğrafyayı de değiştirecek büyüklükte ölmez bir eser bırakacağını da düşünüyordu. Geriye dönüp bakınca, Kanal İstanbul projesinin büyük oranda İstanbul Büyükşehir belediyesinin AK Parti elinde kalıp, belediyenin imkânları üzerinden gerçekleştirilmesi niyeti görülebiliyor. AK Parti iktidarına siyaset psikolojisi açısından darbe vuran 2019 yerel seçim yenilgisi, bu bakımdan sadece Kanal İstanbul değil, Erdoğan’ın ekonomi-politik çizgisine de hasar verdi. O nedenle dönüm noktası 2019 oldu.

2019’dan itibaren asgari ücretin belirlenmesinden tarımsal ürün fiyatlarına, Merkez Bankası rezervlerinden emekli ikramiyelerine daha çok ekonomi gündemine dair konularda inisiyatif muhalefete, AK Parti iktidarı savunma konumuna geçti." (HABER MERKEZİ)

YAZININ TAMAMI