Murat Yetkin yazdı: CHP’nin Kürt sorunu tutumu seçim sonucunu etkileyebilir

Gazeteci Murat Yetkin, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu konusunda sergilediği yeni tutumun, 2023 seçimleri öncesi siyasetin gidişatını etkileyebileceğini yazdı.

Abone ol

DUVAR - Gazeteci-yazar Murat Yetkin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Kürt sorununun çözüm yeri de Meclis’tir. Kürt sorunu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz" sözlerinin, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin sonucu etkileyebileceğini kaydetti.  

Murat Yetkin'in, yetkinreport.com'da yayınlanan "CHP’nin Kürt sorunu tutumu seçim sonucunu etkileyebilir" başlıklı yazısı şöyle: 

"CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu konusunda sergilediği yeni tutum siyasette yeni ve hararetli bir tartışma başlattı. CHP’nin bu HDP’yi Kürt sorunun çözümünde meşru muhatap, çözüm zeminini de TBMM olarak net biçimde ifade eden bu tutumu 2023 Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerine gidişte siyasetin tonunu belirlemeye, sonucu etkilemeye aday. Öyle ki, tartışmanın ilk adımı neredeyse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD dönüşünde “Kürt sorunu vardır” ya da “Kürt sorunu yoktur, PKK terörü sorunu vardır” demesine kilitlenmiş durumda.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin HDP’nin meşruiyetini vurgulayan CHP’yi PKK safında ilan etmesi, bu bakımdan Erdoğan’ı daha da zorlayabilir. Madalyonun diğer yüzünde ise HDP’nin de kendisine yeni bir tutum belirleme çabası ve bu çabayı bağımsız bir parti olarak rüştünü ispata vardırıp vardıramayacağı önem taşıyor.

Bu görünümün iki gizli ama bir o kadar önemli aktörü var. Birincisi, İYİ Parti TBMM Grup Başkan Vekili Musavat Dervişoğlu’nun Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’ya verdiği TBMM meşruiyeti yanıtı. İkincisi de Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun Politik Yol’dan Murat Aksoy’a “iktidar değişirse muhafazakârların kazanımlarını kaybedeceğine ihtimal vermediğini” söylemesi. İYİ Parti’nin tutumu milliyetçi kesimdeki bazı tabuları yıkıcı niteliktedir. Karamollaoğlu’nun söylemi ise özellikle AK Parti’nin hedeflediği muhafazakâr, dindar Kürt seçmende belli bir yankı bulmaya aday.
Tartışmanın bundan sonraki seyrini kestirebilmek için birkaç gün içinde nasıl geliştiğine kısaca bakalım.

TARTIŞMANIN YÖNÜ NASIL DEĞİŞTİ?

“Kürt sorunu mu, PKK sorunu mu?” tartışmasının kökeninde 2015 seçimleri var. Bu seçimler öncesi ABD ile Suriye’de PYD/YPG üzerinden işbirliği yapan PKK’nın “çözüm sürecinde” yeni pazarlık açması, HDP’nin o zamanki eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “Seni Başkan yaptırmayacağız” sözü ve 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybetmesi dönüm noktaları oldu. 7 Haziran seçimi sadece yasadışı PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinden MİT ve HDP aracılığıyla yürütülen “çözüm sürecinin” sonu olmakla kalmadı. Böylelikle Erdoğan’ın 2005 Diyarbakır konuşmasındaki “Kürt sorunu benim de sorunumdur, biz çözeceğiz” tutumu da son buldu. MHP’nin desteğiyle 1 Kasım’da yeni bir seçime gidildi. O arada doğu ve güneydoğuda kanlı bir çatışma süreci yaşandı. 2016’da Erdoğan’ın ilk planda eski müttefiki Fethullah Gülen, onun arkasında da ABD’yi gördüğü 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı ve Erdoğan 2017 halkoylamasıyla, Bahçeli’nin deyişiyle Türk Tipi Başkan oldu.
Bu aynı zamanda asker, polis ve istihbarat işbirliğiyle yürütülen güvenlik operasyonlarının, yerli İHA ve SİHA gibi teknolojik avantajların sayesinde PKK’ya sadece Türkiye değil Suriye ve Irak’ta da kayıplar verdirdiği bir dönem oldu. Bir unsur da özellikle 2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere CHP’nin büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanması ardından MHP ve AK Parti’nin CHP ile İYİ partinin arasını açmak için CHP’yi HDP ve onu da PKK ile özdeş gösteren propagandasıydı."

YAZININ TAMAMI İÇİN...