Murgul'da yeniden siyanür tehdidi: Bir kez kazandık, yine kazanacağız

Artvin’in Murgul ilçesinde Cengiz Holding’in siyanür havuzu kurmak istemesini altı yıl önce engelleyen Murgullular, bu tehditle yine karşı karşıyalar. Murgul Siyanüre Hayır Platformu Sözcüsü Alper Şeyhoğlu, “Bizim madenciliğe karşı olma gibi bir durumumuz yok. Biz madenci çocuklarıyız; dedelerimiz, amcalarımız, abilerimiz hep madende çalışmış, elleri orada nasır tutmuş. Biz siyanüre karşıyız” diyor.

Abone ol

DUVAR - Madencileri ve grevleri ile meşhur Artvin’in Murgul ilçesinde bu sıralar insanların gözüne uyku girmiyor. Son zamanlarda adını sıkça duymaya başladığımız Cengiz Holding’in siyanür havuzu kurmak istemesine karşı altı yıl önce mücadele eden ve kazanan Murgullular, eskiden omuz omuza hareket ettikleri AK Partili Murgul Belediye Başkanı Hasan Çavuş’un saf değiştirmesi nedeniyle tekrar bir araya geldi. 2014 yılında Cengiz Holding’den “siyanür tesisini kurmayacaklarına” dair yazılı belge aldıkları için şirketin belediye başkanını ön plana sürdüğünü düşünen Murgul Siyanüre Hayır Platformu Sözcüsü Alper Şeyhoğlu, sürece ve yaşananlara dair sorularımızı yanıtladı. 

2014 yılındaki mücadelenizde Murgul Belediye Başkanı Hasan Çavuş, yanınızda yer alıyordu ama şimdi eskiden karşı çıktığı siyanür havuzunun yapılabilmesi için çalışmalar yaptığını söylüyorsunuz. Bu nasıl bir değişim, biraz anlatır mısınız? 

Alper Şeyhoğlu.

2014’te yaşadığımız süreçte Hasan Çavuş da bizimle mücadeleye katılmış ve hatta “Bir Damar’ımıza, bir de can damarımıza dokundurtmayız” demişti. Damar, Murgul’un yukarısında yer alan bir köy ve siyanür tesisi orada kurulmak isteniyordu. Bize her türlü etkinliğimizde de yardımcı olmuştu, bu etkinliklerde konuşma yaparak siyanüre karşı görüşlerini de bildirmişti. Konserlerimize alan vermeden, servise kadar her şeye yardımcı olmuştu. O zaman da AK Parti’liydi, halen de öyle. 2014’te kapı kapı gezip, halkı bilgilendirip, işçisi, köylüsü, halkıyla bu mücadeleyi kazandık. O zaman Cengiz Holding Genel Müdürü'nden siyanür tesisini kurmayacağına dair yazılı bir belge de aldık ki güvenmiyorduk. 

2020’ye geldik, aynı belediye başkanı, bu sefer siyanürle ilgili çalışmalar yaptığını duyduk. Biz o yıllardan bugüne kadar aktif değildik, herkes bir köşeye dağılmıştı ama Murgul küçük yer, her şeyden haberiniz oluyor. Bunun üzerine tekrar platform olarak toparlanma ihtiyacı duyduk.

Belediye başkanının çalışmaları neler mesela? 

Mesela muhtarları toplayıp Bergama ve Lapseki’ye siyanür tesislerini gezdirmeye götürdü. Onlara “Bakın ne kadar modern, çevreye hiçbir zararı yok” diyor. Fiili olarak bu süreci kendisi başlatmış oldu. 

Bu tam ne zaman oldu? 

Yaklaşık iki, iki buçuk ay falan oldu. 

‘MUHTARLARI TEK TEK KAZANIYORUZ’

Muhtarların tepkisi ne oldu peki? 

Muhtarlara birkaç teknik bilgi söylemişler ve esas konuyu anlatmayıp hep aynı şeyleri tekrar etmişler. Onlar da “Bu insanlar bir şeyler biliyor biz yanlış anlamışız” diye düşünmüş. Ama biz o muhtarların hepsini kaybetmiş değiliz. Biz de görüşmeye başladık ve tek tek kazanıyoruz onları. 

Sonra neler yaşandı? 

Hemen platformu topladık. Zaten Hasan Çavuş da bizimle görüşme talep etti. Platform yönetim kurulu hep aynı kişilerden oluşuyor, değişmedi, sadece bir arkadaşımızı kaybettik. Yönetim kurulu ve çevremizden bazı kişilerle başkanın makamına gittik. Bizden bir sözcü belirledik, soru cevap şeklinde ilerlemek istedik. Açık açık, fikrinin neden değiştiğini, siyanüre karşıyken neden savunmaya başladığını sorduk. “Yanlış bilgilendirilmişiz, teknoloji çok değişti. Araştırmamızı yaptık. Bergama’da ve Lapseki’de insanlar çok mutlu” gibi cevaplar verdi. Öyle bir anlattı ki, sanki arıcılık faaliyetleri bile artmış! Biz de “Siyanürün bilmediğimiz nasıl bir etkisi var da arıcılık faaliyetini artırıyor” diye sorduk. Sonuçta bizler de bilinçli insanlarız. Başkan yerin dibine girdi. 

Sizce neden başkan böyle bir tavır değişikliğine gitti? Gerçekten zararsız olduğuna ikna mı olmuş?

Kesinlikle menfaati var. Bu süreçte biz şirket temsilcisini görmedik, tüm süreci başkan yönetiyor. Bunu da sorduk, “Şirketin temsilcisi siz misiniz?” diye. Başkan da kesinlikle bu tesisi şirketin istemediğini ve hatta Mardin Marda Dağı’na kurmak istediğini, kendilerinin böyle bir talebi olduğunu söyledi. Tabii bunlar hep hikâye, arkasında şirket var. Sebebi de şu; biz 2014’te siyanür tesisi kurmayacağına dair Cengiz İnşaat’a kâğıt imzalattık ya -bu belgenin aslı valiliktedir-, şirket bu konuyla ilgili gündeme gelmek istemiyor. Zaten sadece Murgul değil, Türkiye’de her yerde hassas bir süreç yaşıyorlar. Erbaa olsun, Gümüşhane olsun… 

Siyanür havuzuna karşı yapılan eylemler, Cengiz Holding'e geri adım attırmıştı.

'MURGUL’UN TARİHİ GREVLERLE DOLUDUR'

Ona keza Kaz Dağları’nda da…

Evet, orada da Cengiz İnşaat var. İşte bu nedenle belediyeyi ön plana atarak, seçilmiş bir insanın halkı daha fazla etkileyeceğini düşünüyorlar galiba. Belediye başkanı da, istihdam sağlayacağını iddia ediyor. Murgul’un tarihi grevlerle doludur. En son verdiği candan dolayı, üç yıldır yapılmıyor ama her yıl ocak ayında grev yapılırdı. Halkın bu direnişçi özelliği Cengiz İnşaat’a yıkılmaya başladı. Onun için Cengiz İnşaat biraz da bundan çekinerek, başkanı ön plana sürdü. 

‘BİZİM DERDİMİZ ATIKLAR’

Başka nasıl diyaloglar yaşandı? 

Başkan teknik bilgi vermeye çalıştı ama bizim de aramızda mühendisler var. Mesela açık havuzda değil de,tank içi yöntemiyle siyanürü ayrıştıracaklarını söyledi. Bergama ve Lapseki’ye bizi de götürüp, bu sistemi görmemizi istedi. Sonuçta bu sistemle yapılmasının bir önemi yok, bizim derdimiz bu atıkların nereye götürüleceği. Bu atıklar tekrar Murgul’da saklanacak. İçinde siyanürün olduğu bu zehirli atıklar, Murgul’u yıllar boyunca tehdit edecek. Biz kendisine insanların bunu yine kabul etmeyeceğini söyleyince de “Murgul halkının onay vermediği hiçbir şeyi yapmayız, onlar isterse yaparız” dedi. Çok enteresan bir insan olmuş, gerçekten oynuyor. Gidip insanlara anlatacaklarmış, zaten insanlar ikna olacakmış. Bunun bir kriteri yok. 

Tesisin yapılmasının düşünüldüğü Damar köyüyle ilgili de enteresan bir süreç yaşandı değil mi? 

Bir de geçmişte Damar’ı köyken mahalle statüsüne düşürmek istediler, referanduma gittiler. Belediye istediğini elde edemedi, Damar köy olarak kaldı. Zaten Cengiz İnşaat da köy olarak kalmasını istiyordu, böylece istediği gibi at koşturuyordu ve belediyeye para ödemiyordu. Sonra cumhurbaşkanlığının üst yazısıyla, KHK’yla Damar’ı mahalle statüsüne düşürüp belediyeye bağladılar. Kendi fikrimi söylüyorum, böyle olunca şirket belediyeye su faturası ödemek zorunda kaldı. Bundan sonra şirket belediyeden habersiz herhangi bir hareket yapamayacak. Siyanür tesisiyle de -rakamları bilmiyorum ama- artık nasıl bir para ödeyecekse; belli ki bir anlaşmaları var. Biz takip ediyoruz, o kadar içli dışlılar ki sürekli şirket müdürüyle görüşüyor başkan. Bu vazifeyi üzerine aldığına göre büyük bir çıkarı olduğunu düşünüyoruz. 

BERGAMA’DA OLANLARIN GERÇEK YÜZÜ

Bergama’ya gittiniz mi? 

Evet, ama biz başkanın götürmesini kabul etmedik. “Sizin ekibinizle değil, kendi imkânlarımızla gideriz” dedik. Sonuçta götürecekleri fabrika ne kadar kötü olabilir ki? Sonuçta evine misafir aldığında evini kötü tanıtır mısın, her şeyin en güzelini gösterirsin. Biz İzmir’den ve buradan arkadaşlarımızla bir Bergama kolu oluşturduk. Korona süreci nedeniyle ben gidemedim. Bergama’ya gittiler. Bu sürecin hepsini belgesel gibi Youtube’da ve sosyal medyada paylaştık. Oradaki insanlarla görüşüp, ne zararlar gördüklerini aktardık. Mesela başkan “Zeytinler çok iyi, tarım arttı” diye anlatıyor ama özellikle fabrikanın çevresindeki zeytinlerin ölmemesi için özel bir ekip tutulduğunu, sürekli altındaki toprağın temizlendiğini, sürekli bakıp yaparak o ağaçları hayatta tuttuklarını anlattık. İnsanlar kendi köylerindeki suyu içemez hale gelmişler, sürekli korkuyla yaşıyorlar. Atık havuzunun üzerinde bulutumsu bir şey oluşuyormuş ve bu yükseldiğinde insanlar sokağa çıkamıyorlarmış. Bunu insanlar kendisi anlattı. Bazı insanların anlattıklarını da yakınları orada çalıştığından korktukları için yayınlayamadık. İnsanları ekmeğiyle korkutmuşlar, Cengiz de böyle zaten. Biz Murgul’da bunu çok iyi yaşadık. 2014’te dokuz işçiyi çıkardılar. Sonuçta Murgul madenci şehri, burada yaklaşık bir asırdır madencilik yapılıyor. Bizim madenciliğe karşı olma gibi bir durumumuz yok. Biz madenci çocuklarıyız; dedelerimiz, amcalarımız, abilerimiz hep madende çalışmış, elleri orada nasır tutmuş. Biz siyanüre karşıyız. Zaten kişisel olarak söyleyeyim, ben Cerattepe eylemlerinde de bulundum. Birkaç arkadaşımla sonuna kadar, her türlü desteği verdik. Platform olarak orada bulunamazdık, pankartımıza “Artvin’de maden demek, Murgul’da siyanür demek” pankartı açtık. Çünkü Cerattepe’den getirecekleri altını Murgul’da işleyecekler. 

‘TÜM MURGUL İMZA VERDİ’

Kendinize nasıl bir yol haritası belirlediniz? 

Bergama sürecine dair videolarımızı yayınladık. Yotube üzerinden uzmanların katılımıyla canlı yayınlar yaptık. Başkan “Sizin Murgul yararına çabaladığınızı görüyorum ve Murgul yararına bir karar çıkacağını umuyorum” dedi ama siyanür tesisiyle ilgili referandum talebimizi kabul etmedi. Başkan bu işi oldu bittiye getirecek diye insanların karşı olduğunu göstermek istedik ve imza kampanyası başlattık. Özellikle ikametgâhı Murgul’da olan insanlardan imza topladık. Stant açtık, evleri tek tek gezmeye başladık. Sakarya ve Bursa’da da Murgullular imza toplamaya başladı. Sadece Murgul’da 3 bin imzayı geçtik. Zaten kime gidersek gidelim, hiç kimse siyanür tesisini istemiyor. Halk zaten, sokaklarda gezerken balkonlardan bizi çağırıyor, “Gelin imza atalım” diye. Sakarya’da da 550 imzayı geçtiler. 

Murgul’da ikamet eden kaç insan var? 

Merkezi toplasan 4 bin 500 falan eder. 

Siz yarısından çoğundan imza almışsınız.

18 yaşından küçüklerden imza almadığımızı düşünürsek, herkesten aldık neredeyse… 2014’te de böyleydi, herkes karşıydı. Valilikten aldığımız izin süresi bittiği için standımızı ve pankartlarımızı kaldırdık. Stanttan korona yayıldığına dair dedikodular çıkardılar. Hâlbuki korona, Bergama’ya, Lapseki’ye götürülüp gelenlerden yayılıyor. Halen Bergama ve Lapseki gezilerine devam ediyorlar, grup grup gidiyorlar. Gerçekten insanların evden çıkamadığı bir süreçte herkesi strese sokuyorlar ce koronayı fırsata çeviriyorlar.  Biz yine de imza kampanyamızı sürdürüyoruz. Onlar da boş durmuyorlar, tek tük insanlarla görüşüyorlar. Kimilerini telefonla arıyorlarmış.

Kim arıyor peki? 

Kendi çevresindekiler, Cengiz İnşaat’tan nemalanan insanlar, müteahhitler falan… 

Belediye başkanı nereli? 

O da Murgullu. Ama şunu da söyleyeyim, belediye başkanı AK Partili olmasına rağmen o kadar yalnız kaldı ki, gerçekten şu anda sokağa çıkacak yüzü kalmadı. Onu o duruma getirdik. Gönlünü AK Parti’ye vermiş insanlar bile, bizimle birlikte ve başkana neler söylüyorlar. Onun için oy toplamış insanlar bile bizimle. Şunu da belirteyim, şu ana kadar herhangi bir ÇED başvurusu yok. Cimer’e yazılarımızı yazdık ve Çevre Şehircilik’ten de sürekli kontrol ediyoruz. Biz 2014’te kazandık, yine kazanacağız.

Karantina TV yayınları: 

https://youtu.be/wiSxUHJbPfM

https://youtu.be/L0jYK65Kpfc

https://youtu.be/AttPn-Hyyhw

Bergama videoları: 

https://youtu.be/Cy0nV4she-E

https://youtu.be/rtQ3J-KGyAo

https://youtu.be/CFfaz24uhx4

https://youtu.be/w7cm83QAQ9M