Musa Kart: Üye olduğum tek örgüt ÜTÇ

Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının davası bugün Çağlayan'da başladı. Dava öncesinde yapılan basın açıklamasında 'gazetecilere özgürlük' istendi. Duruşmada Kadri Gürsel'in ardından Akın Atalay savunma yaptı. Savcı Atalay'a, "PKK, DHKP-C ve IŞİD'i terörist görüyor musunuz?" diye sordu. Atalay savcıya, "Bu soruya cevap vermeyi düşüklük sayarım" yanıtını verdi.

Abone ol

DUVAR - Cumhuriyet çalışanları 267 günlük tutukluluğun ardından bugün ilk kez hâkim karşısına çıktı. 11’i tutuklu 17 Cumhuriyet çalışanının 'FETÖ/PDY' ve 'PKK/KCK' örgütlerine üye ya da bağlantılı olma iddiasıyla yargılandıkları dava Çağlayan’da başladı. Cumhuriyet çalışanı gazetecilerin ilk kez hakim karşısına çıktıkları 24 Temmuz, aynı zamanda 'Basında Sansürün Kaldırılış Bayramı' olarak kutlanıyor.

Cumhuriyet davası yoğunluk nedeniyle gecikmeli olarak başladı. Salona çok sayıda gazeteci giremedi. İçeriye giremeyen gazeteciler, salona alınmamalarını sarı basın kartlarını göstererek protesto ettiler. Davayı yerli ve yabancı çok sayıda gazeteci izliyor.

Salona alkışlarla giren Cumhuriyet çalışanlarının kimlik tespiti yapıldı. Kimlik tespitini ardından, iddianamenin özeti okundu. Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, notlarına jandarma tarafından el konulduğu için savunmasını yarın yapacağını ifade etti.

KADRİ GÜRSEL'İN OĞLUNA SARILMASINA İZİN YOK

Duruşma salonunda Kadri Gürsel'in oğlu Erdem, babasına sarılmak için tutukluların olduğu yere geldi. Jandarma komutanı baba oğulun sarılmasına izin vermedi. Mahkemede Ahmet Şık'a 'Çocuğunuz var mı' diye soruldu. Şık "Gurur duyduğum bir kızım var" diye cevap verdi. Şık malvarlığına ilişkin sorulan soruyu ise "Tek dikili ağacım kızım" diye yanıtladı.

'NE HAK VE NE HUKUK'

Savunmaya geçilmeden önce Cumhuriyet'in avukatlarından Abbas Yalçın 9 aylık süreci değerlendirdi. Abbas Yalçın, "Bu hikayede ne vicdan ne hak ne de hukuk var" dedi. Yalçın'ın ardından söz alan avukat Yıldız İmrek, 'kişi başına 3 avukat sınırlamasının savunma hakkının kısıtlanması anlamına geldiğini' söyledi. Mahkeme KHK’yi gerekçe göstererek üç avukat sınırlamasına giderek toplam 57 avukatın duruşmaya katılmasına karar vermişti.

'AVUKATLAR DAHA TEHLİKELİ'

Cumhuriyet davasında bir avukatın mahkeme başkanına, 'Tahliye verecek misiniz' sorusu üzerine, mahkeme başkanı, 'Bu mahkemede avukatlar, sanıklardan daha tehlikelidir' dedi. Bu sözlerin üzerine salonda eğlenceli anlar yaşandı.

'FETÖ cemaatken AKP'yi uyardım'

Kadri Gürsel, ByLock iddialarının asılsız olduğunu ve kullanıcı tarafından tek taraflı arandığını' söyledi. Gürsel 'İddia makamı HTS kayıtlarıma bakmamıştır. İhmal ya da kötü niyettir. Gazeteciler meraklı insanlardır. Herkesle konuşabilirler. Bunun adı gazeteciliktir ve gazetecilik suç değildir.Kadri Gürsel: Hakkımda terör örgütünü destekleyen tek bir kanıt bulamazsınız. FETÖ 'cemaatken' de negatif tutum aldım. Mevcut iktidarın bu örgütle irtibatını deşifre ettim. Maalesef bütün öngörülerim gerçekleşti. Uzun tutukluluk ile yargılanmak başlı başına bir hukuksuzluktur. Beraatimi arz ediyorum" dedi.

Yayın danışmanlığının karar verici bir merci olmadığını söyleyen Gürsel, '34 günlük yayın yönetmeninin Cumhuriyet Gazetesinin yayın politikasını esaslı şekilde değiştirmesi nasıl mümkün olur?' diye sordu. Gürsel 'Erdoğan babanız olmak istiyor' yazısına dair de, "Yazıyı darbeden 3 gün önce yazma sebebim Erdoğan'ın Bulgar bakanın sigara paketine darbeden 3 gün önce el koymuş olmasıdır" açıklamasını yaptı. Savcı, Kadri Gürsel'e "Yönetim kurulu üyesi olmadığınızı mı iddia ediyorsunuz?" diye sordu. Kadri Gürsel, "Ben iddia etmiyorum, resmi kayıtlarda yok. İddianame yanlış" diye yanıtladı. Kadri Gürsel'in savunması sona erdi. Duruşmaya 15 dakika ara verildi.

Adliye önünde 'basına ve gazetecilere özgürlük' çağrısı

'CUMHURİYET BOYUN EĞMEZ'

Aranın ardından Cumhuriyet Vakfı Başkanı Akın Atalay da, savunmasına başladı. Atalay "Sabah gelirken savunmada kullanacağım iki kitabıma da el koydular" dedi. Atalay ifadesine şöyle devam etti, "Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma tam bir hukuk cinayetidir. Soruşturmanın nasıl, neden başladığı, zamanlaması, ortaya çıkan iddianame, soruşturmanın asıl savcısı, bir araya gelince ortaya net bir fotoğraf çekiyor. Birincisi Cumhuriyet gazetesini susturmak ya da teslim almak. İkincisi de siyasi iktidarın hoşuna gidecek yazıları uygulamalı olarak göstermek. Atatürk'ün ismini verdiği, bu ülkenin en eski gazetesine bunu yapan bize ne yapmaz?"

En ufak bir pişmanlık taşımadığını belirten Atalay "Bizi baskı tehdit ve hapislerle korkutamazlar. Cumhuriyet gazetesi korkmaz, pes etmez. Cumhuriyet gazetesinin tek amacı meşru gazeteciliktir. Bu gazete sıradan bir gazete değildir. Bu tarihin ve mirasın yüklediği sorumluluk nedeniyle bu gazetede çalışanlar kimseye boyun eğmez ve biat etmezler. Bu gazetenin yazarlarının ve çalışanlarının katledildiği ama yine de teslim olmadığı bilinir" dedi.

Atalay savunmasına şöyle devam etti, "Yenigün A.Ş. borca batmış değildir. Kimseye kapı kulu olmadık. Biz havuz medyası gibi ahlaken batmadık. Havuz medyası böyle şeffaf olsa görürüz fonlayanları. Gazete, okurları ve destekçileri oldukça ayakta kalacaktır."

'YENİ ŞAFAK, SABAH VE YENİ AKİT'TEKİ BANK ASYA REKLAMLARI'

Duruşmaya öğlen verilen aranın ardından Atalay savunmasına devam etti. Atalay şunları söyledi: "MASAK raporunda 6 yıl içerisinde 9 şüpheli işlem tanımlanmış, Bunları tek tek açıklamak istiyorum. Cihan Haber Ajansı'ndan ajans hizmeti satın alındı ve Kaynak Reklam A.Ş'den 37 bin TL reklam geliri elde edildi. Ama aynı 10 yıllık süreçte Yeni Şafak 309 kez, Sabah 286, Yeni Akit 44 kez Bank Asya reklamı aldı. 2014'te 'Özgür basın susturulamaz, gazetecilere özgürlük' isimli ilanı basmak için alınan para da şüpheli işlem sayılmış. Ülkedeki tüm medya kuruluşları gibi 2015'teki iki seçimde Cihan Haber Ajansı'ndan hizmet aldık ve bedelini ödedik. Bu şirketle başka bir ilişkim de olmadı. Mahkeme gerek duyarsa Kanal D, CNN Türk, Habertürk, Show TV, Star TV, Fox TV,  gibi medya kuruluşlarına yazı yazarak 2015'teki seçimlerde Cihan Haber Ajansı'nden hizmet alıp almadıklarını ve ne kadar ödediklerini sorabilir."

BYLOCK SUÇLAMASINA YANIT

Atalay, Bylock iddialarına ilişkinse şunları söyledi: "Bylock kullanıcısı 5 kişi ile görüştüğüm yer alıyor. Peki bu kişiler kimdir, araştırdım bunları kimdir diye?  Habertürk muhabiri, Radikal gazetesinin muhabiri, T24 internet sitesinden biri ve Zaman gazetesinden bir muhabir ile görüşmüşüm. HTS kayıtlarında bakıldığında bu kişilerin, kamuoyunun gündemindeki bazı davalar ile ilgili görüş almak için beni aramış oldukları görülecektir. Bu görüşmelerin 5'i aynı günde oldu. Şimdi bunu delil olarak dosyaya koyanlara soruyorum: Mutlu oldunuz mu?"

'BENİ 3 KEZ ARADIĞINDA ŞÜPHELİ OLUYORUM'

"Faik Işık'ın 2010-2016 yılları arasında beni araması... İddianame bu aramaları FETÖ'ye yardım ettiğim fiili olarak görüyor. Faik Işık kamuoyunda tanınan bir ismi. Meşhur şiir davasında Cumhurbaşkanın avukatlarından biri. Asıl ilginç olan bu görüşme beni aradığı için FETÖ'yle suçlandığım Faik Işık, TBMM adına İstanbul'da görülen 15 Temmuz davalarına müdahil dilekçesi verdi. TBMM buna rağmen darbe girişiminde avukat Faik Işık'ı görevlendirdi. Işık, geçen haftada Başbakanlık adına da darbe girişimi adına darbe girişimi davalarına müdahil olmak adına dilekçe verdi. Şimdi bir yerde bir yanlışlık var. Beni 3 kez aradığında FETÖ'den şüpheli gösteriliyorum ama aynı kişiyi darbe girişimi davalarına giriyor."

Atalay, iddianamede Twitter hesabı üzerinden paylaştığı 63 adet paylaşım için de şunları söyledi: "İnsanların söylediği sözleri mekandan, zamandan ayırmak doğru değildir. Bazı fikirlerin zamanında söylenmeyip çok sonradan söylenmesi sözün inandırıcılığını ve önemini kaybeder. FETÖ'ye dair yaklaşım ve fikirlerimi 25 Aralık 2015'ten önce de sonra da aynı fikirde ifade ettim."

'BU NADİDE HEYKELİN NÖBETÇİLERİYİZ'

Savunmasını Cumhuriyet gazetesinin eski başyazarı İlhan Selçuk'tan alıntı yaparak tamamlayan Akın Atalay, şöyle devam etti: "Savcılık soruşturmayı emniyete bile bildirmeden önce Cem Küçük'ü tanık olarak dinlemiş. Tanıkların ifadelerinin çoğu dedikodu ve safsata. Üslup ve karakterleri kamuoyunca bilinen kişilerin hakkımdaki olumsuz fikir ve eleştirileri lehime çok kıymetli bir delildir. Korkuya teslim olmayız. Sözlerimi şu sözlerle bitirmek istiyorum: İlhan Selçuk'un bir sözü vardı, 'Herkes kendi heykelini yontar' demişti. Galiba gazetecilerin heykelini orada yönetenler yontuyor. Cumhuriyet gazetesinin heykelini İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Onat Kutlarlar hayatları pahasına yonttular. Bizler burada yargılanan Cumhuriyetçiler, bu nadide heykelin sıradaki nöbetçileriyiz. Nöbetimiz sırasında bu heykele leke sürülmemesi için çabalıyoruz. Bizden öncekiler gibi biz de muktedirlere boyun eğmiyor, korkuya teslim olmuyor, gazeteciliğe ihanet etmiyoruz. Bu zorlu dönemde bunun bir diyeti vardı. Onurumuzla ve gururla ödüyoruz."

'BU SORUYLA ALGI OPERASYONU YARATILACAK'

Savcı yapan Atalay'a "PKK, DHPK-C ve IŞİD'i terörist görüyor musunuz? diye sordu. Atalay, savcıya "Bu soruya cevap vermeyi düşüklük sayarım" yanıtı verdi.

Avukatlar böyle bir sorunun sorulmaması gerektiğini söylerken Atalay, şöyle devam etti: "Bana bu soruyu yöneltilerek provakatif olarak yorumlayıp algı operasyonu yaratılacak. Ben de haksız yere yarın medyada, 'Akın Atalay bu soruya cevap vermedi' diye bir ithamla karşı karşıya kalacağım. Ama şunu belirtmek isterim: Ben bütün hayatım boyunca ve bugün de bütün terör eylemlerine ve şiddet eylemlerine karşı çıkmış bir insanım."

MUSA: KART SUÇLAMAYI AYNEN İADE EDİYORUM

Atalay'ın savunmasını tamamlamasının ardından Cumhuriyet çizeri Musa Kart savunma yapmaya başladı. Kart şunları söyledi: "20 yıla varan hapis cezası ile karşı karşıyayım. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyesi adına suçlanıyorum. Bu suçlamayı aynen iade ediyorum. Ne yazık ki 15 Temmuz, 249 insanımızın şehit edilmesine ve binlerce insanımızın yaralanmasına neden oldu. Yıllar önce  Fethullah Gülen'in devlet içerisindeki yapılanmasına ilişkin karikatürler çizdim. Karikatür özgür düşünce demektir."

'TORUNUM 'DEDE SEN YARDIM VE YATAKLIK YAPABİLİRSİN' DEDİ'

"Bu iddianame gerçeklikle bağlarını koparmış gayrı ciddi bir iddianamedir" diyen Kart şöyle devam etti: "İddia makamı bizi bazı terör olaylarıyla bağdaştırmak için tam 5 ay çalıştı. Karikatürist hayatımda tek örgüte üye oldum. O örgüt ÜTÇ. Açılımı ise 'Ülkenin Tüm Çocukları.' Örgütün üyeleri arasında 2 buçuk yaşındaki torunum da var. Torunuma örgütlerin amaçlarını sordum, cevapladı. 'Dede kimse ölsün istemiyoruz' dedi. Ben de , 'Sizin örgütünüze üye olabilir miyim' diye sordum. Bana, 'Hayır dede sen çocuk değilsin ama örgütümüze yardım ve yataklık yapabilirsin' dedi. Tatil için aradığım numara yüzünden Silivri'de 9 ay kaldım. Yanlış rezervasyon! Musa Kart'ın esprili savunmasına salon gülünce başkan, 'İçinizden gülün' diye uyardı.  Savunmamı, 'Eeeyy vicdan!..' diyerek noktalamak istiyorum."

DURUŞMAYA YARIN DEVAM EDİLECEK

Musa Kart'ın savunmasını tamamlamasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi. Duruşmada yarın tutuklu Cumhuriyet çalışanları savunma yapacak.

DAVADA KİMLER TUTUKLU YARGILANIYOR?

Cumhuriyet gazetesi davasında, gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Okur Temsilcisi Güray Öz, Köşe Yazarı Hakan Kara, Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Karikatüristi Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Avukat M. Kemal Güngör  ile Muhabiri Ahmet Şık tutuklu yargılanıyor.

DAVADA KİMLER TUTUKSUZ YARGILANIYOR?

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet yazarları Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya, gazetenin muhasebe çalışanı Gülseli Özaltay, gazetenin eski çalışanı Bülent Yener. Gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ise dosyada ‘firari sanık’ olarak bulunuyor. Ayrıca gazetenin Muhasebe Çalışanı Yusuf Emre İper ise 107 gündür tutuklu bulunuyor ve bu davaya dahil edilmedi.

A HABER'E 'VATAN HAİNİ' TEPKİSİ

Cumhuriyet davasına giremeyen gazeteciler ve kurumlar, tutuklu gazetecilere dışarıda nöbet tutarak destek oldular. Dışarıda nöbet sürerken DİSK Basın-İş ve A Haber çalışanı arasında bir tartışma yaşandı.  DİSK Basın-İş çalışanı, A Haber muhabirinin Cumhuriyet gazetesi çalışanları için 'vatan haini" ifadesini kullanmasına tepki gösterdi.

TRT HABER'E 'ARKA FON'

Cumhuriyet davasını çok sayıda televizyon kuruluşu canlı yayın bağlantılarıyla verdi. TRT Haber de davayı izleyen televizyonlar arasındaydı. TRT Haber muhabiri Çağlayan Adliyesi önünden Cumhuriyet davası haberini verirken, bir grup ellerinde "Cumhuriyet susturulamaz" ve "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" yazılı dövizlerle "arka fon" oluşturdu.