Müsilaj deniz altında yüzeye çıkmayı bekliyor: 'Acil önlem alınmalı'

Müsilaj tehlikesinin yeniden denizleri sarmak üzere olduğunun tespitini yapan Prof. Dr. Mustafa Sarı, acilen önlem alınması gerektiğinin altını çizdi.

Abone ol

ÇANAKKALE - “Deniz Salyası” olarak da bilinen, müsilaj üç yıl aradan sonra yeniden görüldü. Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nda 2021 yılı yaz dönemi başında görülen müsilaj, Erdek Körfezi’nde Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı tarafından tespit edildi.

Marmara Denizi’nde “ekolojik felaket” olarak nitelendirilen, balıkçılıktan turizme, Marmara Denizi ve Boğazlardaki canlı çeşitliliğine kadar olumsuz etkileri olan müsilajın yeniden tespiti konusunda Prof. Dr. Mustafa Sarı ile görüştük.

2021 YILINDA NE YAPILMIŞTI?

2021 yılı ilkbahar-yaz aylarında Marmara Denizi’nin yüzeyini kaplayan müsilaj felaketi yaşanmıştı. İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nda da etkili olan müsilaj, hem deniz çeşitliliği, hem de balıkçılık ve turizm sektörlerini olumsuz etkilemişti.

O dönemde Marmara Denizi Eylem Planı hazırlanmış, kamu kurum ve kuruluşlarından bilin insanlarına kadar geniş bir yelpazede katılım ile Marmara Denizi’nin geleceği tartışılmış ve sürdürülebilir deniz yaşamı konusunda neler yapılacağı belirlenmişti. O dönem 22 eylemden oluşan, Marmara Denizi Eylem Planı ile ilgili bilgiler veren Sarı, “2021 yılı Haziran ayının başında bu eylem planının uygulanmasına geçilmişti. Ne vardı eylem planının içinde? 22 eylemin 14’ü Marmara Denizinin kirlilik yükünün azaltılmasıyla ilgiliydi. Geri kalan ise stratejik planlama yapılması, kurullar oluşturulması, Marmara Denizi’nin Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesi gibi süreçler vardı. Bu kirlilik yükünün azaltılmasının dışındaki eylemlerin büyük bir kısmını yapmışız. Marmara Denizi’ni komple Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan ettik. Buradaki hedefimiz neydi? Yeni bir müsilaj oluşumunu engellemekti. Yeni müsilaj oluşmasın istiyorduk. Marmara Denizi’ni kirlilik yükünden arındıralım istiyorduk” dedi.

Prof. Dr. Mustafa Sarı

'EYLEM PLANI UYGULANAMADI, MÜSİLAJ GERİ GELDİ'

23 Ekim tarihinde yaptığı kontrol dalışı sırasında, Erdek Körfezi’nde müsilaj varlığını tespit eden Sarı, 3 yıl sonra denizin yeniden müsilaj üretmesinin eylem planının tam anlamıyla uygulanamamasından kaynaklandığını dile getirdi. Sarı, “10 metreden 24 metreye kadar olan derinlikte örümcek ağı gibi yeni bir müsilaj oluştuğunu gördüm. Bilimsel tespitler için fotoğraflarını ve videosunu çektim, örneklemelerini yaptım. Bu bize gösteriyor ki müsilaj geri geldi. Peki neden geri geldi? Bu çalışmaları neden yapmıştık? Müsilaj geri gelmesin diye yapmıştık, hedefimiz buydu. Fakat 3 sene içinde, biz eylem planındaki Marmara Denizi’nin atık yükünü hafifletmeyle ilgili kısımları uygulayabildik mi?” diye sordu.

Sarı, “Şu anda müsilajın geri gelmesinden anlıyoruz ki, uygulayamamışız. Resmi dosyalarda, evraklarda uygulanmıştır. Resmî kurumların sayfalarına bakarsak, birileri bütün faaliyetleri yapmıştır, ölçümler harikadır. Ama deniz bize öyle söylemiyor” dedi.

'BİYOLOJİK ARITMADA ÜÇ YILDA YÜZDE 1 BİLE MESAFE ALINAMAMIŞ'

Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sitesinde bulunan, "Marmara Hepimizin" sayfasında yer alan bilgilere göre; 2021’de bütün Marmara’nın çevresinde, denize ulaşan evsel atıkların yüzde 51’inin ileri biyolojik arıtmadan geçirerek deşarj edildiği bilgisi yer alıyor. 2024 yılında ise bu oran yüzde 51,7.

Sarı, “Yani 2021’den 2024’e gelinceye kadar sağladığımız ilerleme 0,7; yüzde 1 bile değil. Şimdi müsilajın neden tekrar geri geldiği, neden ortaya çıktığı konusu gayet açık ve net değil mi?” ifadelerini kullandı. 

“Marmara Denizi, kimsenin atık çukuru değil” diyen Sarı, “Marmara Denizi’nin çevresindeki 25 milyon insanın atığı, Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet sunan endüstrinin atıkları, tarım zehirleri ve aklınıza gelebilecek bütün atıklar, doğru düzgün arıtılmadan yıllardır Marmara Denizi’ne boca ediliyor. Biz Marmara Denizi’ni atık çukuru olarak, fosseptik olarak kullanıyoruz. Şu anda tekrar ortaya çıkan müsilaj, bizim denizle kurduğumuz bu yanlış ilişkinin sonucu” dedi.

'MÜSİLAJ FELAKET BOYUTUNA ULAŞIYOR'

Müsilajın 1720’li yıllardan beri bilim dünyasının Akdeniz havzasındaki denizlerde bildiği ekolojik bir olay olduğunu dile getiren Sarı, müsilajın, ekolojik olmayan tarafının ise 2021’deki gibi felaket boyutuna ulaşması olduğunu söyledi. Marmara Denizi’nin, ikili bir akıntı sistemi olduğunu söyleyen Sarı, “İşte bu orijinal yapı, müsilaj için zaten çok uygun. İkincisi; iklim değişikliğine bağlı olarak, deniz yüzeyi sıcaklıkları da artıyor. Kirlilik yükü her zaman var. Bir de deniz şartları durağan hale geçince, tetikleyici devreye giriyor ve felaket boyutunda müsilaj ortaya çıkıyor” diye konuştu. 

Müsilajdan kurtulma yolunun ise en basit anlatımıyla bugüne kadar neler yapıldıysa, onları yapmamak olduğunu söyleyen Sarı, Marmara Denizi Eylem Planı’na dönülmesi gerektiğinin altını çizdi: “Şu anda Marmara Denizi’ne ulaşan bütün akarsular esasında birer zehir kanalına dönmüş durumda. Marmara’nın çevresinde bulunan 200’den fazla akarsu esasında sanayinin zehirlerini taşıyor. Çok hızlı bir denetim faaliyeti başlatarak, bu gelen zehirlerin miktarını azaltabiliriz. Bir anda durduramasak bile miktarını azaltabiliriz."

'ERDEK KÖRFEZİ’NDEN İTİBAREN HIZLA YAYILIYOR'

Bundan 10 gün önce Marmara’da sadece Erdek Körfezi’nde müsilaj görüldüğünü ifade eden Sarı, müsilajın hızla yayıldığını dile getirdi. Müsilajın, Paşa Limanı Adası, Avşa Adası, Ekinlik Adası, Marmara Adası ve Tekirdağ açıklarına kadar yayıldığını söyleyen Sarı, “Sırada Gemlik Körfezi ve İzmit Körfezi var. Oradan da İstanbul adalarının çevresi, Çanakkale Boğazı… Her tarafa yayılacak bu müsilaj. Dolayısıyla yayılma hızını engelleyemesek bile, müsilajın baharda yüzeye çıkarak komple Marmara Denizi’nin yüzeyini kaplamasını engellemeye çalışabiliriz veya en azından etkisini azaltabiliriz” dedi.

'BALIKÇILAR AĞLARINI ATIP ÇEKEMEZ HALE GELDİ'

Erdek Körfezi yakınlarında balıkçıların, ağlarını atıp çekemez hale geldiğini söyleyen Sarı, kısa süre sonra Marmara Denizi’nde bütün balıkçıların ağlarını atamaz ve çekemez hale geleceğini dile getirdi. Baharda müsilaj yüzeye çıkarsa, iç turizme hizmet eden bölgedeki turizm tesislerinin bundan etkileneceğini de söyleyen Sarı, şöyle devam etti: “Şimdi, yerel yönetimler ve merkezi yönetim hep beraber, el ele vermeliyiz, Marmara Denizi’ni kirlilik yükünden kurtarmalıyız. Denizin yükü azaltıldığında, müsilajın etkileri, hem ekolojik hem de ekonomik olarak birazcık daha hafiflemiş olacaktır."