Doksanlı yıllarda kendi “komünist geçmişine” adeta savaş açan Rusya’da birçok şehir ve sokak adları değişti. Hatta Maksim Gorkiy ve Vladimir Mayakovskiy’in isimleri haritadan silinmiş oldu. Bununla beraber ateşli ve gaddar devrimci Bauman’ın adını taşıyan “Kazan’ın İstiklal Caddesi” ismini korumuş. Sanırım, bunun nedeni basit. Ekim Devrimi’nden (1917) önce Prolomnaya (“Gediğe giden”) adını taşıyan sokak, 11 Ekim 1552’de Rusların Kazan surlarında patlama ile açtıkları en büyük gedikin istikametinde yer alıyor. İşte o gedikten IV. İvan’ın askerleri şehir içine girmiş. Sokağın eski adı milliyetçi Tatarlara, Kazan Hanlığı’nın Rus işgalcilerinin eline düştüğünü anımsatır. Peki, işgalcilerin ne kadar “Rus” idi?
Biraz tarihe bakalım. Aksak Timur’a mağlup olan Altın Ordu devleti harabelerinde 1438 yılında Kazan Hanlığı, 1443 yılında ise Kırım Hanlığı oluştu. Kırım Hanlığı Rus prenslikleri ve sonra da “Moskova Rusyası”na sürekli düşman olurken Kazan’ı kimi zaman Moskova, kimi zaman Bahçesaray yanlısı hükümdarlar hükmediyordu.
1551’de Kazan tahtına çıkan Moskova yanlısı Şah-Ali kendini halkına beğendiremeyince Rus Çarı’na sığınmak zorunda kaldı. Bunun ardından Moskova’dan öfke dolu “nota”yı alan Kazanlılar Rus valisini kabul etmeye razı oldu. Sonradan fikrini değiştirip prens Semeon Mikulinskiy’e şehir kapısını açmayınca savaş kaçınılmaz oldu. Kazan savunmaya hazırlanmaya başladı, Astragan Nogayları’ndan on binlik takviye birliği geldi. Başındaki “prens” Yediger ise şehrin savunmasını üstlendi. Kazan’ın yardımına koşan Kırım Tatarları da Moskova’ya 200 kilometrede bulunan Tula şehrinden püskürtüldü.
Rus kaynakları uyarınca Kazan’daki otuz bin asker arasında Kazan, Astragan, Kırım ve Nogay Tatarları, Çirmiş, Udmurt ve Dubruntsev isimli birinin komutasında bine yakın Rus askeri varmış. Şehri kuşatan ormanlarda da on bin Nogay akıncısı pusu kurmuş.
23 Ağustos 1552 günü IV. İvan’ın ordusu Kazan’ı kuşattı. Sayısına gelince çoğu kaynak 150 bin rakamını vermesine rağmen kimi tarihçiler 50-60 binden bahsediyor. Seçim sizin.
Ordunun etnik yapısına dair bilgi eksik ve çelişkili olsa da ortaya çıkan tablo şöyle. Rus asıllı askerlerin oranı üçte biri civarındayken Alman, İtalyan ve Polonyalı paralı askerlerle beraber IV. İvan’a Çerkes, Adigey, Kazan’dan bağımsızlık için mücadele veren Çuvaş, Mordovyalı, Çirmiş ve Udmurtlar katılmış.
Tatarlar ise yüzde 40’a yakın çoğunluk oluşmuş. Bunların başında yukarıda bahsettiğimiz Şah-Ali’in komutasında tarihçilere göre sayısı 3 ila 30 bin arasında değişen Kasim Tatarları geliyordu. İki yüz sene varlığını sürdüren “Kasim Çarlığı”nın tarihi kısaca şöyle. 1445 veya 1446’da oğlu Mahmutbek tarafından öldürtülen Kazan hanı Ulu Muhammed’in küçük oğulları Kasim ile Yakub önce Çerkeslere sonra Moskova’ya sığınmıştı. Rus ordusuna katılan Kasim birkaç sene sonra, adı Kasimov olarak değiştirilen Meşçerskiy şehri ile ödüllendirilmişti. O zamandan beri Rusya’ya geçen Tatarların çoğu oraya yerleşir, Ruslarla beraber Letonya, İsveç, Livonya, Polonya’ya karşı savaşırdı. Bugün de torunları Kasimov bölgesinde iskan ediyor.
Moskova yanlısı Kazan ve Nijniy Novgorod Tatarlarından prens Kostrov, prens Çapkın Otuçev, Burnaş, Akseit Çerevseev, Kamay Husainov, Kazan suruna ilk çıkan Bahmet (Yuriy İvanoviç Bahmetyev) gibi birçok murza (“soylu aile mensubu”) kollarıyla beraber Kazan savaşına katıldı.
Moskova ile müttefik olan Çerkesler 1532 yılında Astragan tahtına Rusya yanlısı “prens” Akkubek’i oturttuğu için farklı tahminlere göre sayısı 10 ila 30 bin arasında değişen Astragan Tatarları İvan’ın ordusunda hazır bulundu. Lafı gelince, sözkonusu derebeyi liderlerinden Temrük İdarov birkaç sene sonra IV. İvan’ın kayınpederi olacak.
Başka deyişle Kazan’ı işgal eden Tatarlar, Kazan’ı savunan Tatarlardan herhalukarda kalabalıktı.
IV. İvan’ın karşılaştığı direniş baklenmedik şiddetli çıkmış. Ordusu, her gün hem şehir, hem etraftaki ormanlardan akınlara maruz kalırdı. Birkaç “teslim ol” çağrısını geri çeviren Kazanlılar sonuna kadar mücadele etmeye kararlıydı. Ama işin sonu belliydi. 11 Ekim'de birkaç tünele yerleştirilen barut patlamasıyla surlarda çatlak ve gedik oluştu. Onun ardından bütün şehre yayılan çatışma Hanlık Sarayı etrafında en şiddetli hali almış. Altı gün boyunca yağmaya maruz kalan Kazan’da erkek hemen hemen kalmamış. Çar ise bayrak ve toplarla yetinmiş.
Esir düşen (veya Kazakların eline haince verilen) Yediger, Simeon adıyla vaftiz olduktan sonra ziamet olarak Zvenigorod şehrini aldı ve yüksek rütbe ile İvan’ın birçok seferine katıldı.
Moskova’da yalnızlık çekmemiş olmalı Yediger. Tarihçilere göre Rusya’nın en eski 900 aristokrat ailesinden sadece üçte biri Rus kökenli. Üç yüzü Polonya ve Letonya’dan, üç yüzü de Tatar soylarından geliyor. Onlardan Boris Godunov kısa süre için Çarlık tahtına bile çıktı. 1557’de davetli olarak Çar’ın verdiği ziyafete katılan bir İngiliz gezginine göre baş masada “oğulları ve Kazan Çarları’nın eşliğinde” İvan, ikinci masada papazlarıyla piskopos, üçüncü masada ise Çerkes prensleri oturmuş. Ve de “yan odalarda iki bin Tatar yemek yiyordu”.
Bu da şaşırtıcı olmasın. Rus asilzadelerine şüphe ile bakan IV. İvan’ın yabancı aristokrasiye gösterdiği itibar doğal. Üç yaşındayken babasını, beş yaşındayken annesini kaybeden ve herkesçe gözden çıkarılan, bazen aşçı unutkanlığından yemek alamıyan İvan, büyük oranla hayatını bakan ve generallerin, bitmek bilmeyen “şunun yerine tahta kimi oturtacağız” konulu tartışmalarına borçlu. O arada, kimsenin istenmeyen etkisi altında kalmasın diye ona yakın olanlar sürgüne gider veya öldürülürmüş. Derken Çar’ın yetişkinlik yaşına gelinmiş. Naiplerden kurtulan Çar intikama yönelmiş, Müthiş İvan olmuş.
Bir şey daha. Kazan (ve sonra Astragan) Hanlığı’nın Moskova Çarlığı’na katılmasını kolaylaştıran bir unsur vardı. Bilindiği gibi Kazan dahil bütün Altın Ordu topraklarında ancak Cengizhan soyundan gelen kimseler hükümdar olabilirdi. Ne var ki soyu Litvanya Tatarlarından gelen Müthiş İvan’ın annesi Yelena Glinskaya, Altın Ordu hanı Berdibek kızı Tulunbek-hanum’un torunu imiş. Yani bizim İvan da öyle.
“Rusu kazı, Tatar çıkar” lafı hiç te boş değil.