Müziğin harika çocukları destek arayışında

1948 yılında kabul edilip 1956 yılında kapsamı genişletilen, halk arasında “Harika Çocuk Yasası” olarak bilinen 6660 sayılı Güzel Sanatlarda Fevkalade İstidat Gösteren Çocukların Devlet Tarafından Yetiştirilmesi Hakkında Kanun, müzik alanında üstün yetenekli çocukları maddi anlamda destekleyemiyor. Peki, Harika Çocuk Yasası yeniden işler hale getirilir mi? Yasalar düzleminde söz konusu müzisyen çocuklara nasıl yardım edilir?

Abone ol

Menekşe Tokyay

ANKARA - Piyano öğretmeni olan annesi Berrak Demirel’in piyanosunun tuşlarına üç yaşından beri gizli gizli dokunup pembe tüllü elbisesiyle hayaller kuran Delal Arin Demirel, Amerika’nın Güney Florida eyaletinde düzenlenen Uluslararası Piyano Yarışması'ndan ikincilikle döndü. Bu ödül, Delal Arin Demirel'in geçtiğimiz sene Türkiye çapında çevrimiçi ortamda düzenlenen ve 17 ülkenin katıldığı Evde Sanat Var Müzik Festivali'nde aldığı birincilikten sonra ikinci ödülü.

Delal Arin Demirel

Diyarbakır’da yaşayan anaokulu öğrencisi Delal Arin Demirel, aynı zamanda eğitmeni olan annesiyle dört yaşından beri piyano çalışıyor. Gazete Duvar’a konuşan Delal Arin Demirel, son dönemde piyanoda en çok caz eserleri çalmanın onu mutlu ettiğini belirtiyor.

“Issız bir adaya düşecek olsam yanıma çikolata değil piyano alırdım” diye ifade ediyor Demirel piyano tutkusunu. En çok Bach’ın prelüdlerini çalmayı seviyor. Müzik, onun için mutluluk ve eğlence demek.

HARİKA ÇOCUK YASASI

Delal Arin Demirel, Türkiye’de sayıları yüzlerce olan müzik alanında üstün yetenekli çocuklardan sadece birisi. Gerek bu çocuklar, gerekse aileleri, üstün yeteneklerine dair destekleyici bir mekanizma ve arkalarında güçlü bir siyasi irade olmamasından dolayı yönlerini çizmede tökezliyorlar. 1948 yılında kabul edilip 1956 yılında kapsamı genişletilen, halk arasında “Harika Çocuk Yasası” olarak bilinen 6660 sayılı Güzel Sanatlarda Fevkalade İstidat Gösteren Çocukların Devlet Tarafından Yetiştirilmesi Hakkında Kanun bu çocukları maddi anlamda destekleyemiyor. Yirmi yılı aşkın süredir herhangi bir özel yetenekli çocuk bu yasanın destek mekanizmasından yararlanamadı.

Oysa zamanında İdil Biret, Hüseyin Sermet, Suna Kan, Gülsin Onay gibi değerlerin devlet desteğiyle çok erken yaşta yurt dışında müzik eğitimi almasında aracı olan bu yasal mekanizma, günümüzde özellikle ailelerin sosyo-ekonomik açmazlarını çocuklarının geleceklerine yansıtmamaları için çok önemli bir araç olabilir.

Geçmişte müzik alanında üstün yetenekli olduğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın kurduğu bir komisyonun sınavından geçen çocukların aileleriyle birlikte yurt dışı eğitimleri 16 yaşına kadar devlet tarafından karşılanırdı. Yasanın bir süre sonra işletilememesi sebebiyle ise, 1976 yılında özel statü yönetmeliği çıkarıldı ve konservatuarın yüksek bölümünü bitiren gençlere bir süreliğine yurt dışı bursu verildi. Fazıl Say, Tuluyhan Uğurlu gibi harika çocuklar işte bu dönemde yurt dışı eğitimlerini devlet desteğiyle gerçekleştirdiler.

Bu yönetmelikten en son ise, Türkiye’nin dahi piyanistlerinden Emre Yavuz faydalandı, ancak o dönemde sağlanan maddi imkanlar oldukça azdı ve 2003 yılında yurt dışına gönderilme planı da hükümet değişikliğiyle birlikte Harika Çocuk Bursu kesildiği için gerçekleşemedi. Şu anda Viyana’da yaşayan ve 2015 yılından beri burada konserler veren Yavuz, yurt dışı eğitimini tamamen kendi kaynaklarıyla yapmak zorunda kaldığı için bu süreçte yasanın uygulanmamasının yarattığı birçok “kırgın” harika çocuktan biri.

Gazete Duvar’ın ulaştığı başka birçok üstün yetenekli çocuk da bireysel imkanlarıyla yurt dışında bir eğitim kurumunda müzik kariyerlerini geliştirirken, örneğin Çinli yaşıtlarına hükümetlerinin verdiği destek ve maddi kaynak aktarımını buruk bir sesle aktarıyorlar.

Dünyaca ünlü opera sanatçısı Pervin Çakar da müzik alanında üstün yeteneğini erken yaşta fark edenlerden. Çakar'ın müzik yolculuğu, 14 yaşında Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde kazanmış olduğu halk müziği yarışmasından sonra başladı. Opera ile olan derin bağı ise kendisine sonraki yıllarda hediye edilen bir Maria Callas CD’si ile oluştu. İtalyan bir opera menajerinin kendisini Ankara’da keşfetmesiyle İtalya’ya giden Çakar, İtalyan Kültür Merkezi, İtalya Milli Eğitim Bakanlığı Sanat Bursu ve iş insanı Osman Kavala’dan destek almıştı o zamanlar.

'MÜZİSYENLERİN MÜZİK YOLCULUĞUNA KATKIDA BULUNMAK İÇİN ARACI OLMAK MÜTHİŞ BİR DUYGU'

Çakar’ın en değerli enstrümanı sesi, ama içinde büyüdüğü, şekillendiği Güneydoğu Anadolu coğrafyasındaki sosyo-ekonomik zorlukları da en sert biçimde yaşamış biri olarak ulaşabildiği kadar çocuğa müzik alanındaki hayallerini gerçekleştirmede yardımcı oluyor. Gazete Duvar’a konuşan Çakar, “Sanatta destek olmanın, bir enstrümana sahip olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Çünkü aynı şeyleri ben de yaşadım kariyerimin başında. Azimle, canla başla çalışıp başarılar elde ettikçe bana ve sanatıma inanan hamiler oldu” diyor.

Çakar, son olarak Hakkari’nin Yüksekova ilçesinden bir müzisyene fan flüt temin etti çünkü Mozart, Beethoven gibi ünlü bestecilerin de ardında çok değerli hamiler olduğunu düşündü hep. “Bu yeteneğin düşlerini süsleyen sihirli bir flütün sesiyle fantastik bir yolculuğa çıkmak istediğini gördüm. Bu nedenle sosyal medyada bu genç müzisyenin enstrümana sahip olması için bir duyuru yaptım. Ardından herkes destek olmak istedi. Mutluluktan sabaha kadar ikimiz de uyuyamadık. Onun bu müzik yolculuğuna katkıda bulunmak için aracı olmuş olmak müthiş bir duygu” diyor Çakar.

'YASA İŞLEVSİZ HALE GELDİ VE BİR DAHA KOMİSYON KURULAMADI'

Peki Harika Çocuk Yasası yeniden işler hale getirilir mi? Yasalar düzleminde söz konusu müzisyen çocuklara nasıl yardım edilir?

Çocuk hakları savunucusu avukat Özge Üstün, Harika Çocuk Yasası’nın yürürlükten kaldırılmadığını, ancak bu yasanın ilk dönemlerinde Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın tek bir bakanlık olduğunu ve bu bakanlığın oluşturduğu komisyonca yapılan sınavlarda üstün yetenekli olarak belirlenen çocukların devlet garantisi ile eğitim aldıklarını kaydediyor. Dolayısıyla, zamanla bu iki bakanlığın bir araya gelememesi ile yasa işlevsiz hale geldi ve bir daha komisyon kurulamadı. Öte yandan, 1976 yılında çıkartılan Özel Statü Yönetmeliği ise halen yürürlükte olmasına rağmen işlevsiz durumda.

Gazete Duvar’a konuşan Üstün, “Bugün; bakanlıklar arası işbirliği dışında hem yasanın hem de yönetmeliğin uygulanmasının önünde hiçbir engel bulunmuyor” diyor.

Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Burhanettin Bulut da geçtiğimiz Nisan ayında bu konuda Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un yanıtlaması üzere TBMM Başkanlığı’na bir önerge vermiş, söz konusu yasa kapsamında en son ne zaman özel yetenekli bir çocuğa destek sağlandığını, bu kapsamda kaç vatandaşın başvuru yaptığını, kaçının başvurusunun kabul edildiğini ve yasanın uygulanması için Bakanlığın herhangi bir projesi olup olmadığını sormuştu.

Bulut’un Eylül ayında aldığı yanıtta ise, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile bir yetki ve görev karmaşası yaşandığı belirtilmiş ve bu yasanın işler hale getirilmesi konusunda sorumluluğun artık MEB’de olduğu kaydedilmişti.

'BU, NASIL BİR ÇOCUKLUK İNŞA ETMEK İSTEDİĞİNİZLE ALAKALI'

“Yani yine; bakanlıklar arası işbirliği problemi söz konusu,” diyor avukat Özge Üstün ve ekliyor:

“Esasen yasayı işlevsiz hale getiren bu problem çocukların problemi değil. Yani, 20 yılı aşkın süredir uygulanmayan yasayı yeniden işlevsel hale getirmek bir yasal değişiklik ile ya da yönetmelik ile yapılabilir. Yasanın işlevsizliği problemi daha önce de yönetmelikle çözülmüştü. Bu aslında biraz da nasıl bir çocukluk inşa etmek istediğinizle alakalı.”

Uzmanlar ayrıca Anayasa'nın beşinci maddesi kapsamında devletin vatandaşlarının maddi ve manevi varlıklarını geliştirmeleri için gereken şartları hazırlama yükümlülüğünün de bu yasanın harekete geçirilmesini destekleyici bir hüküm olduğuna dikkat çekiyorlar.

Öte yandan, Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve anayasanın 90. maddesi uyarınca bu sözleşme bir iç hukuk normu iken, sözleşmede taraf devletlere çocukların gelişimini sağlayacak hayat seviyesini sağlama yükümlülüğünü getirme şartı söz konusu.

Avukat Üstün, ülkesindeki çocukların sanatla uğraşmasını, bu alanda yetişmesini ve uluslararası alanda kendisini temsil ederek ülkesine prestij kazandırmasını arzu eden ülkelerin çocuklarını bu yönde desteklediğine ve bu açıdan üstün yeteneklerini geliştirmek için onlara pozitif ayrıcalık tanıyan olanaklar sunduğuna dikkat çekiyor.

“Bunu bugün pek çok ülke üstün yetenekli çocuklarına ücretsiz sağlıyor. Bizim de pekala tek bir yönetmelik ile bu problemi çözebilmemiz ve yeni İdil Biret, Suna Kan’lar yetiştirilmesine fırsat sağlayabilmemiz mümkün.”