Yerleştirmede, garip formlu mahluk-kahramanlar, bize dayatılan normlara isyan ediyorlar. Olsun varsın tek gözüm olsun, üç kafam olsun, saçlarım aşağı doğru değil de tepeye doğru dikine dursun... Benim yaşamaya hakkım yok mu? Arzu Kadar Kadim isimli bu fantastik anlatıda, bu isyanı agresiften ziyade, verdiği mesaja uygun naif bir dille aktaran Hilal Polat, “Mutlak doğru ve güzel olmadan bir dünya nasıl mümkün olur?” sorusunun cevabını arıyor, aratıyor.
Bu aralar bir durup durup uyuyamama hali geldi. Birkaç gecede bir uyku tutmuyor. Hiç böyle bir sorunum yoktu; dört duvar arasında kalıp enerjimizi atamamızdan mı, diye merak eder oldum. Kardeşim de uyuyamıyormuş. Üzerine de geçen gün bir arkadaşım bu ara en çok duyduğu lafın (sakinleştirici bitkisel bir şurup markasına x diyelim) “x’in hapı çıkmış!” lafı olduğunu söyledi. Uyuyamıyorlamış. Onlar, biz, bir çoğumuz. Öyle duydum...
Diğer yandan çok hap map kullanmayı da sevmem; bari meditasyon yapayım dedim, kar etmedi. Derken “uyku meditasyonu” çalma listeleri buldum. Bayağı bayağı masal okuyorlar ve hakikaten uyku seni alıp götürüyor dinlerken. Resmen çocukluğun sırrını çözmüş gibi hissettim. Masal ne güzel şey... Hem huzur verip uyutuyor hem de hayaller kurduruyor.
İşte bu yeni girdiğim uykusuzlar diyarımda bir gündüz yolum Mixer’e düştü. Bir baktım ki, kadife sesini pek sevdiğim Kalben Sağdıç, Hilal Polat’ın yazdığı bir masalı anlatıyor. Masalın kavramsal ve kurgusal tasarımını Hilal Polat, Onur Karaoğlu ile birlikte yapmış. Utku Kara ışık, Okan Kaya da ses tasarımlarına imza atmış. Sanat galerisi olmuş mu size fantastik bir masal dünyası! Disiplinlerarası çalışmaya inanan sanatçı, bize performans, heykel, ses, nakış, minyatür gibi farklı dal ve formların bir araya geldiği bir yerleştirme ile masalını anlatmayı seçmiş. Burada, Mixer Galeri’ye de kutlayan bir selam verelim. Farklı kurgulardan kaçınmamaları (son dönem örneklerden, Biz Aslında sergisi), deneysel olmaları sayesinde biz de bambaşka dünyalarda sanatla buluşabiliyoruz.
Gelelim masalın kahramanlarına ve anlattıklarına. Hilal Polat’ın masalında birtakım mahluklar mevcut... Kiminin tek gözü var, kiminin iki hatta üç, dört kafası. Kimi bıyıklarının altından beş karış dil çıkarıyor, kimi ağzından böcekler. Kiminin upuzun, bir sürü kolu var, kimi popodan birbirine yapışık. Sanatçının kafasındaki bir acayip dünyanın içine girmişsiniz gibi hissettiren yerleştirmede, garip formlu mahluk-kahramanlar, bize dayatılan normlara isyan ediyor, “Bizim niye bu dünyada yerimiz yokmuş ki?” diye soruyorlar. Olsun varsın tek gözüm olsun, üç kafam olsun, saçlarım aşağı doğru değil de tepeye doğru dikine dursun... Benim yaşamaya hakkım yok mu? Arzu Kadar Kadim isimli bu fantastik anlatıda, bu isyanı agresiften ziyade, verdiği mesaja uygun naif bir dille aktaran Hilal Polat, “Mutlak doğru ve güzel olmadan bir dünya nasıl mümkün olur?” sorusunun cevabını arıyor, aratıyor.
Çıkış noktası gelenek olan sanatçının sergi-masalına adım attığınızda, önce aydınlık bir odada, duvarlarda daha önce duymadığınız bir mitin el emeği karelerine bakarak masalı dinlemeye başlıyorsunuz. Derken perdenin arkasında gölgeler oynuyor ve gözü kıstıran beyaz bir ışığın ardında hikâyenin kahraman mahlukları uçuyorlar, sallanıyorlar ya da orada öylece durup bakıyorlar… Bakın, bize bir şeyler anlatmak istiyorlar. Neden dinlemeyesiniz? Hilal Polat, bu masal üzerinden masal-dünyanın içerisinde gezerek performansın bir parçası haline gelen izleyiciye ahlak, yaşam hakkı, estetik normları düşündürtüyor. Kim kimin çirkin, kim kimin güzel olduğuna, neyin doğru, neyin haklı olduğuna nasıl karar veriyor? Neden kabul ediyoruz? Kör müyüz, korkak mıyız yoksa gaddar mı? Bir düşünün…
Hilal Polat’ın Arzu Kadar Kadim sergisi, 6 Şubat 2021’e kadar Mixer’de.