NASA uzayda yaşam bulduğumuzda neler olabileceğini tartışmak istiyor 

NASA’da çalışan bilim insanlarına göre, gelecekte uzaylı yaşamın tespit edilebilmesi için öncelikle doğru bir tartışma ortamı kurulması ve akla yatkın tartışmaları kamusal alanda gerçekleştirmeliyiz.

Abone ol

Peter Dockrill

DUVAR - Şu ana dek dünya dışı yaşamın varlığına ilişkin herhangi bir kanıt bulamamış olsak bile, bu, durumun değişebileceği güne hazırlıklı olmamamız gerektiği anlamına gelmiyor. Ne de olsa, pek çok bilim insanı uzaylı yaşamın kesin bir ihtimal olmasa da belirgin bir ihtimal olduğunu düşünüyor.

Şimdilik Dünya’dan uzaklarda süren bir yaşamın varsayımsal mevcudiyetini desteklemek için kesin bir kanıt parçası ortaya koyamamış olsak bile, yine de durmaksızın onu arıyoruz. NASA’da görevli bilim insanları, bu kanıta ulaştığımız veya bulduğumuz -yahut öncelikle, yalnızca geride kalan izlerini bir araya getirmeye başladığımız- zaman, buna hazırlıklı olmamız gerektiğini ifade ediyorlar.

BİLİMSEL BİR ÇERÇEVE OLUŞTURMAK GEREKİYOR

NASA araştırmacıları -uzay ajansının baş bilim insanı olan James Green’in öncülük ettiği yeni bir bilimsel makalede-, dünya dışı yaşamın kanıtlarını ortaya koymak söz konusu olduğunda neden bir çerçeve oluşturmamız gerektiğini tartışmaya açıyorlar. Ekip, “Dahil olduğumuz nesil, gerçekçi bir biçimde Dünya’dan uzaklardaki yaşama dair kanıtları keşfeden kuşak olabilir” diye yazıyor. “Bu ayrıcalıklı potansiyel, beraberinde bir sorumluluk da getiriyor.”

Araştırmacıların aktardığı kadarıyla, insanlık tarafından uzaylı yaşamın keşfedilmesinin bir ‘evet ya da hayır’, ‘ya hep ya da’ hiç meselesi olma ihtimali düşük. Daha çok, dünya dışı yaşamın saptanmasının uzun vadeli, gittikçe gelişen bir bilimsel araştırma ve keşif süreci olması daha muhtemel görünüyor ve bu durum hepimiz tarafından ne kadar erken anlaşılırsa o kadar iyi olacak.

Araştırmacılar, “Tarih, yalnızca ikili terimlerle ele alındığı zaman, daha sonra hatalı ya da belirsiz olduğu kanıtlanan pek çok [dünya dışı] yaşam tespiti iddiası içeriyor” diyorlar.

AŞAMALI BİR YAKLAŞIM UYGULANMALI

“Eğer yaşam arayışını bundan ziyade aşamalı bir süreç olarak yeniden biçimlendirirsek, bağlamsal ya da düşündürücü olan ama kesin bulgulara sahip olmayan gözlemlerin değerini aktarır ve hatalı başlangıçların ve çıkmaz yolların sağlıklı biçimde işleyen bir bilimsel sürecin beklenen bir parçası olduğunun altını çizebiliriz.”

Bunun gibi çok aşamalı niteliksel bir değerlendirmenin karmaşıklığı, yeni keşifleri ölçmek ve haritalamak için NASA’nın uzay yolculuğu araçlarının gelişimini izlemek amacıyla kullandığı ‘teknoloji hazırlık seviyesi’ (TRL) ölçeğine çok benzeyen bir şeye, tasarımdan gerçek görevlerde uygulamaya varıncaya kadar kademeli bir ölçeğe ihtiyacımız olması.

NASA, yaşamın varlığına ilişkin astrobiyolojik tespitler söz konusu olduğunda bir benzerlik kullanabileceğimizi ifade ediyor: Bahsi geçen şey, öncelikle potansiyel biyoimzaların tanımlanmasına odaklanan ölçeğin en düşük seviyelerine ve meselenin daha kendine has ve belirli ölçümlerine ayrılmış daha yüksek seviyelere sahip bir “yaşam algılama güvenliği” (CoLD) ölçeği.

SAĞLAM BİR ÖLÇEK İLERLEMEYİ HIZLANDIRACAK

Bu tür ayrıntılandırılmış -potansiyel yaşam bulgularını bir takım nesnel ve giderek daha da zorlaşan ölçütler karşısında takip eden- bir ölçek, öne sürülen biyoimzaların tamamının standartlara sahip bir bağlam içine yerleştirilmesine yardımcı olacak ve araştırma topluluğunun (ve onların araştırmalarını takip eden daha geniş bir grubun) bilim insanlarının duyurduğu yeni bulguları yorumlamasına yardımcı olacak.

Araştırmacılar, “Yaşamın saptandığına ilişkin iletişim kurmak amacıyla en doğru uygulamaları oluşturmak, gayet zorlayıcı bir çabanın başlangıç aşamalarında akla yatkın beklentiler yaratmaya, süreç boyunca çoğalan adımlara değer katmaya ve hatalı başlangıç ve çıkmaz sokakların zaten beklenen şeyler ve potansiyel olarak bilimsel sürecin verimli bir parçası olduğunu açıkça ifade ederek kamuoyunun güvenini kazanmaya yardım edebilir” diye yazıyorlar.

“Gerçekleşen diyaloğun neticesi ne olursa olsun, mühim olan hadise bunun gerçekleşmesidir... Bunu yaparak, tam anlamıyla çalışmamızın sonuçlarını ve onunla bağlantılı heyecanı iletme konusunda daha etkili olabiliriz.”

Makalenin orjinali Nature dergisinde yayınlandı. (Çeviren: Tarkan Tufan)