Nasıl başlar her şey?

Brezilyalı yazar Silvana Tavano şöyle diyor: “Neyse ki pek çok şey, sadece bir arzuyla başlar: Bir sır, hiçbir şey anlatmamayı seçtiğimizde başlar… Bir dostluksa her şeyi anlatmak istediğimizde.”

Burcu Aktaş bu.aktas@gmail.com

Bir öykü yazmak… Etrafımızdaki çoğu şeyin nasıl başladığına ve hatta “başlama”ya dair… Yazılacak en zor konu gibi geliyor kulağa. Bu işi muhteşem bir sadelikle başarabilen Silvana Tavano’dan söz açmalı burada. Yirmi yılı aşkın gazetecilik yapan, 2000’li yılların başından bu yana da tüm zamanını çocuk kitapları yazmaya ayıran Brezilyalı yazarın çocuk edebiyatının öne çıkan modern klasikleri arasına giren kitabı Nasıl Başlar? başlangıçları es geçtiğimiz, sonuca odaklandığımız dönemlerden geçerken her yaşa uygun bir hazine. Hepi topu otuz iki sayfada bir sadelik, sorgulama ve fark ediş şöleni.

Silvana Tavano “Bir şeyler nasıl başlar?” teması üzerine kuruyor kitabını, Elma Andrade ise metnin sadeliğine ayak uydurarak görselleştiriyor hikâyeyi.

Tavano, her şeyin kendince bir başlangıcı olduğunu öyle güzel örneklerle anlatıyor ki… Üstelik bir yazar için en anlamlı girişi yapıyor. Cümlelerin kelimelerle, kelimelerin harflerle başladığını söylerken “Pek çok masal bir varmış, bir yokmuş diye başlar” diyerek not düşüyor. Bu oyun, öykünün devamının aynı naiflikte, sonunun ise aynı tatlılıkla biteceğini müjdeliyor.

“Okulun ilk günü olduğu gibi tatilin de ilk günü vardır. Her ayın 1. günü vardır ve her yıl ocak ayıyla başlar. Kim bilir, belki dünyanın başlangıcı da 1 Ocak’tır!” Tavano’nun anlatımı, Elma’nın pastel renklere bürünmüş resimleriyle ilerliyor. Derken insan mutluluğunu en iyi anlatan davranışı öyküye dahil ediveriyor yazar. Gülmek… Gıdıklama, şaka ya da palyaço kıkır kıkır güldürür bizi Tavano’ya göre. İlk esneme uykumuzun geldiğini gösterir ya da ardı arkası kesilmeyecek diğer esnemelerin başlangıcıdır. Büyük laflar etmeden öykü devam ediyor. Nasıl Başlar?’ın sırrı da burada zaten.

Öykünün dönüm noktası ise yazarın bazı şeylerin başlangıçtaki haline benzemediğine dikkat çekmesi. Bundan sonra bir düşünce yolculuğu bekliyor okuru. Tavano, kelebeğin önce tırtıl, civcivin yumurta, kurbağanın iribaş olduğunu hatırlatıp değişimi en güzel anlatanlar arasına giriyor. Gözümüzün önünde olmayanın büyüsünü bazı şeylerin başlangıcının görünmeyişiyle birleştiriyor: “Ağaçlar toprağın altında başlar hayatına, bulutlar gökyüzünün başlangıcını gizler.” Yazar örnekleriyle okurun aklını başından almışken bir soru geliyor: “Ya deniz? Kumsalda başlar mı, yoksa biter mi?” Bu sorudan sonra işlerin iyice karıştığını düşünürken yardıma koşan yine Tavano oluyor: “Karmaşık görünen pek çok şeyin basit bir başlangıcı vardır her zaman: Resim yavaş yavaş, önce bir çizgiyle başlayıp ortaya çıkar. Senfoni ilk nota yazıldıktan sonra; her buluş bir hayalden sonra…”

Hangi okuru etkisi altında kalmaz ki şu cümleler: “Neyse ki pek çok şey, sadece bir arzuyla başlar: Bir sır, hiçbir şey anlatmamayı seçtiğimizde başlar… Bir dostluksa, her şeyi anlatmak istediğimizde.”

Unutmadan: “Her şeyin bir sonu olduğunu anlamanın tek yolu vardır: Başlamak.”

Not
Silvana Tavano’nun yazdığı, Elma’nın resimlediği, Filiz Özdem’in çevirdiği bu modern klasiği Yapı Kredi Yayınları basıyor. Kitabın ilk baskısı 2016 yılında yapılmıştı. Şimdi onuncu baskısında. Nice yeni baskılara diyelim bu küçük mücevhere. 

Caption
Tüm yazılarını göster