NATO: Navalni'nin ölümü, Moskova'daki otoriter rejimin sonucu

Navalni'nin hayatını kaybetmesiyle ilgili ülkenin 'iç işi' olduğu gerekçesiyle yorum yapmaktan kaçınan Çin'e tepki gösteren Stoltenberg, "Bu ölüm, Moskova'daki otoriter rejimin bir sonucu" dedi.

Abone ol

DUVAR - NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya'da muhalif lider Aleksey Navalni'nin cezaevinde hayatını kaybetmesiyle ilgili, ülkenin "iç işi" olduğu gerekçesiyle yorum yapmaktan kaçınan Çin'e tepki gösterdi. Stoltenberg, 60. Münih Güvenlik Konferansı'na (MSC 2024) katılmak için bulunduğu Almanya'da gazetecilere, Çin-Rusya ilişkileri ve Navalni olayına ilişkin değerlendirmede bulundu.

'HERKES BİLİYOR'

AA'nın aktardığına göre Çin'in, Rus muhalifin, 16 Ocak'ta Rusya'nın Arktik bölgesinde tutulduğu hapishanede hayatını kaybetmesine tepkisiz kalmasını eleştiren Stoltenberg, "Elimizde, Çin Dışişleri Bakanlığının, Navalni'nin ölümünün Rusya'nın 'iç işi' olduğuna dair açıklaması var. Hayır, bu Rusya'nın 'iç işi' değil. Herkes biliyor ki bu ölüm, Moskova'daki otoriter rejimin bir sonucu" dedi. Stoltenberg, Navalni'nin Rus rejimi tarafından haksız şekilde tutuklandığını, Devlet Başkanı Vladimir Putin'e karşı gelmeye cüret ettiği için acımasızca zehirlenerek ölüme mahkum edildiğini savundu.

'PEKİN, UKRAYNA'DAKİ SAVAŞI YAKINDAN İZLİYOR'

Pekin'in Navalni'nin ölümüne verdiği tepkinin, Çin'in, müttefiki Rusya'ya Ukrayna ile savaşında verdiği sessiz desteğin parçası olduğunu ve bunun küresel sonuçları olacağını ileri süren Stoltenberg, "Pekin, Ukrayna'daki savaşı yakından izliyor. Bugün Ukrayna'da olan yarın Asya'da olabilir. Putin Ukrayna'da ne kadar başarılı olursa, (Çin Devlet Başkanı) Şi'nin Tayvan'da güç kullanma olasılığı o kadar artacaktır" ifadelerini kullandı.

AFP haber ajansı, 17 Ocak'ta yayımladığı haberde, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü'ne, Navalni'nin ölümüne ilişkin ilettikleri soruya, "Bu Rusya'nın iç işidir, yorum yapmayacağım" yanıtı aldıklarını bildirmişti. Çin Dışişleri Bakanlığı, internet sitesinde konuya dair açıklama yayınlamazken, Sözcü'nün haberdeki ifadeleri ülke basınında yer bulmamıştı.

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)