NATO ve Münih Güvenlik Konferansı: Batı ittifakı için terapi vakti

Yeni dönemde beklendiği gibi ABD yönetimi Avrupalı müttefikleriyle daha sıkı ilişki kuracak ve birlikte daha koordineli çalışacak. Ankara için herkesle pragmatist biçimde çoklu işbirliği kurarım günlerinin sonu yaklaşıyor.  

Abone ol

KÖLN - Geçtiğimiz hafta 17-18 Şubat’ta NATO üyesi devletlerin savunma bakanları video konferans aracılığıyla bir toplantı gerçekleştirdiler. Bu, ABD’deki yönetim değişikliğinden sonraki ilk NATO toplantısıydı. Yine Biden yönetiminin müttefikleriyle bir araya geldiği bir başka toplantı da 19-20 Şubat’taki Münih Güvenlik Konferansı‘ydı.

Her iki toplantının merkezinde de ABD’nin yeni yönetiminin Batı ittifakı ile ilgili vereceği mesajlar önemliydi. Beklendiği gibi Joe Biden Münih Güvenlik Konferası'nda, Avrupa ve NATO müttefiklerine bir önceki ABD Başkanı Donald Trump’ın zedelediği güveni yeniden kazanmaya çalışacağını gösterdi. 

Biden konferansta NATO’nun ABD için tekrar öncelikli olduğunu söyledi ve "ABD’nin Başkanı olarak konuşuyorum ve tüm dünyaya çok açık bir mesaj gönderiyorum. Amerika geri döndü. Transatlantik ittifak geri döndü. Ve geriye bakmayacağız" dedi. 

Biden ondan beklendiği gibi sözlerine "ABD Avrupa Birliği’ndeki ortaklarımızla ve başkentleri ile yakın temasta çalışacaktır" diye devam etti. Biden, "NATO ortaklarından birine saldırı hepimize saldırıdır" ifadelerini de kullandı. Trump’ın 'demode' olarak nitelediği ve belirsizlik içerisine soktuğu NATO, Biden yönetimindeki ABD ile tekrar varlığını hissettirecek. 

AB ve ABD yeni dönemde küresel iklim krizinde, pandemiyle mücadelede, NATO gibi birçok uluslararası kuruluşların reformunda, silahsızlanma ve adil ticaret ilişkileri, otoriter rejimlerin güçlenmesine karşı birlikte mücadele etmeyi hedefliyor. 

ÇİN VE RUSYA’YA KARŞI ORTAK TUTUM

Joe Biden, toplum modelleri arasında yaşanan yol ayrımından da bahsetti. Son birkaç ayın da gösterdiği gibi, demokrasinin acilen "savunulması, güçlendirilmesi ve yenilenmesi" gerektiğine vurgu yaptı. "Sosyo-politik, ama her şeyden önce Çin ile ekonomik rekabet sertleşiyor ve bunu memnuniyetle karşılıyorum" diyerek Avrupalı ortaklarına uzun dönemde Çin ile stratejik rekabete hazır olmaları gerektiğini söyledi. Rusya ve Çin'e karşı açıkça ortak pozisyon alınması gerektiği çağrısında bulundu.

Biden, "Birlikte biyoteknoloji, yapay zeka ve gelecekteki siber uzay normları gibi alanlarda da teknolojik ilerleme kurallarını yazmayı başarabiliriz" dedi.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de AB'nin büyük sosyal medya platformların hesap verebilirliği konusunda net şartlar istediğini belirtti. Batı demokrasileri için bu kadar büyük öneme sahip kararların tek başına bilgisayar programlarına veya Silikon Vadisi'ndeki toplantı odalarına bırakılamayacağını ifade etti.

Ursula von der Leyen, Biden’ı takip ederek dijital ekonomi için kurallar dizisini ortaklaşa yazmayı teklif etti ve "Hiçbirimiz bunu Çin'e bırakmak istemiyoruz" dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve BM Genel Sekreteri Guterres de dijital alana dair kısaca değindiler. Macron, dijital alandaki nefret söylemine karşı mücadelenin önemini vurguladı. Guterres aynı zamanda ölümcül otonom silah sistemlerinin kategorik olarak yasaklanması çağrısında bulundu. Yapay zekânın geleceğin savaşına getirebileceği en tehlikeli boyut olduğunu söyledi.

BIDEN’IN VERDİĞİ MESAJLAR TÜRKİYE’YE GERİ ADIM ATTIRACAK

Biden’ın Rusya ve Çin’e karşı ortak pozisyon alma çağrısının ardından ABD‘nin S-400’ler konusunda pazarlık kapısının kapalı olduğu çıkarımını yapmak yanlış olmayacaktır. Yeni dönemde beklendiği gibi ABD yönetimi Avrupalı müttefikleriyle daha sıkı ilişki kuracak ve birlikte daha koordineli çalışacak.

AB’nin mart ayında planladığı zirveden hala Türkiye’ye yaptırım çıkma olasılığı var. Ancak Türkiye’ye NATO görevlerinde daha çok sorumluluk da verilebilir. NATO’nun Irak’taki toplam personel sayısı da 500’den 4000‘e çıkarıldı. Türkiye’nin bu görevdeki personel sayısı da artacak. Yine NATO Afganistan’daki operasyonu genişletme kararı alırsa Türkiye’nin buradaki sorumluluğu ve personel sayısı da artacak. Bir taraftan NATO içerisinde daha çok sorumluluk alırken diğer taraftan yeniden açıkça Batı ittifakının tavır alacağı Rusya ile savunma sistemi veya savaş uçağı alımı yapması pek olası görünmüyor.

Ankara iç siyasette Batı’yı özellikle son zamanlarda ABD’yi düşman gibi tanımlasa da birebir ilişkilerde bu tonu sürdürmesi mümkün değil. Türkiye’nin NATO ve Batı ittifakındaki pozisyonu herhangi bir hükümetin canının istediği gibi davranmasına imkân tanımıyor.

AK Parti'nin dış politika üzerinden iç siyasete oynayabileceği tüm oyunlar oynandı gibi görünüyor. Erdoğan, Biden yönetimine de ABD’ye de açıktan olmasa da yavaş yavaş ittifak mesajları vermeye başladı. Ayrıca 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesiyle beraber Türkiye ile Ukrayna arasında gelişen yakın işbirliği hala devam ediyor. Türkiye ve Ukrayna savunma ve havacılık alanında otuzdan fazla proje üzerinde birlikte çalışıyorlar. Türkiye’nin Ukrayna ile işbirliğini Putin’in açıktan kabul etmeyeceği zamanda gelecektir. O zaman Türkiye’nin Batı ittifakına tamamen yüzünü dönmesi gerekecektir. Herkesle pragmatist biçimde çoklu işbirliği kurarım günlerinin sonu Ankara için yaklaşıyor.