Ne kadın ne erkek: Üçüncü cins
Almanya İçişleri Bakanlığı, Federal Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı kabul edeceğini açıkladı. Birçoğu için bu aynı zamanda, interekseksüalitenin artık "cinsel gelişim rahatsızlığı" olarak görülmemesi gerektiği anlamına geliyor. Bu görüş, çocuklardaki cinsiyete dayalı cerrahiyi de etkileyecek.
KÖLN - Geçtiğimiz hafta çarşamba günü Federal Almanya Anayasa mahkemesi tipik kadın veya erkek tanımına uymayan anatomik cinsiyet özellikleri taşıyan interseksüel bireylerin doğum kütüklerindeki “erkek” ya da “kadın” ibarelerinden birini seçmek zorunda bırakılmalarının ayrımcılık olduğuna hükmetti. Mahkeme aldığı bu kararla temel kişilik haklarının korunmasına atıfta bulundu.
Yasama birimlerinin 2018 yılının sonuna kadar bu konuda yeni bir düzenlemeye gitmeleri gerekiyor.
"Kadın" ve "erkek" tanımlamasının dışında "inter" veya "farklı" gibi tanımlama olacak. Bu yasaya kadar tek alternatif olarak herhangi bir cinsiyet tanımlamasına kayıt ettirmemek vardı.
KARARIN ARKA PLANI
Haziran 2014'ten beri, intersex bir kişi olan Vanja, doğum kayıtlarındaki girişi "kadın"dan "inter veya farklı"ya çevirmek için savaşıyordu. Vanja bir kız olarak kayıtlıydı. Oysa kromozom analizine göre, Vanja ne bir kadın, ne de bir erkek.
Almanya'nın Hannover kenti yakınlarındaki Gehrden'in nüfus kayıt bürosu, durumu bölge mahkemesine taşıdı. Hem Hanover'deki Yüksek Bölge Mahkemesi hem de daha sonra Karlsruhe'deki Federal Mahkeme, Vanja'nın başvurusunu yasanın üçüncü bir seçenek sunmaması argümanına dayanarak reddetti. Sonra Vanja'nın desteklediği "üçüncü seçenek için kampanya", Federal Anayasa Mahkemesi'ne gitmeye karar verdi. 2 Eylül 2016'da anayasa mahkemesine şikayette bulunuldu ve bu itiraz başarılı oldu.
İNTERSEKSÜALİTE NE DEMEK?
Bilim insanları tarafından “orta cinsiyet” ya da “üçüncü cinsiyet” olarak da tanımlanan interseksüellikte cinsiyet tam olarak belirlenemiyor. Hem erkeksi hem de kadınsı cinsiyet özelliklerine sahip olan bireylerdeki bu niteliğin onların cinsel kromozomlarından kaynaklandığı ama aynı zamanda hormonlarla da ilgili olabileceği kaydediliyor. Sık sık transaseksüellikle karıştırılıyor ama aynı şey değil. Transseksüel bireyler, biyolojik olarak bir cinsiyetle doğuyorlar ancak kendilerini doğdukları biyolojik cinsiyete ait hissetmiyorlar. Ancak interseksüel bireylerin kromozomlar, gonadlar (üreme hücreleri), hormonlar veya dış genital organlar tek bir cinsiyet için açık değildir. Aynı zamanda kadın ve erkek cinsel özelliklerine sahiptirler. Bu nedenledir ki "interseksüel" teriminden önce "hermafrodit" veya "çift cinsiyetli" olarak tanınıyordu. Ancak biyolojik cinsiyet olarak interseksüel olan kişiler bu iki terimi de ayrımcılık olarak görüyorlar.
Uzmanlara göre, interseksualitenin çeşitli biçimleri var. 60'dan fazla genetik varyasyonu olduğu düşünülüyor. Örneğin etkilenen çocukların bir kısmı bir kıza benziyor ancak genomda bir Y kromozomu var. Diğerlerinde vücut erkek hormonları üretiyor, bu nedenle etkilenenler bir kadın cinsel organıyla doğmuş olsalar bile bir erkek gibi görünüyorlar. Bunun yanı sıra iki cinsel organla doğanlar da var.
İkinci form interseksüelitenin en yaygın türüdür: Adrenogenital sendrom (AGS) - her 10 bin yeni doğan bebekten birinde görülür. AGS'de çok sayıda erkek hormonu oluşur ve yeni doğan bebek, kadın cinsel özelliklerine rağmen erkek görünümüne sahip oluyor.
Gebeliğin altıncı haftasına gelindiğinde, her fetusta hangi cinsiyet yönünün geliştiğinden emin olunamıyor. Biyolojik olarak sadece XY kromozomları çifti erkek cinsiyet özelliklerini büyütebilir, XX kromozomunun çifti de kadın cinsiyet özelliklerini. İnterseksüel insanlarda yalnızca bir X kromozomu vardır, bunlar açıkça biyolojik kadın olması için (X kromozomu) veya erkek olması için (Y kromozomu) olarak tanımladıkları ikinci kromozom, eksiktir. Bugüne kadar doktorların "cinsel gelişim rahatsızlığı" olarak tanımladıkları bu tanımlama da günümüzde artık "ayrımcılık olarak" kabul görüyor.
Almanya'da interseksüel doğanlar için tam bir sayı yok. Şu anda, Almanya'da 80 bin ile 120 bin interseksüel insanın yaşadığı tahmin ediliyor. 2 binden 5 bine kadar yeni doğan bebeğin net bir cinsiyeti olmadan doğduğu ve bu nedenle de Almanya'da muhtemelen yılda 150 yeni doğan bebeğin etkilendiği düşünülüyor.
Almanya İçişleri Bakanlığı, Federal Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bu kararı kabul edeceğini açıkladı. Birçoğu için bu aynı zamanda, interekseksüalitenin artık "cinsel gelişim rahatsızlığı" olarak görülmemesi gerektiği anlamına geliyor. Bu görüş, çocuklardaki cinsiyete dayalı cerrahiyi de etkileyecek. "Üçüncü Seçenek" gibi kampanyalar, ebeveynlerin artık çocukları adına bir operasyon kararı almasına izin verilmemesini de içeriyor.
BAŞKA ÜLKELERDE DURUM NEDİR?
Avustralya'da, 2003 yılından beri "X" cinsiyet bildirimi var. İlk zamanlar bu bildirim biyolojik cinsiyet belirsizliği ile ilgiliydi, ancak 2013'ten beri özgürce tercih edilecek bir seçim.
Hindistan'da 2014'ten beri üçüncü cinsiyet yasal olarak tanınmaktadır, Kanada'da bu yılın Ağustos ayından bu yana "X" cinsiyet bildirimi pasaportlarda da geçerlidir. Ayrıca Kolombiya, Arjantin, Malta, Bangladeş, Nepal, Pakistan, Yeni Zelanda ve Danimarka'da da geçerli.
Belki de cinsiyet ikili bir konsept olmak zorunda değildir. Belki evrim insan biyolojisini bambaşka bir yere taşıyacak. Öncelikli olarak bu konularda toplumsal bilinci artırmakta, empatiyi geliştirmkte fayda var. İnterseks bireyler illaki ikili cinsiyet konseptine karşı değiller. Ancak İnterseks aktivistleri insanların vücutlarına ne yapılıp yapılamayacağının kararını verme hakkının direk kişinin kendisinde olmasını istiyorlar ve bunun için çabalıyorlar.
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler şu linke ve KaosGL'nin internet sitesine bakabilirler.