Ne o, incir ve zeytin de mi cibilliyetsiz?

Feminist isyan çevreci isyanla doğa talanına karşı direnişi de içeriyor bugün. Ve kaçınılmaz olarak Ukrayna'da Rusya'nın işgali ve direniş ile bu yıl her zamankinden daha çok barış ve silahsızlanma çağrısı yükseliyor bildirilerde, sokaklarda,  alanlarda ve gecelerde. Bu yıl incir, zeytin ve barış, her yerde 8 Mart gecelerini çınlatacak eşitlik ve özgürlük kadar…

Berrin Sönmez bsonmez@gazeteduvar.com.tr

“İncire ve zeytine yemin olsun.” Tîn Suresi'nin ilk ayeti iki meyveye and içen ilahî mesajla başlıyor. Ki tîn incir zaten. Hikmetinin sırrına henüz erişilemeyen ayetlerden. Gerçi vahiy tarihinden günümüze kadar pek çok tefsir ile yorumlanmış ancak hepsi de doyurucu olmayan tahminlerden ibaret. İlahi mesajdaki yeminler genellikle o varlıkların önemini işaret eder. İnsanların dikkatini çeker, tefekküre yöneltir. Ve ihtar da içerir. Uyarır insanları. İncire ve zeytine niçin yemin eder yaratıcı? 1440 yıldır bu ağaçların yetiştiği coğrafya olarak bilinen bölgelerin dinler tarihindeki önemiyle bağlantılı tefsirler görüyoruz. Hayli tuhaf… Ağaçların, meyvelerin kendine mahsus özellikleri, kıymeti de besin değeriyle açıklanan yaklaşımlar da bulunur elbet.

Diğer yandan mitoloji de zeytini barışla ilişkilendiriyor. Ağacının yaşlandığında bile meyve veren uzun ömürlü oluşuyla kadim kültürlerde yer buluyor kendisine. İncir ise tohumunun dayanıklı oluşu ile ünlü. Ve hayatiyet kabiliyetiyle anılır bu yumuşacık ama çetin meyvenin ağacı.

Evliya Çelebi'nin 'dağından yağ ovasından bal akar' tarifiyle ünlü Ege şimdi kan ağlıyor. İnciri ve zeytini için isyanda Ege. 8 Mart feminist öfke ve isyanın, eşitlik için erkek egemenliğine direnişin günü. Feminist isyan çevreci isyanla doğa talanına karşı direnişi de içeriyor bugün. Ve kaçınılmaz olarak Ukrayna'da Rusya'nın işgali ve direniş ile bu yıl her zamankinden daha çok barış ve silahsızlanma çağrısı yükseliyor bildirilerde, sokaklarda, alanlarda ve gecelerde. İlginçtir zeytine ve incire and içilen ayette 'o emin beldeye de and olsun' denilmektedir. İsmi verilmeyen ama güvenli, huzurlu, barış içinde yaşamıyla övülen bir yer… Bu yıl incir, zeytin ve barış, her yerde 8 Mart gecelerini çınlatacak eşitlik ve özgürlük kadar …

Hikmetin sırrına erme kaygısı taşımayan dindarların, doğa talanıyla tarımı ve hayvancılığı, arıcılığı bitirmeye yeminli görünen iktidarı, hiç akıllanmadı. O 'sarı madenin yenmeyeceğini' öğrenemedi hala. Dünyadaki en kıymetli incir türü olan sarı incirin toprağını siyanürle zehirletebilecek tehlikeli işler yapıyor. 10 Ocak tarihinde, Aydın Germencik dağ köylülerinin isyanını duymuştuk. Dağyeniköy mahallesi sakinleri ve çevreciler ayaktaydı çünkü MTA tarafından maden arama etütleri yapılıyordu. Bereketli tarım havzalarını, toprağı zehirleyecek maden işletmelerine kiralamayı gelişmişlik zanneden kapitalist, materyalist, paragöz iktidarın aklına şimdi de sarı inciri yok etmek düşmüştü.

Dağyeniköy meydanından dövizleri hatırlayalım: "Bu topraklarda sarı incir kebabı yetişir", "Bu toprakları 400 yıldır atalarımız işliyor, geçimini sağlıyor", "İçilesi zeytinyağı bu topraklardan elde edilir" ve "İçme suyumuza siyanür karıştırmayın"

Ve zeytinlikleri katletme kararnamesi ile Çanakkale ve Balıkesir ayakta: 190 MİLYON ZEYTİN AĞACINI TEK TEK SAVUNACAĞIZ!

ÇANAKKALE VE BALIKESİR’DE EKOLOJİ ÖRGÜTLERİ AYAKTA!

Zeytinliklerin enerji madenciliğine açılmasını sağlamak için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Maden Yönetmeliği değişikliğine karşı, 4 Mart Cuma günü, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve Assos Dostları saat 12.30’da Ayvacık’ta basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı Cem Tüzün okudu. Zeytin üreticileri de destek verdi. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği saat 14.00’te Küçükkuyu Pazarı içinde de bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması metnini Seyhan Yüksek ve Ali Rıza Ataç okudu. Açıklamaya Tüm Emeklisen, Alevi Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Yürüyüş Derneği ve siyasi partiler de katıldı.  Çiftçiler de açıklamaya destek verdi. Artur Çevre Platformu, Ayvalık Tabiat Platformu, Balıkesir Çevre Platformu, Bergama Çevre Platformu, Burhaniye Çevre Platformu, Dikili Çevre Platformu, Gömeç Çevre Platformu, Kazdağı Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından yapılan ortak çağrı ile saat 17.00’de Burhaniye’de Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı. Açıklama Süheyla Doğan, Süleyman Eryılmaz, Ayşegül Çelik tarafından okundu. Ayvalık Demokrasi Platformu, Burhaniye Emek ve Demokrasi Platformu, Edremit Demokrasi Platformu, Gömeç Emek ve Demokrasi Bileşenleri de katıldı.

Aynı saatte Çanakkale Merkez’de de 60’a yakın bileşeni olan Kazdağları Ekoloji Platformu (KEP) tarafından yapılan basın açıklamasına Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da katıldı. Açıklama KEP Eş sözcüsü Emine Pehlivan tarafından okundu. Dört yerde okunan ortak açıklama metni aşağıda:

***

ZEYTİNİME DOKUNMA

Bölgemizin en önemli gelir kaynaklarından olan zeytinciliğe yeni bir darbe daha vurulmak isteniyor!  Zeytinliklerimiz enerji ve maden şirketlerinin yağma ve talan projelerine açılmak isteniyor! Zeytinliklerimizi koruyan 3573 Sayılı Zeytin Yasası’nı daha önce 7 kez değiştirmeye çalışan enerji ve maden lobileri çareyi bu kez Maden Yönetmeliğini değiştirmekte buldu. İktidar, tam da ülkemizin yanı başında bir savaş sürerken ve dikkatlerimiz bu savaşa yönelmişken bu değişikliği gerçekleştirdi. Daha önce her seferinde ekoloji örgütleri, sektör örgütleri ve zeytin üreticileri ortak mücadelesi ile geri püskürtülen Zeytin Yasası değişikliği yeniden karşımıza çıkartıldı. 01.03.2022 tarih ve 31765 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan “Maden Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile zeytinlikler iktidar tarafından enerji ve maden projelerine, kömüre feda edilmek isteniyor.

YÖNETMELİK GERİ ÇEKİLSİN! 

1939 yılında kabul edilen 3573 Sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” zeytinlikleri korumak için kalkan olmuştu. Kanunu değiştirmeyi başaramayan şirketler bu kez de Maden Yönetmeliği’nin 115’inci maddesine ek fıkra koyarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Gerekçeleri ise enerji madenciliği için kamu yararı imiş. Gerçekte kimin yararı? Enerji ve maden şirketleri zeytinliklerimizde daha rahat at koşturacak. Söz konusu değişikliğe göre: “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir…”

Zeytinliklerimizin ölüm fermanı olacak olan bu değişikliği asla kabul etmiyoruz. Kutsal ve ölümsüz zeytin ağacını kömüre, taş ocaklarına, madenlere kurban ettirmeyeceğiz.

ZEYTİN HAYATTIR, ZEYTİNİME DOKUNMA!

Ülkemiz zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya çapında üst sıralardadır. Ülkemizdeki yüzbinlerce çiftçinin yaşamı yalnızca zeytine bağlıdır. Zeytinyağı ihraç ürünümüzdür. Zeytin yoksulun ağacı, fakirin gıdasıdır. Bölgemizin de en önemli geçim kaynağıdır. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin 2021- 2022 yılları rekolte tahmin raporuna göre, ülkemizde yaklaşık 190 milyon adet zeytin ağacı vardır. Bunun 5 milyon 500 bin adedi Çanakkale İlimizde, 11 milyon 900 bin adedi de Balıkesir ilimizdedir. 190 milyon ağacımız tehlike altındadır. Bölgemiz enerji ve maden şirketlerinin işgali altındadır. Biga yarımadasının yüzde 79’u maden ruhsatları ile kaplıdır. Son yıllarda enerji şirketleri bölgemize adete hücum etmiştir. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın yaptığı talihsiz açıklamanın aksine, Bölgemizin her tarafında çok sayıda hem termik santral, hem jeotermal enerji santralları hem de rüzgâr enerji santralları projeleri yer almaktadır. Çalışan 5 adet termik santral vardır. En az 10 proje de yoldadır. Ezine ve Ayvacık’ta faal durumda 4 adet jeotermal enerji santralı mevcuttur ve ÇED süreci devam eden ve çok sayıda Jeotermal santral projesi vardır. Dağlarımız sayısız rüzgâr türbinleri ile kaplanmıştır. Ruhsat alan çok sayıda yeni RES projesi vardır. Enerji ve maden şirketlerinin önünü daha da açmak için bir kez daha zeytinliklerimize göz dikilmiştir.

HAVAMA, SUYUMA, ZEYTİNİME DOKUNMA!

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin söz konusu raporunda aşağıdaki ifade yer almaktadır: 

“İklim değişikliği nedeniyle toprak ve su rejimleri değişime uğramakta, tarımsal üretim azalmakta ve gıda güvenliği tehlikeye girmektedir. Nitekim iklim değişikliğinin sebep olduğu kuraklık, fırtına, sel vb gibi ekstrem iklim olaylarının sık ve şiddetli bir şekilde yaşanıyor olması ile bunların zeytin tarımı üretimi üzerindeki olumsuz yönde etkileri de yoğun olarak hissedilmeye başlamıştır. Bu etki sadece üretimin miktarında değil, aynı zamanda elde edilen yağın kalitesinde ve kompozisyonunda da değişimlerin oluşmasına neden olmaktadır.” 

Enerji ve madencilik projeleri iklim değişikliğine neden olmakta ve bu değişiklik zeytinlere zarar vermektedir. Verdiği zararlar yetmiyormuş gibi şimdi de bu projelerin daha da rahat uygulanabilmesi için doğrudan yok edilmek isteniyor.  Bir zeytin ağacının büyümesi yıllar almaktadır. Yok edilen zeytinliklerin kısa sürede yerine getirilmesi mümkün değildir. Şirin görünmek için yönetmelikte ağaçların nakledileceğine belirtilmesi ve Bakanlık tarafından “Zeytinlikler kesilmeyecek, nakledilecek.” şeklinde yapılan açıklamalar ise hiç inandırıcı değildir. Ayrıca nakledilmesine de razı değiliz. Dokunmayın yeter.

Söz konusu düzenleme, hem sektör örgütleri, hem üreticiler, hem ekoloji örgütleri hem de ülkemiz kamuoyunda ciddi tepkilere yol açmıştır. Daha üç gün içerisinde yönetmeliğin iptali için çok sayıda dava açılmıştır.

Bizler tüm ekoloji örgütlerini, sektör örgütlerini, emek ve demokrasi güçlerini ve demokratik kitle örgütlerini söz konusu yönetmelik değişikliğine karşı ortak olarak mücadele etmeye ve yönetmeliğin iptali için yığınsal davalar açmaya çağırıyoruz.

Tüm yazılarını göster