Necmettin Salaz: Kürdistan’daki gösterilerin arkasında halkın açlığı var

Kürdistan hükümetine yönelik kitlesel gösterilerin gerçekleştirildiği Süleymaniye’de bulunan gazeteci Necmettin Salaz, protestoların tüm bölgeye yayıldığını söylüyor. Salaz’a göre Peşmerge’nin sert müdahalesi, protestoların seyrini değiştirebilir. Protestoların gerisinde bölge devletlerinden ziyade halkın canına tak eden yoksulluk ve Kerkük gibi bölgelerin Bağdat’a teslim edilmesine duyulan öfkenin yattığını söyleyen Salaz önemli bir tehlikeye işaret ediyor: Göstericilerin silaha sarılması…

İrfan Aktan iaktan@gazeteduvar.com.tr

Bağımsızlık referandumunun arkasında duramayan Kürdistan hükümeti şimdi de kendi yurttaşlarının gün geçtikçe büyüyen protestolarıyla karşı karşıya. Yer yer kanlı bir biçimde bastırılmaya çalışılan gösteriler, Kürdistan yönetimindeki sıkışmışlığı gün yüzüne çıkarıyor. Bölge devletlerinin bu gösterilerdeki dahli şimdilik komplo teorisyenlerinin ilgi alanı. Ancak Kürdistan’ın belli güçlerin iştahını kabarttığını da hepimiz biliyoruz. Buna karşın protestocuların somut talepleri var. Maaşların ödenmesi, işsizlik sorununun çözülmesi, yoksulluğa çare bulunması…

Necmettin Salaz

Kürdistan yönetiminin referandumdan sonra geri adım atmasıyla Bağdat’ın şartları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Kürdistan yönetimi geriye bir adım atınca, Bağdat iki adım öne çıkıyor. Sonuç itibariyle de bu gerilim yoksul Kürt kitlelerini daha da yoksullaşmaya itiyor.

Başta Süleymaniye olmak üzere Kürdistan’ın muhtelif bölgelerine sıçrayan protesto gösterilerinin arkaplanını, muhtemel seyrini ve sonuçlarını bölgede bulunan gazeteci-yazar Necmettin Salaz’a sorduk. Kürdistan’a dair iyi ve kötü senaryoyu sorduğumuz Salaz’ın yanıtlarına buyrunuz…

Süleymaniye başta olmak üzere Kürdistan’ın çeşitli bölgelerinden protesto haberleri geliyor. Kürdistan’da neler oluyor?

Süleymaniye’yle birlikte Halepçe, Ranya, Seid Sadıq, Kela Dizê, Derbendîxan, Kelar, Teqteq, Çemçemal, Revandiz, Dukan, Koya gibi ilçe ve kasabaların tümünde gösteriler yaşanıyor. Bugün Koya’da çok ciddi olaylar yaşandı ve akşam saatleri itibariyle beş gösterici yaşamını yitirdi. Yarın nasıl bir güne uyanacağımızı bilmiyoruz.

Göstericilerin talebi ne?

Kürdistan, ekonomik darboğazın üçüncü yılında. Maaşlar ödenemiyor, yatırımlar, inşaatlar durdu, yol yapımları aksadı. Hiçbir şey yapılamıyor ve halk stoklarını tüketti. Bu sosyal patlama stokların tükendiği anlamına geliyor. Örneğin adamın bir arabası vardı, sattı ve tüketti. İkinci bir evi vardı, sattı ve tüketti. Şimdi tüketecek hiçbir şeyi kalmadı. Üstelik hükümet çözüme dair bir şey öneremiyor. Nitekim Kürdistan hükümetinden yapılan açıklamaların hiçbirinde geleceğin nasıl örüleceği, bu sıkıntıların hangi yöntemle aşılacağı soruları açıklığa kavuşturulmuyor. Kürdistan’daki belli bir burjuvazinin ve iktidar çevrelerinin ise tuzu kuru.

İktidar çevrelerinden kastınız KDP yönetimi mi?

Sadece KDP değil. Sonuçta hükümette dört tane parti var: KDP, YNK, Goran ve İslamcılar. Dördü de bu işin sorumlusudur. Türkiye’de olduğu gibi Kürdistan’da da iktidar çevrelerinin, müteahhitlerin, burjuvaların ekonomik sıkıntısı yok. Ama halkın stokları da, sabrı da tükendi artık. Irak’la ilişkilerin düzelmesi ve bunun üzerine bir akışın sağlanması beklentisi de kalmadı.

Peki daha önce böylesi bir protesto dalgasının yaşanacağına dair emareler var mıydı?

Açıkçası bu patlama benim açımdan sürpriz olmadı. Yukarıdakilerin bir eli yağda diğeri baldayken halk kesimleri perişansa, böylesi bir patlama her zaman mümkün. Bölgede Türkiye’nin İran’ın, Amerika’nın, Avrupa’nın, Arapların, İsrail’in, herkesin parmağı, istihbaratları var. Ama şu bir gerçek ki, halk zaten patlama noktasındaydı. Dolayısıyla bu sorunun üstesinden “arkasında şu güçler var” denilerek gelinemez. Kürdistan’daki protestoların arkasında halkın açlığı ve referandumdan sonra kaybedilenlerden kaynaklanan tepki var. Kerkük gibi bir yer teslim edildi Bağdat’a. Halk bunu hazmedemiyor. Eylemler kabarıyor, halk dinmiyor. Bugünkü (19 Aralık) eylemler dünkünden daha fazla. Böyle giderse istemediğimiz noktalara sürükleneceğiz.

Nedir o nokta?

Kendisi de maaş alamayan Peşmerge, kendi akrabalarının üzerine kurşun sıkıyor. Burası silahlı bir bölgedir. Her evde iki-üç tane kalaşnikof bulunur. Şu an demokratik hakkını kullanan insanlar, tanrı korusun yarın başka bir yola sapabilir. Daha önce partiler arası gerilime tanık olduk ama eğer böyle devam ederse, bu sefer halkla hükümet arasında yeni bir gerilim tırmanabilir. Bu da beraberinde yıkımı getirir.

HALKIN DİRENİŞ BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRME TEHLİKESİ VAR

Gösterileri yönlendiren belli bir siyasi eğilim var mı peki?

Hayır! Ekmek, açlık, parasızlık yönlendiriyor bu gösterileri. İnsanlar ölümü göze alarak sokağa çıkıyor. Dolayısıyla halkın üzerine silahla gelindiğinde, direniş biçimini değiştirme tehlikesi olduğunu ifade etmek lazım.

Peki Kürdistan hükümetinin göstericilerin taleplerini karşılama koşulları var mı?

Irak Başbakanı Haydar El İbadi, Kürdistan hükümetine “üç yıldır maaş ödemiyorsunuz ama Türkiye’ye sattığınız petrolden size gelen para var. Bu paralar nerede” diye sormuştu. Biz de bu soruyu soralım: Bu para nerede? İktidar çevrelerinin bu paraları ortaya çıkarması, hiç değilse bir bölümünü halka dağıtması lazım. Halkı rahatlatacak çareler bulunabilir. Hükümet çıkıp memuruna, “altı ay sonra maaşını ödeyeceğim” dediğinde, memur da gidip borçlu olduğu bakkala, kasaba bunu söyleyebilecek. Hükümetin bu konuda somut bir tablo sunması lazım. Ama maalesef hükümet, hükümet edemiyor. Hükümet ediyorsun ama doyuramıyorsun, maaş veremiyorsun, istikrar sağlayamıyorsun, kaynaklarını ve yurdunu koruyamıyorsun. Hükümet bu konuda umut vermeyince, insanlar da sokağa dökülüyor. Sokağa dökülenlere de gerçek mermiler sıkılıyor. Fakat göstericilere mermi sıkan Peşmerge de maaşını alamıyor. Onun da bakkala borcu var! “Açım, artık tahammül edemiyorum” diyen insanı öldüremezsin. Bırakın insanlar demokratik haklarını kullansınlar. Ya da sorunlarını çözün! Hükümet sadece hükmeden değil, aynı zamanda halkı için çözümler de üretendir.

KÜRDİSTAN’DA BİR TARAF SEFALET, BİR TARAF SAADET İÇİNDE

Mesud Barzani, Haşdi Şabi işgali sonrasında istifa etmişti. Bugün Süleymaniye’den gelen görüntülerde protestocuların Barzani posterini ateşe verdiği görülüyor. Barzani’nin şu anki pozisyonu nedir?

Siyaseten kullandığı bir yetki alanı yok. Zaten mesele de Mesud Barzani meselesi değil. Ama KDP şu an iktidarın büyük ortağı ve yöneten yapıdır. Bakın, size bir tanıklığımı aktarayım: Danimarka’da sokakta yürürken bir arkadaşım bisiklet süren bir adamı gösterip “bu adam kim, biliyor musun” diye sordu ve yanıtı da kendisi verdi: “Bu bir bakan ve parlamentoya bisikletle gidiyor.” Kürdistan beş milyon nüfuslu, küçücük bir ülke. Bırakın hükümet başkanını, bir partinin üst düzey elemanı bile bir yerden bir yere giderken kendisine sekiz-dokuz araba eşlik ediyor. Kürdistan’da bir taraf sefalet, bir taraf saadet içinde. Halk bunları görüyor. Buradaki gösterilere dair Türkiye’den bir sürü saçma-sapan iddialar okuyoruz. Yok arkasında şunlar var, yok bunlar var… Bunların hiçbiri doğru değil. Tekrar altını çiziyorum: Kürdistan’daki protestoların arkasında halkın açlığı yatıyor.

Kürdistan’ın Bağdat’la ilişkileri ne durumda?

Bağdat’la ilişki diye bir şey yok. Çünkü Bağdat artık buranın yönetimini ciddiye almıyor. Bağdat burayı teslim alınca, her geçen gün koşullarını daha da ağırlaştırıyor. “Onu sileceksin, peşmergeyi 50 bine indireceksin, memur sayısını azaltacaksın” diyor! Bağdat ipi ele geçirdi ve yapmak istediği her şeyi yapıyor. Irak bütçesinden Kürdistan’a aktarılması gereken pay yüzde 17 iken, şimdi bunu 12,5’e indirdiler ve Kürdistan yönetimi bunu kabul etmek zorunda kaldı. Fakat bu yüzde 12,5’lik pay bile ortada yok. Ne Bağdat yapması gerekenleri yapıyor ne Hewler. Halk da bunun ortasında kalmış vaziyette.

KÜRDİSTAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ RANYA AYAKLANMASIYLA BAŞLAMIŞTI AMA…

Şu an Süleymaniye sokaklarındaki vaziyet ne?

Bugün Süleymaniye’nin en büyük merkezi olan pazar yerinde kepenkler kapalıydı ve gösteriler vardı. Silahlı müdahale sırasında üç kişi yaralandı. Hewler’in, Süleymaniye’nin ilçeleri, Ranya… Gösteriler her tarafa sıçramış durumda. 1991 yılında Kürdistan’ın özgürlüğü Ranya’daki ayaklanmayla başlatmıştı. Şimdi Ranya’da Kürdistan hükümeti protesto ediliyor.

KDP ve YNK’nin gösterilere yaklaşımı aynı mı?

Aşağı-yukarı aynı. Goran Hareketi’nin ise silahlı gücü olmadığı için bu tür toplumsal olaylarda etkisinden söz etmek anlamsızdır. Kürdistan genelinde yüzde 20 civarında oy potansiyelleri olan İslamcı grupların bir kısmı AKP’ye, bir kısmı da Barzani’ye yakındır. Önemli bir bölümü İhvancıdır. Yakın dönemde Kürdistan’la Türkiye arasındaki buzları eritmek için gidip MİT’le görüştüler. Onların da iktidar hesapları var.

Şu an yaşanan olaylara dair iyi ve kötü senaryolarınız neler?

İyi senaryo, hükümet ve siyasi partilerin, halkın dayanma noktasını aştığını fark etmeleridir. Kürdistan Ulusal Meclisi acilen toplanır, hadiselere el koyarsa bir çözüm yolu bulunabilir. Yahut, bugünlerde Kürt Ulusal Kongresi toplanır ve tüm siyasi yapıları bir araya getirirse, çözüm başlıklarını masaya koyarsa, halk sakinleşir. Bu siyasi bir ihtiyaçtan ziyade insani bir ihtiyaçtır. Kötü senaryoyu zaten söyledim: Sokağa çıkan halkı öldürürsen, halk da tepkisini başka kanallara yönlendirebilir.

2006 yılında Halepçe’de bir ayaklanma yaşanmış ve halk yönetime tepki göstermişti. Şu anki gösterilerle Halepçe ayaklanması arasında bir benzerlik görüyor musunuz?

İslamcıların belli dönemlerde gösterileri oldu. Halepçe’deki ayaklanma da bunlardan biriydi. Fakat şimdiye kadar hep siyasi kalkışmalara tanıklık ettik. Bugünkü kalkışmanın da siyasi yönü var, çünkü hükümetin yönetememesine tepki var. Ama ekonomik yönü ağırlık kazanıyor. Yönetimin tutumu, gösterilerin seyrini belirleyecek gibi görünüyor.

Tüm yazılarını göster