Bir üniversitenin önünden geçerken anlatıyordu; "Diktatörlük ilk üniversitelere saldırdı. Hatta başkanlık sarayı ile aynı zamanda saldırdı. Çünkü o zaman üniversiteler Şili’nin bağımsızlığının simgesiydiler" diyordu.
Pablo Neruda'nın
Isla Negra'da, Salvador Allende ile görüşme yaptığı ev.
Isla Negra’ya gidiyorduk Neruda’nın evine. Alberto arabayı
kullanıyordu. Araba pek küçük sayılmazdı ama Alberto çok büyüktü.
Omuzları neredeyse iki koltuğu kaplıyordu. Bu eve en son Allende
ile birlikte gelmişlerdi. Onun koruması ve şoförüydü. O son gelişte
Allende ile Neruda seçimde adaylık için görüşmüşlerdi ve sonra
komünistlerin adayı Neruda, Allende’yi desteklemek için aday
olmayacağını açıklamıştı. Şimdi de bizimle gidiyordu işte! Alberto
sürgünden ülkesine 34 yıl sonra yeni dönmüştü. Her yerde, 34 yıl
öncesinin özgür günlerinden işaretler arıyordu. Alçak bir
diktatörden geriye ne kaldıysa onu…
Salvador Allende ve Pablo Neruda
Bir üniversitenin önünden geçerken anlatıyordu; "Diktatörlük ilk
üniversitelere saldırdı. Hatta başkanlık sarayı ile aynı zamanda
saldırdı. Çünkü o zaman üniversiteler Şili’nin bağımsızlığının
simgesiydiler" diyordu. Çok konuşamıyordu. Koca gövdesine
aldırmayan birkaç gözyaşı gözünden akıyordu. Direksiyonu tutar gibi
yapıp siliyordu. Çok çabuk yapıyordu bunu. Arabadaki diğer
arkadaşlar anlamıyordu bile. Sonra biraz trafiğe sövüyordu.
Sürgünler her bahanede ağlarlar ve bunun için gerçekten çok
nedenleri vardır. Faşist cunta Universidad Técnica del
Estado-Teknik Üniversite’ye saldırdığında 800 öğrenci işkenceden
geçti. Tutuklandı. 35 öğrenci lideri kaybedildi. Dedim ya çok haklı
nedenleri vardı. Ve üniversitenin rektörü diktatörlüğün elinde uzun
süre tutsak kaldı. Tutsak ama onurlu…
Faşistler neden üniversitelere saldırır? Bunu sosyalist başkan
Allende, Meksika’da Guadalajara Üniversitesi’nde açıklıyordu. "Viva
Meksika!", "Viva Şili!" ve "yaşasın birleşik Latin Amerika!" diye
başlıyordu. Sonra kısaca; "Bu üniversitede yetişen birçok doktor
neden sağlığın satın alındığını anlamıyorlar ve neden binlerce
insanın bunu satın alamadığını! Birçok öğretmenin binlerce çocuğun
ve gencin okula neden gidemediğini anlamadığı gibi. Halbuki
üniversiteler kapitalistler için profesyonel yetiştiren bir yer
değil. Bunun için okumuyor burada insanlar. Köylü çocukları, işçi
çocukları ve alt sınıftan gelenler, bir sosyal değişimin öncüleri
olduğunuzu asla unutmayın" diyordu ve işte tam bu yüzden faşistler
üniversitelere saldırıyordu.
Diktatör Augusto Pinochet döneminde,
gözaltında kaybedilenlerin yakınlarının yaptığı eylemden bir
kare.
Bu yüzden bütün Latin Amerika’nın en demokratik geleneklerinden
birine sahip, işçi sınıfı ve onun mücadelesi gelişmiş, sol
sendikaların çok güçlü olduğu Şili’de dünyanın ilk neoliberalizmini
gerçekleştirmek isteyen bir başka üniversitenin ‘Şikago’nun
çocuklarının’ pratiğe geçiricileri, bir yandan Allende hükümetinin
kamulaştırdığı bakır madenlerini geri alırken, öte yandan bu
değişimin dinamiği olacak üniversiteleri özelleştirmeye başladı.
Pinochet rejiminin bu kadar uzun süre ayakta kalabilmesinin temel
unsuru, bu özelleştirmeydi. Bugün Şili’de devlet üniversitesinde,
mesela hukuk okumak isterseniz ayda 1000 dolar ödemeniz gerekiyor
ve bu sadece öğretim dönemi için değil bütün yıl boyunca devam
ediyor. Allende’nin işçi ve köylü çocukları artık kendilerine bin
bir güçlükle açılmış bursları geri ödemekten başka bir şey
düşünmüyor olacaklardı…
Alberto ile Isla Negra’ya, şair Neruda’nın fazla muhteşem evine
vardığımızda, yolda anlattıklarının, gördüklerimizin,
konuştuklarımızın ve halkın yenilgisinin en başında faşistlerin
üniversitelere saldırması vardı. Katledilenlerin, sürgüne
gidenlerin ve mutlaka ki işkence tezgahlarından geçenlerin içinde
en çok olan üniversiteliler.