Gerekçeli karar çıktığında, işgal edilmiş Kuşçukuru köyünün boşaltılma süreci başlayacak. Ve o zaman Kuşçukuru'nun Ezidîleri köylerine yerleşecekler, dedelerinin mirasına ve mezarlarına sahip çıkabilecekler.
Batman'a gitmişken, Batman'da olduğunu bildiğim Nedim Erkiş ile de görüştüm. Nedim Erkiş kim? Kısaca anlatayım.
Nedim Erkiş, Batmanlı bir Ezidî. Henüz 17 yaşındayken, 1992'de ailesiyle birlikte Almanya'ya göç ediyor. Ortalık karışıktır çünkü Batman'da her gün cinayetler işleniyor ve bu cinayetler "faili meçhul" olarak kayıtlara geçiyor.
Herkes tedirgindir ancak Ezidîler memleketin ahvalinden daha çok tedirgindirler. Çünkü 72 kere katliam yaşamış olmanın travması kuşaktan kuşağa geçmiştir.
Batman'da yaşayan 10 bin civarındaki Ezidî'nin bir kısmı 12 Eylül 1980 yılında gerçekleşen darbeden sonra topraklarını terk edip Avrupa ülkelerine göç etmiştir zaten. 1990'lı yıllarda ise geride kalanlar da Avrupa'nın yolunu tutar. Nedim Erkiş'in doğup büyüdüğü Beşiri ilçesinin Kuşçukuru (Kelhok) köyü de boşalan Ezidî köylerinden biridir.
Ezidîler memleketlerinden göç ettiler. Ancak bir gün topraklarına geri dönebilme ihtimali nedeniyle olacak, evlerini ve topraklarını satmadılar. Bunun yerine komşularıyla noter onaylı protokol hazırladılar. Buna göre komşuları toprağı ekip biçerlerse kira ödeyecekti. Ayrıca dönme kararı verdiklerinde köylerine yerleşebilecek, topraklarını diledikleri gibi ekip biçeceklerdi. Daha da önemlisi büyükler birbirlerine güvenmiş ve söz vermişlerdi.
Ancak öyle olmaz.
Nedim Erkiş yıllar sonra köyüne dönmek, toprağını ekmek istediğinde engellenir. Kuşçukuru köyüne yerleşen, Kuşçukuru köyünün sahibi Ezidîlerin toprağını diledikleri gibi kullanan muhatapları, "Köyü de toprağı da bize satın" derler. Ezidîler köylerini ve topraklarını satmak istemezler. Muhatapları bölgenin güçlü insanlarıdır. Bu güce güvenerek, deyim yerindeyse, "Siz unutun burayı" diye tehdit ederler.
Araya yörenin sözü geçen insanları, bölgenin siyasetçileri girer ama sorun çözülmez. Protokol rafa kaldırılmış, verilen sözlerin hükmü kalmamıştır. Son çare mahkeme kalmıştır. Onlar da mahkemenin yolunu tutarlar.
*
Nedim Erkiş ile 12 yıl önce bu olaylar nedeniyle tanıştık. Yıllar sonra döndüğü ata topraklarından komşuları tarafından kovulmak istenen, mağdur edilen onlarca Batmanlı Ezidî'den biriydi Nedim Erkiş. Hikayesini dinlerken komşuluk kültürünün kalmadığını, uğruna ölümlere gidilen "Söz namustur" ifadesinin de değersizleştiğini düşünmüştüm.
Mahkeme 12 yıl sürdü. Bu arada Nedim Erkiş ve diğer Ezidîler saldırıya uğradılar. Herhangi bir saldırıya karşı tapulu topraklarını asker denetiminde sürdüler. Nedim Erkiş beyin kanaması geçirdi, ölümden döndü ve vücudunun bir bölümünü kullanamaz hale geldi. Saldırılar ve tehditler yüzünden birçok Ezidî onu yalnız bıraktı. Ancak o yılmadı. Çalabileceği bütün kapıları çaldı. Mahkemeleri izledi, evrakları biriktirdi, sesini duyurabilmek için basına ulaştı, bunun yetmediği yerde videolar çekip sosyal medya hesaplarından paylaştı.
*
Kaldığı otelin lobisinde Nedim Erkiş ile konuşurken bütün bu yaşadıklarını yeniden hatırladım. Bu kez mutsuz değildi Nedim Erkiş. Taze ve neşeli bir heyecanla karşılamıştı beni. Çünkü mahkeme nihayet sonuçlanmıştı ve açtığı davayı kazanmıştı. Şimdi gerekçeli kararı bekliyordu.
Bir süre sonra, daha önce Batman Belediye Başkanlığı da yapmış olan avukatı Abdullah Akın da katıldı sohbete. Nedim Erkiş'in avukatına duyduğu saygı ve sevgi gözlerinden okunuyordu. Bunun nedeni yalnızca davayı kazanmaları değildi. Batman'da avukatlar davayı almakta tereddüt ederken Abdullah Akın, Nedim Erkiş'in yanında durmuştu ve 12 yıldır bütün dava sürecini avukat olarak takip etmişti.
"Gerekçeli kararı bekliyoruz" diyor Abdullah Akın. Gerekçeli karar çıktığında, işgal edilmiş Kuşçukuru köyünün boşaltılma süreci başlayacak. Ve o zaman Kuşçukuru'nun Ezidîleri köylerine yerleşecekler, dedelerinin mirasına ve mezarlarına sahip çıkabilecekler.
*
Hatırlayanlar olacaktır, yakın zamanda Urfa'da da benzer bir sorun nedeniyle bir kavga olayı yaşanmıştı. Aslında bu sorun yıllardır yaşanıyor Urfa'da, Mardin'de, Batman'da. Köylerini terk etmek zorunda kalıp Avrupa'ya yerleşen Ezidîler ve Süryaniler, yıllar sonra dönmek, işgale son vermek istediklerinde zorbalıkla karşılaşıyorlar. Kendilerine miras kalmayan ya da miri malı gibi paylaşılan tapulu topraklar ve köyler, sahiplerine iade edilmiyor. Sahipleri, Nedim Erkiş olayında olduğu gibi saldırıya uğrayabiliyor, yıllarca mahkeme salonlarının eşiklerini aşındırmak zorunda kalabiliyorlar. Yine Nedim Erkiş örneğinde olduğu gibi yaşlanıyor ve ölümcül hastalıklara yakalanabiliyorlar.
Bu sıkıntıların yaşanmaması için öncelikle emanete hıyanet etmemek, verilen söze sadık kalmak gerekir elbette. Olay mahkemeye taşınmışsa mahkemenin davayı ivedilikle karara bağlaması da gerekir. Yıllara yayılan davalar sırasında taraflar birbirlerine bileniyorlar ve kim bilir, davanın neticelendiğini görmek şansını kaybedebiliyorlar. Geç tecelli eden adalet, adalet vasfını da kaybetmiş oluyor.
"Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Kimseye düşman değiliz. Köyümüzde barış içinde yaşamak istiyoruz" diyen Nedim Erkiş ve akrabalarına geçmiş olsun. Umarım köylerinde huzur içinde yaşarlar.