Yazacaklarımı bir itiraf olarak da görebilirsiniz bir spor yazarına yakışmayacak bir yaklaşım olarak da. Ama önceki gece oynanan derbiyi izlemedim. İzlemek içimden gelmedi değil. Aklıma bile gelmediği için. Artık Türkiye futbolunun nazarımdaki yeri ancak ve ancak gözümün içine sokulduğu takdirde değer görüyor. Değer dediğimde kendimi büyük görüp Süpppppeeeerrr Ligi’mizi izliyorum. Yoksa aklımın ucundan geçmiyor.
İyi ki de geçmiyor. Çünkü artık bu oyun, oyun değil. Vicdanını ve ahlakını yitirmişlerin ülkesinde ne futbolundan bahsediyoruz ki. Soğuktan donarak hayatını kaybeden canların arkasından konuşan ahlaksızlar daha ortalarda gezinirken, şimdi de tutkuyla bağlı olduğu takımının deplasmanda maçını izlerken hayatını kaybeden bir canın ardından olanları okumak bile yetti.
Sevgiden daha çok nefret var bu ülkede. Hem de her şeyden nefret. İzninizle ben de bu ahlaksızlardan nefret ediyorum. Bir cenaze evinde "Seni sevmeyen ölsün" diye bağırabilecek kadar kendini kaybedenlerden nefret ediyorum. Maç sonunda "Neredeyse ben de kalp krizi geçiriyordum" diyen yöneticilerden nefret ediyorum. Bu ülkede hâlâ bu tip insanların değer görmesinden nefret ediyorum.
Son 16 yılda nasıl bir kültür erozyonu yaşadıysak artık. Hani gelenekleri ‘ölünün arkasından kötü konuşulmaz’ olan bir ülke vardı ya. İşte o ülke bizzat kendisini dinle tanımlayanlar tarafından yerle bir edildi. Artık bu ülkede ölü diri fark etmiyor. Herkesin arkasından kötü konuşmak adet haline geldi.
O kadar ki o insanın hayatta neler başardığının bir önemi yok. Neler yaptığının da bir önemi yok. Atatürk’ün arkasından küfretmek moda, Türkan Saylan’a demediğini bırakmak işten değil, canını askeri görevde kaybedenler FETÖ’cü, Nobel ödülü alan Aziz Sancar’a sinkaf...
Tutkusunun peşinden giden adamın ölüsüne saygısızlık.
Nasıl bir erozyondur bu? Ülke bitti, ahlak bitti, izan kayboldu, saygıyı ara ki bul. Ama bu ahlaksızlar bitmedi. Artarak çoğaldı. Çoğalıyor da. Çünkü en çok onlar destekleniyor bu ülkede. Ben ise sadece iki kelime yazabiliyorum o kadar. Düzeninizden de yarattığınız spor ikliminden de ‘adamlığınızdan’ da geleneklerinizi mahvetmenizden de saygısızlığınızdan ve izansızlığınızdan da yüzsüzlüğünüzden de NEFRET EDİYORUM.