Nejat Taştan: Neden dışarıdayım, arkadaşlarım neden içeride?

Büyükada'da toplantı sırasında gözaltına alınıp tutuklanan ve daha sonra şartlı tahliye edilen Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan, "Ben niye dışarıdayım arkadaşlarım neden içeride bunun bir cevabı yok" dedi. İnsan hakları savunucularından 8'inin tutukluluğu devam ediyor.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükada'da toplantı esnasında gözaltına alınıp tutuklanan insan hakları savunucularının meslektaşları ve avukatları İstanbul Beyoğlu'nda bulunan Limonlu Bahçe adlı mekanda sürece ilişkin açıklamalarda bulundu. Kendisi de Büyükada'da toplantıdayken gözaltını alınıp daha sonra şartlı tahliye edilen Nejat Taştan, Büyükada'daki toplantı yerinin fiziksel şartlarından bahsederek bazı medya kuruluşlarında çıkan, 'Gizli toplantı yapıyorlar' söylemlerinin doğru olmadığını söyledi.

Toplantıda söz alan müdafi avukatları ise  müvekillerinin cezaevinde hak ihlallerine maruz kaldıklarını anlatarak sürece ilişkin açıklamalarda bulundular.

'HERHALDE BİR YANLIŞLIK VAR DEDİK AMA...'

Toplantıda kısa bir konuşma yapan Yurttaşlık Derneği'nden Emel Kurma, arkadaşlarının gözaltına alındığı süreçte bir yanlışlık olduğunu düşünerek "Arkadaşlarımız Türkiye'de, dünyada hemen herkesin üzerinde çalıştığı konularda yapılmış bir toplantının 3'üncü gününde gözaltına alındı. 'Herhalde bir yanlışlık var, gerçek ortaya çıkacak' dedik. Ama bugün 66'ncı gün oldu" dedi.

'TÜM İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINA YAPILAN BİR SALDIRI'

İnsan Hakları Ortak Platformu Koordinasyonu'ndan Feray Salman, "İnsan Hakları Ortak Platformu nedir?" sorusuna cevap vererek insan hakları savunucularının gözaltına alınıp tutuklanmasını, "Bu kadar vahimi ilk defa karşılaştığımız bir vaka. Hakikatin yok edildiği bir ortamda bu hukuksuzluğu konuşmaya çalışıyoruz. Bir algı oluşturulmaya çalışıldığı için ve pek çok haksız uygulamaya maruz kalındığı için bütün insan hakları savunucularına yapılmış bir saldırı olarak görebiliyoruz" yorumunda bulundu.

Salman konuşmasını "2004 yılında Türkiye'de demokratikleşme çabalarının olduğu dönemde daha etkili bir biçimde biz insan hakları savuncuları olarak hukukun üstünlüğünü nasıl güçlü ederiz diye bir çaba içerisinde olarak beraber olmaya karar verdik. İnsan hakları platformu hem beraber çalışmak hem kendi aralarında dayanışmayı güçlendirmek ve ortak çalışmak için kuruldu. İnsan Hakları Ortak Platformunun bilgiyi paylaşmak, kapasite geliştirme çalışmaları yapmak gibi amaçları vardır" sözleriyle bitirdi.

'BEN NEDEN DIŞARIDAYIM ONLAR NEDEN İÇERİDE?'

Gözaltına alındıktan sonra şartlı tahliye edilen Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan, kendisinin neden dışarıda olduğunu arkadaşlarının neden tutuklandığını sorarak şöyle devam etti:

"Biz bu ülkeyi terk etmeyi hiçbir zaman düşünmedik. Bu ülkede insan hakları mücadelesine devam edeceğiz. Hiç kimse, hiçbir devlet imza atmak için tehdit etmiyor. Ben niye buradayım diğer arkadaşlarım niye içeride bilmiyorum. Aynı toplantıya katıldık. Arkadaşlarıma mektup yazmaya elim varmıyor."

Taştan, medyada çıkan, 'Gizli toplantı yapıyorlar' haberlerine ilişkin şöyle konuştu: "Toplantı yaptığımız yerde hemen yanıbaşımızda havuz vardı. Bizler havuza girenlerin seslerini çok rahatlıkla duyuyorduk, onlar da bizim seslerimizi çok rahat duyuyordu. Medyada, 'Gizli toplantı yapılıyor' dedikleri yer böyle bir yer. Dolayısıyla, orada nasıl gizli bir toplantı yapılabiliyormuş, gidip görsünler. Karakolda bize 9 gün soru sormadılar. Biz arkadaşlarımızı buraya istiyoruz. İnsan hakları mücadelesine devam edeceğiz. Hukuken, vicdanen orada olmamalılar."

'HUKUK VARMIŞ GİBİ SAVUNMA YAPTIK'

İnsan hakları savunucularının konuşmasının ardından müdafi avukatları söz aldı. Toplantıda konuşan Av. Deha Murat Boduroğlu, "Mahkeme kararlarında gerekçesizlikler görüyoruz. Hukuka aykırı gerekçelerle red kararları ile karşı karşıyayız" dedi.

Avukat Meriç Eyüboğlu ise savcılığın şartlı tahliyesine tepki göstererek şunları söyledi:

"4 arkadaşımızın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasından söz ettik. 12'nci gün savcılığa çıkarıldılar. Hukuk varmış gibi sorgulama ortamında sabaha kadar savunma yaptık. Savcılığın tahliye kararına itiraz ettiğini duyduk. Diğer arkadaşlarımızı ikamet ettikleri evlerinden aldılar. Kaçma şüphesi gerekçesi ileri sürüldü. İnsan hakları savunuculuğu yapan arkadaşlarımızın hak ihlalalerine maruz kalması da ayrı bir durum. Arkadaşlarımızın morallerinin iyi olduğunu iletmek de istiyorum."

NE OLMUŞTU? 

Çeşitli insan hakları kuruluşlarının temsilcileri İstanbul Büyükada’da bir otelde bir araya geldikleri çalışma toplantısı sırasında, 5 Temmuz'da gözaltına alındılar. Gözaltına alınan 10 hak savunucusundan 8'i tutuklandı, 4'ü adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 4 gün sonra serbest bırakılan hak savunucularından 2'si daha tutuklandı.

Özlem Dalkıran, Peter Steudtner, Ali Gharavi, Veli Acu, Günal Kurşun, İdil Eser ve Nalan Erkem halen Silivri 9 No’lu F Tipinde, İlknur Üstün ise Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuluyorlar.