Birçok tanımlama yapabiliriz bugünkü iktidarın ekonomi yönetimi ile ilgili. Ama benim en sevdiğim tanımlama tutarsızlık yönetimi olur.
Hani Ahmet Kaya’nın bir şarkısında vardı!
Diyordu ya nereden baksan tutarsızlık diye…
Devamını da zaten biliyorsunuz. İşte tam da öyle bir ekonomi yönetimi bizimkisi. Sürekli iyi şeyler yaptığını sanan oysa görünürdeki başarılarıyla (!) bile ülkeye zarar vermeyi başarabilen bir ekonomi politikası uygulaması.
Ekonomik büyüme diyor mesela. Türkiye ekonomisi tüm dünyada büyüme sıkıntılarının olduğu dönemlerde güçlü büyüme performansı gösteriyor.
Ne güzel görünüyor.
Ama değil.
Sürekli gelir dağılımını bozan, sermaye lehine bir büyüme mekanizması var. Ben söylemiyorum, veriler söylüyor. İki gün sonra ikinci çeyrek büyüme verileri de son iki yıldır olduğu gibi yine aynı şeyi söyleyecek.
Milli gelirden çalışanın, emekçinin aldığı payın düştüğü, sermayenin, mal sahibinin payının yükseldiğini.
Açık söylemek gerekirse böyle büyümek çok kolay.
Öyle bir politika uyguluyorlar ki TL’nin değeri sürekli düşüyor. Katma değeri düşük ürünlerde üretimi artırıp, ihracat rekorları kırıyorlar.
Öyle bir politika uyguluyorlar ki enflasyonun rekorlar kırdığı ortamda, enflasyonun altında kalan faizle borçlanmak ve tüketimi öne çekmek için millet can atıyor.
Öyle bir politika uyguluyorlar ki bütçede disiplin sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşma metinlerinde kalmış durumda.
Açık söyleyeyim.
Bu kafayla babam da büyütür ekonomiyi!
**
Mesela büyüme kadar ihracat rekorlarıyla da övünüyorlar.
Ama hepimiz biliyoruz ki TL’nin düşük değeri ile yine katma değeri düşük ürünlerde artış ile rekora giden ihracat bile yoksulluğu körüklüyor.
Bakın size basit bir örnek vereyim.
Pazartesi günü TÜİK’in açıkladığı dış ticaret verilerinin detayına şöyle bir göz attım. 2021 yılının Ocak-Temmuz döneminde “esası yiyecek ve içecek olan işlenmiş ve işlenmemiş hammadde” yani kabaca gıda üretimine ilişkin hammadde ihracatının toplam büyüklüğü 1,9 milyar dolar!
Aynı kalemlerde bu yılın ilk yedi ayındaki toplam ihracat 11,7 milyar dolar. Neredeyse 6 kat artmış.
Ne güzel işte, bu ihracat neden yoksullaştırdı bizi diye sorabilirsiniz!
Eğer üreticiler bu ihracat miktarına üretimi de bu kadar arttırarak erişmiş olsalardı sorunuz haklı olurdu. Ama mevcut koşullarda üretimi ihracattan çok daha az artan bu ürünleri iç piyasaya vermek yerine dış piyasaya vererek içerideki fiyatların da artmasına neden oluyorlar.
Bunun sonucunda biz bu ülkenin yurttaşları içeride kalsa daha uygun fiyata alacağımız mallara daha fazla para ödüyoruz.
Gıda enflasyonu kaçtı? Neden bu kadar yüksekti?
Nedeni birçok yanlışa bağlı. Ama biri de yukarıda yazdığım.
Pekiyi kim kaybediyor?
Milyonlarca tüketici.
Kim kazanıyor?
Bir avuç ihracatçı.
Anlayacağınız bu tutarsızlık ekonomisi canımızı yakmaya daha çok devam edecek. Buna sebep olanlar ise vatandaşa attıkları bu kazığı bize gururla anlatmaya devam edecekler.
Biz de gördüğümüz kadarıyla, anladığımız kadarıyla size gerçeği anlatmaya…