Newroz nedir?
Bahar bayramı mı? Olay bahar mevsiminde geçse de bir bayram değil. Zihnime Van’da Newroz alanında gözaltına alınmak istenen kocasını korumak isterken bir postal darbesiyle yere yıkılan kadının görüntüsü var. Çatışmalar, gözaltılar, yaralananlar ölüler... Hiçbir bayramın tanımına bu kadar acı sığmaz.
Miraz Rusipi mirazruspi@gmail.com
Soruyu, yirmi yılın ardından ülkeye dönmüş İzmirli bir arkadaşım tıpkı bir Diyarbakırlı gibi araya özne, nesne, dolaylı ya da dolaysız tümleç koymadan, doğrudan soruyor. Gülümseyip elimle 2012 yılının o ılık Newroz gününde yanımızdan yöremizden geçenleri gösteriyorum. Newroz alanına çıkan yolları polis kestiğinden trafik tıkanmış. Araçlardaki insanlardan çok daha fazlası yollara düşmüş. Biz de herkes gibi Newroz alanına girmek için bir yol arıyoruz. Girdiğimiz sokağa gaz bombaları atılınca gerisin geri ana caddeye dönüyoruz. Caddede yüz binlerce insan var. Tüm Diyarbakır hatta belki de fazlası Newroz alanını çevreleyen E-5 Karayolu'nda yürüyor. Kimi zaman kalabalık bir grup Newroz alanına doğru yürüyüşe geçiyor. Bariyeri yıkmaya güçleri yeterse alana giriyorlar ya da geri dönüyor yeni bir yol için Newroz alanını çevreleyen ana yolda yürümeye devam ediyorlar. Her geçen dakika alana girmek isteyen insan sayısı artıyor. Sonunda insanlar sel gibi önlerine çıkan her şeyi yıkıyorlar, koca bir şehir ya da belki de daha fazlası Newroz alanına akıyor.
NEWROZ NEDİR?
Net bir cevabım yok ama işte içimde bir çiçek acıyor, bir dal var ruhumda yaprakları patlıyor. 2004 yılının yine bir Newroz günündeyim. En yakın Kürt iline yüzlerce kilometre uzaklıkta Bodrum’un Gümbet beldesinde bir restoranda komilik yapmaktayım. İçimde bir heyecan ve de buruk bir hüzün. Yüreğimde dışarı çık, dışarı çık diyen bir ses. Durmak ne mümkün patrondan izin dahi almadan dışarı çıkıyorum. İçimde bir ateş yanıyor, iyot kokan rüzgâr bedenimi denize itiyor. Kumsalda Batmanlı bir arkadaşımla karşılaşıyorum. Birkaç dakika sonra Vanlı bir inşaat işçisi yanımıza geliyor. ‘Görür görmez anladım, bizim oralardan olduğunuzu.’ Derken sıkmamız için elini uzatıyor, Newrozumuzu kutluyor. Denizin karşısında oturup sessizce stran söylüyoruz. Halay da çekeceğiz ama işte ne olur ne olmaz. Akşama doğru biri Karslı diğeri Mardinli iki kişi daha aramıza katılıyor. Ateş yakalım mı diye sormadan hep beraber istemsizce ağaç parçaları toplamaya başlıyoruz. Biz sessiz sedasız ateşimizi yakarken yirmi metre öteden başka bir ateş daha yanıyor. Onun ötesinde bir ateş daha. Biz ne oluyor diye düşünürken Bitez ve Bodrum sahiline doğru birbiri ardı sıra ateşler yanmaya devam ediyor. Yalnız değiliz. Ayaklarımız "Bodrum'da dahi bizleri bulup sahile çeken istenç nedir? Newroz'da neden illa ateş yakılır?" diye düşünmeye fırsat vermiyor. Karşı konulmaz bir ateşin üstünden atlama arzusu ve halay bizi içine çekiyor.
NEWROZ NEDİR?
Henüz böyle sorulara cevap verecek yaşta değilim. Sene doksanlar, yılı tam hatırlamasam da şimdiki gibi zifiri karanlık zamanlar. Diyarbakır’da yakılmış köylerin sakinlerinin yarattığı karman çorban, kent içinde bir kentte; Bağlar'dayım. O yıl Newroz'u sadece devlet erkânıyla birlikte Türk kültür ve geleneklerine uygun bir biçimde kent stadyumunda kutlamaya izin var. Başka bir yerde ateş yakmak, halaya durmak hele hele slogan atmak katiyen yasak. Sokak sokak gezen davul zurnacılar var; yine de onları durdurmak kolay değil. Bir de ateş yakanları, bir de stran söyleyip de slogan atıp halay çekenleri...
Evimizin arkasında dar bir sokak var. İlk ateş o sokakta yanıyor. Ateşi gören soluğu halayda alıyor: Kolluk güçleri hiç durur mu itfaiye erleri gibi, yanan lastik dumanı gökyüzüne ulaşır ulaşmaz yanımızda bitiyorlar. Ateşe tazyikli su döküp, halayı darmaduman ediyorlar. Ortalık yatıştıktan bir saat sonra tekrar ateş yakılıyor ve yeniden müdahale. Bu döngü yedi sekiz defa tekrar edince ateşi söndürmek ve halayı dağıtmakla bu işi çözülmeyeceğini anlayan güvenlik güçleri, önce apartman bodrumlarında gizlenen tekerlekleri, ardından halay çekenleri gözaltına alıyorlar. Biz tam mahallede yakılacak lastik de, halay çekecek insanda kalmadı derken ateş yine aynı noktada yeniden yanıyor ve de yeniden söndürüyorlar. Ateşin on üç veya on dördüncü defa söndürülmesinden sonra mahalle bakkalını basıyorlar. Memo var orada sakat bir adam, yaşı bizden büyük ama işte herkes Memo diyor; Bakkal Memo. Ayaklarından biri felçli olduğundan baston vasıtasıyla zorlukla yürüyebiliyor. Birkaç çocukla beraber baskını köşe başından gizlice izliyorum. Sarkık bıyıklı polislerden biri "Her şey bu sakatın başının altından çıkıyor, alın bunu" diyor. Alıyorlar, bizi de alırlar diye korkup eve koşuyoruz. Memo’nun gitmesiyle sokağa uzun bir süre sessizlik hâkim oluyor; ne ateş yanıyor ne de polis basıyor. Sonra akşam oluyor, sonra gece tam da gün bitecekken dışarıda yanan ateşin şavkı vuruyor odaya. Sokakta kimseler yok ama meydanda gün boyu yakılmış ateşlerden daha büyük bir ateş var.
NEWROZ NEDİR?
Bahar bayramı mı? Olay bahar mevsiminde geçse de bir bayram değil. Zihnime Van’da Newroz alanında gözaltına alınmak istenen kocasını korumak isterken bir postal darbesiyle yere yıkılan kadının görüntüsü var. Çatışmalar, gözaltılar, yaralananlar ölüler... Hiçbir bayramın tanımına bu kadar acı sığmaz. Yine de Newroz'un çoğu insanın bildiği mitolojik bir hikâyesi var tabii. O demler adı Dehak olan iktidarın omuzlarında çocukların beynini yiyen yılanlar peyda olur. Çocuklarını korumak isteyen ama iktidara gücü yetmeyen halk sarayın aşçıları ile anlaşırlar. Saraya çocuklarının beyni diye koyun beyni gönderirler. Çocuklarını muktedirlerden koruyup saklamak için ise dağlara gönderirler. İktidar koyun beyni sevdiğinden midir nedir Kawa, örsü ile üstüne yürüyünceye dek uyanmaz bu oyuna. Kendi kökenini iktidar sevicilikle Abbasilere dayandıran İdris Bitlisi, Şerefname'de Kürtlerin ortaya çıkışını bu mite bağlar. Bitlisi'ye göre iktidarın çarkından kaçmış farklı milletlerin çocukları dağlarda birbirleriyle kaynaşıp aynı dili konuşmaya başlarlar. (Böylece Kürtlüğü etnolojik bir kökenden ziyade isyani bir birlikteliğe bağlar, kendini de galiba bu sebepten Kürtlükten çıkarıp Abbasiler ile anar). Hikayenin sonunu zaten biliyorsunuz büyük bir ateş yakılır Dehak’ın sarayına ya da isyani bir hikaye ile ortaya çıkan Kürtlerin genetik kodlarına.
NEWROZ NEDİR?
Şenlik, yas, bayram, İsyan, mit, gerçeklik… Newroz bu, kara kuru bir tanımlamaya sığar mı hiç. Newroz alanına girerken soruyu soran arkadaşıma bakıyorum. İçimden V. For Vandetta filminden geçen o efsanevi sözleri güne uyarlayarak söylemek geçiyor: “Her Newroz günü söndürüleceği söylenilen bu ateşin altında lastikten ve odundan fazlası var. Bu ateşin altında bir fikir var ve fikirlere kurşun işlemez.” Gülümsüyorum ve Serhatlı bir dengbej gibi araya özneler, nesneler dolaylı ve dolaysız hikayeler ekleyerek Newroz'un ne olduğundan çok nasıl hissettirdiğini anlatmaya çalışıyorum.