Nezihe Mühiddin beyazperdede
Nezihe Mühiddin'in hayatı belgesel film oldu. Belgeselin galası 5 Aralık'ta gerçeklecek.
DUVAR - Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde edişlerinin yıl dönümünde, Cumhuriyet tarihinin ilk siyasi partisini kuran Nezihe Muhiddin uzun metraj belgesel film ile anılıyor. Ümran Safter’in yönettiği, Ahsen Diner’in senaryosunu yazdığı “Kadın Olmanın Günahı” adlı film 5 Aralık tarihinde Kadir Has Üniversitesi’nde izleyici ile buluşacak.
“Kadın Olmanın Günahı” ön yargılarla, yerleşik değerlerle, otoriteyle savaşan, cesur bir feminist kadının hikayesini anlatıyor. Unutulan, yok sayılan, tarih kitaplarında adı dahi hiç anılmayan bir kadını Nezihe Muhiddin’i ve onun mücadelesini yeniden günışığına çıkarıyor.
Uzun metraj belgesel film, Nezihe Muhiddin’in izinden giden Türkiyeli feminist ve aktivistlerin, tarihçilerin, sosyologların tanıklığında, hüzünlü bir sonla biten feminist bir kadının hikayesini anlatırken Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda kadınların zorlu eşitlik mücadelesine de ışık tutuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla hazırlanan filmin çekimleri İstanbul, Ankara ve Boston’da gerçekleştirildi. Belgesel filmde, Nezihe Muhiddin’i ve kadın hakları mücadelesini Yaprak Zihnioğlu, Fatmagül Berktay, İpek Çalışlar, Senem Timuroğlu, Lerna Ekmekçioğlu, Nükhet Sirman, Müge Telci, Yeşim Arat başta olmak üzere kadın akademisyenler anlattı.
Ekim Medya tarafından hayata geçirilen film, daha önce Ara Güler’in hayatını anlatan "İstanbul’un Gözü" belgeselinin yan ısıra "Sevan Bıçakçı: İstanbul'u Mücevhere Sığdıran Usta" ve "Saraydan Bakmak" isimli belgeselleri seyirciyle buluşturan ve ulusal ve uluslararası ödüller kazanan ekip tarafından hazırlandı.
Yönetmenliğini Ümran Safter’in üstlendiği 60 dakikalık filmin senaryosunu Ahsen Diner kaleme aldı. Filmin yapımcılığını Suraj Sharma, görüntü yönetmenliğini Bertan Özer, kurgu yönetmenliğini Fatih Ayyıldız, uygulayıcı yapımcılığını Esra Yeşilçimen yaptı. Belgesel filmde, Nezihe Muhiddin'i tiyatro sanatçısı Aysel Yıldırım canlandırdı. Filmde kullanılan animasyonları İngiliz sanatçı May Kindred Boothby yaptı. Filmin tarih danışmanı ise araştırmacıYaprak Zihnioğlu.
Galanın ardından belgesel film, gösterim yolculuğuna Türkiye ve yurtdışında çeşitli film festivalleri aracılığıyla devam edecek. Ayrıca belgesel film gösteriminin yanısıra ressam Eşref Yıldırım’ın feminist kadın portrelerinden oluşan sergisi de Kadir Has Üniversitesi’nde ziyarete açılacak. Eşref Yıldırım, 5 yıldır üzerinde çalıştığı proje kapsamında Nezihe Muhiddin, Zabel Yesayan, Suat Derviş ve Yaşar Nezihe’nin resimlerini yaptı.
NEZİHE MUHİDDİN KİM?
Nezihe Muhiddin, 19. yüzyılın sonunda İstanbul'da doğdu. "İyi bir hatip, karizmatik bir kişilik, esaslı bir feminist" olarak tanındı. Çocukluğunda Farsça, Arapça, Almanca, Fransızca öğrendi.
gençliğinden itibaren gazetelere kadın sorunları le ilgili makaleler yazmaya başladı. Kadın derneklerinde çalıştı. 1923 yılında, kadınlara oy hakkı ve siyasal haklar talebiyle cumhuriyet tarihindeki ilk siyasi partiyi Kadınlar Halk Partisi’ni kurdu.
Parti programın da kadınların milletvekili, hatta asker olması bile vardı. Ancak dönemin hükümeti, programdaki talepleri "aşırı" bulduğundan partiye izin vermedi. Bunun üzerine Muhiddin, talepleri daraltarak Türk Kadınlar Birliği’ni kurdu ve mücadeleyi dernekte sürdürdü.
Dernek, kadınların seçme, seçilme hakkının olmadığı ilk seçimlerde Nezihe Muhiddin'i aday gösterdi. Camilerde kadın konferansları düzenlenmesi için Diyanet'e başvurdu. Bütün bu girişimler reddedildiği gibi, o dönem ki gazeteler, hakkında alaycı karikatürler, yazılar bastı.
Türk Kadınlar Birliği, oy hakkı elde edemeyince seçime bir "feminist erkek aday"la katılma kararı aldı, ancak o da alaylara ve baskılara dayanamayıp çekilmek zorunda kaldı. Bu arada Nezihe Muhiddin ile ilgili soruşturmalar başlatıldı, hakkında davalar açıldı. Dernek yönetiminden istifa etmek zorunda kaldı. Muhiddin küsüp köşesine çekildi, kendini edebiyata verdi. 20 roman, 300 öykü yazdı.
1908'den beri ısrarla talep ettiği siyasi haklar, kadınlara ancak 1934'te tanınabildi. O ise 1958'de İstanbul'da vefat etti.