George Clooney kaptanlığında muhteşem bir oyuncu kadrosunun, 1960 tarihli orijinal filmin yeniden yorumlandığı “Ocean’s Eleven”da bir araya gelmesi sinemaseverler için büyük bir müjdeydi. Steven Soderbergh’in yönetmen koltuğuna oturması da ayrı bir tattı kuşku yok ki.
Clooney'in yanı sıra Brad Pitt, Julia Roberts, Matt Damon, Andy Garcia, Don Cheadle, Casey Affleck ve Scott Caan’dan kurulu ekibin vaatkarlığı göz dolduruyordu. Nihayetinde film büyük iş yaptı iki tane daha çekildi. ‘İmkânsız soygun’ için bir araya gelen birbirinden yetenekli tiplerle kurulu ‘ekip işi’ filmler her zaman ilgi çekmiştir. İkinci serinin ilk filminden 17, son filminden 11 yıl sonra bir başka ‘dev kadro’ ile “Ocean’s” evreni yeni bir boyut yakalıyor. Sandra Bullock, Cate Blanchett, Helena Bonham Carter, Sarah Paulson, Anne Hathaway, Mindy Kaling, Awkwafina ve Rihanna’dan kurulu kadın ekibinin yarattığı heyecanı geçen hafta sonu ABD’de gişenin bir numarasına yerleşmesinden ve ‘erkek takımı’nın yer aldığı filmlerin hafta sonu açılış rakamını 45 milyon dolarla geride bırakmasından anlayabiliyoruz.
KADRO GÖZ KAMAŞTIRIYOR
Gerçekten heyecan uyandırıcı bir kadro. Kendi adıma kadroda yer alan Sandra Bullock, Cate Blanchett, Helena Bonham Carter, Anne Hathaway ve Rihanna hangi filmde oynasa izlerim. Bir de hepsinin bir arada olduğunu düşünün! Peki, “Ocean’s 8” perdede vaat ettiği bu görsel büyüyü iyi bir film olarak taçlandırabiliyor mu? Orası biraz karışık.
Ocean’s serisinde George Clooney'nin canlandırdığı Danny Ocean'ın kız kardeşi olan Debbie Ocean (Sandra Bullock) tahmin edebileceğimiz nedenlerle girdiği hapishanedeki beşinci yılını doldurur ve serbest bırakılır. Tabii bu beş yıl boyunca içeride boş durmamış ‘imkânsız’ bir soygunu en ince ayrıntısına kadar planlamıştır. Çıkar çıkmaz ekibi toplamaya karar verir ve ilk olarak dostu Lou’yu (Cate Blanchett) plana ikna eder. Hepsi birbirinden yetenekli ve tabii ki suç işlemeye meyilli beş kişinin daha katılmasıyla ekip tamamlanır. New York Metropolitan Müzesi’ndeki büyük bir partiye sızıp, gösterişçi şöhret Daphne Kluger’ın (Anne Hathaway) boynundan milyonlarca dolar değerindeki elmas kolye ise bu ekibin hedefidir.
Ekibin bir araya toplanması, planın yapılması, karakterlerin özelliklerinin seyirciyle tanıtılması bölümleri gayet güzel işliyor. Hiç duraksamadan ‘erkek takımı’nın yer aldığı filmlerden daha eğlenceli olduğunu söyleyelim. Ancak, işin soygun kısmı yani ‘entrika’ zayıf kalıyor. Gerilimler zayıf kuruluyor, olay örgüsü ikna etmekten uzaklaşıyor ve bu bölüm tuhaf jenerik estetiğiyle ve ‘imkânsız soygun’ hedefine hiç yakışmayacak bir biçimde ‘tereyağından kıl çeker gibi’ halloluyor. Yani bir anlamda hikaye olarak seyirciye vaat edilen heyecan ve gerilim fazla basit, estetik olarak da tam kotarılamamış.
BİR SODERBERGH DEĞİL!
“Seabiscuit” ve “Açlık Oyunları” serilerini çekmiş, aynı zamanda senaryolarına da imza atan Gary Ross’un işin bu kısmında tökezlediğini söylemek gerek. Şimdiye kadar yaptığı en iyi film olarak gösterilen ve yedi dalda Oscar’a aday olan “Seabiscuit”in de iyi bir film olduğunu düşünmediğimi not etmek isterim. 2000’li yıllardaki seriye Steven Soderbergh’in katkısına yaklaşamadığını belirterek aklımıza takılan bir soruyu da es geçmeyeyim: Sahi bu filmi emanet edecek bir kadın yönetmen bulunamadı mı?
Nihayetinde oyuncularının cazibesi ve performansları sayesinde rahat izlenilir ama hikaye ve yönetmenlik açısından beklentiyi karşılamaktan uzak bir iş “Ocean’s 8”. Yıllar sonra tekrar izlediğimizde “Bu harika kadro nasıl böyle ziyan edilmiş anlamak mümkün değil” diyeceğimiz türden…
YÖNETMEN: Gary Ross
OYUNCULAR: Sandra Bullock, Cate Blanchett, Helena Bonham Carter, Sarah Paulson, Anne Hathaway, Mindy Kaling, Awkwafina, Rihanna
YAPIM: 2018 ABD
SÜRE: 110 dk.