Balıkesir’e bağlı Karesi İlçesi’ndeki mühimmat fabrikası ZRS
Patlayıcı AŞ’de yaşanan toplu iş cinayeti hızla gündemden düştü. 11
işçinin yaşamını yitirdiği patlama ile ilgili soruşturma sürüyor.
Yıkılmış aileler ise kaygılı. Çünkü sadece olay anına bakacaklar.
Ve birilerinin ‘ihmali’ bulunup, mesele kapanacak. Kehanet değil
bu; MKE’de, Hendek’te ve daha bir sürü fabrikada yaşananlar
ortada.
Oysa bağıra bağıra gelen, bile isteye yolu döşenen bir toplu iş
cinayeti bu. Her gün onlarca insanın yaşamını yitirdiği bir savaşa
mühimmat yetiştirme hevesinin hızlandırdığı üretim, güvenli bir
yerde durması gereken hammaddenin üretime yetiştirilmek için ulu
orta aşırı yığılması, çalışma saatlerinin uzatılması, yorgunluk ve
bütün bunların bedeli olarak verilen asgarinin biraz üstünde bir
ücret…
Çoğu yoksul ailelerin çocukları olan işçiler mutsuz, yorgun,
uykusuz öldüler. Yaşarken de başka bir şansları hiç olmadı
zaten.
İşte onlardan birisi 38 yaşındaki Çetin Karamüftüoğlu’ydu. İşe
2024 yılının Ağustos ayında başlamıştı. Daha yeni işçi olmuştu.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuydu. Fotoğraf çekmeye
meraklıydı. Instagram’daki ‘karamuftuolu’ hesabından sokaklardaki
hayat kavgasını anlatan fotoğrafları paylaşıyordu. Hatırı sayılır
takipçisi, beğeneni vardı.

Mezun olduktan sonra uzun süre iş bulamadı. O da hobisini
mesleğe çevirmeye karar verdi. Genel seçimlerde CHP Balıkesir
Milletvekili Serkan Sarı’nın, yerel seçimlerde ise şu anki Belediye
Başkanı Ahmet Akın’ın kampanyasını yürüten Gram Ajans’ta çalışmaya
başladı. Seçimlerde gece gündüz yoğun çalışmasının karşılığında
ödenen ücrete itiraz edince işten atıldı. Devamını annesi Fidan
Yılmaz anlatıyor: “Oğlumu tanıdıkları için milletvekili Sarı ve
Başkan Akın’a oğlumun CV’sini gönderdim. Torpil istemedim. İşe
alımlarda bir şans vermelerini istedim. Hiç ses çıkmadı.” Bir gün
Çetin’in kendisinden habersiz fabrikaya başvurduğunu öğrenmiş. Çok
tehlikeli bulduğu bu işe girmesini istememiş.
Fabrikada çalıştığı yer ‘tabla’ denilen bölüm. Elleri daha uygun
diye patlayıcıyı kapsüllere yerleştirme işini kadınlar yapıyormuş.
Doldurulan kapsüller Çetin’in bulunduğu banda geliyormuş. Ayrıca
pres işi de yapıyormuş.
Fidan hanım her gece oğlundan dinlediği fabrikadaki durumu şöyle
anlatıyor:
“Son aylarda üretimi aşırı hızlandırdılar. Çetin şefleri ile sık
sık tartışıyordu. ‘Bizi öldüreceksiniz’ diyordu. Normalden daha
fazla patlayıcı ulu orta duruyordu. Tiner bidonları da öylece
yığılıydı. Makineler ise sürekli arızalanıyordu. Sabah 7’de işe
başlıyordu. Tam 16 saat çalışıyordu. Gece 01.00’da eve gelip
yatıyor ve sadece 4-5 saat ancak uyuyabiliyordu. 21 bin lira
kazanıyordu. İşe girdikten sonra hep uykusuz yaşadı. Ve oğlum
uykusuz öldü!”
Fidan hanım konuşmakta zorlanıyor. Çünkü ancak ilaçla ayakta
durabiliyor. Eğitim-Sen üyesi. Avukat tuttu ve bu cinayetin sonuna
kadar takipçisi olacak. Ama çoğu aile yoksul ve çaresiz. Avukat
bile tutamamışlar. Onlarla sık sık görüşüp destek olmaya çalışıyor.
Çünkü kendisini ‘şanslı’ sayıyor! Şanstan ne kastettiğini açıklıyor
hemen: “Ben en azından oğlumu beden bütünlüğü içinde gömdüm. Sadece
çocuğunun başını gömebilen var. Buna şans mı denir, bilmiyorum. Ama
insan evlat acısında bir şeylere tutunmak istiyor.”
Peki patlamadan sonraki günlerde neler yaşandı? Medyanın
karşısında kıldıkları cenaze namazından sonra siyasetçiler,
yetkililer, şirket ailelere destek oldu mu?
Fidan hanım patlamadan hemen sonra gelen Adalet Bakanı Yılmaz
Tunç’a da şirketin üç yönetim kurulu üyesine de fabrikadaki çalışma
şartlarını tek tek anlatmış. Şirket yöneticilerine “Siz çocukları
nasıl 16 saat çalıştırabiliyorsunuz” diye sormuş. “Biz sadece
yönetimden sorumluyuz. Fabrikanın işleyişi ile ilgimiz yok”
demişler.
Siyasetçilere dair eleştirilerini ise özellikle yazmamı istedi
Fidan hanım. Ben iletmiş olayım…
Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ı cenazeden sonra bir daha
görememişler. Sadece 11 gün sonra eşi taziyeye gelmiş. Karesi
Belediye Başkanı Mesut Akbıyık’ı gördüğünde ise havaların soğuk
olması sebebiyle bir taziye çadırı ve çay servisi istemiş. “Hakkını
yemeyeyim bunları hemen yaptı. Ne var ki, başka da bir destek
göremedik. AKP’liler ise hemen her gün arıyor, geliyorlar”
diyor.
Lakin her şeye rağmen artık tek beklentisi var: Adalet. Olayı
inceleyen ve verecekleri raporla davanın seyrini belirleyecek
olanların ise vicdan sahibi olduklarını umuyor.